Vatandaşlık tanımını “jus soli” temelinde tutan Fransa, ABD gibi ülkelerin tersine, Almanya’da vatandaşlık 1999 yılına kadar “jus sanguinis” ile kan bağına bağlanmıştı. Bu tarihden sonra Almanya vatandaşlık tanımını değiştirince Türklere de Alman vatandaşı olabilme yolu açıldı.
Ancak Almanya, diğer hiç bir partinin itiraz etmemesine rağmen, şu anda iktidarda olan Merkel’in partisi CDU’nun diretmesi ile Avrupa Birliği dışında olan ülke vatandaşları için çifte vatandaş olamama şartı koyarak Almanya’daki yabancılar arasında en büyük gruplardan biri olan Türkler için işi yokuşa sürdü. Yabancılar arasında diğer büyük grup olan Rusya’dan gelenler kan bağı tanımına girdikleri için bu karardan çok fazla etkilenmediler.
Amerika’da veya başka bir ülkede doğan bir Alman’ın çocuğu çifte vatandaş olabilirken, veya bir AB ülkesinin ya da İsviçre’nin vatandaşı çifte vatandaş olabilirken özellikle Türkleri ilgilendiren bu engelleme ile Almanya çifte standartlı bir vatandaşlık yaratmış oldu.
2000 yılında yasalaşan opsiyon modeli ile de o tarihde 10 yaşında olan yabancılara 23 yaşına kadar bir karar verip iki vatandaşlıktan birini seçmelerini istediler. İşte bu yıl o çocukların karar verme yılı. Yaşı gelenlerin çoğunluğunun Alman vatandaşlığını seçeceğini varsayarsak geçtiğimiz 10 yılda 354 bin vatandaşını kaybeden Türkiye belki de önümüzdeki bir kaç yıl içinde bir o kadar vatandaşını daha kaybedecek.
Taner Ertunç