YERLİ ARAÇ ÜRETİMİ

 

 

 

 

 

 

YERLİ ARAÇ ÜRETİMİ

 

 

İÇTEN YANMALI MOTORLU ARAÇLAR

Aynı yıllarda, Gotlieb Daimler (ilk oto yarışçısı da oldu) ve Wilhelm Maybach’ın da, üzerinde çalıştığı, içten yanmalı motorların ortaya çıkabilme başarısı, 1878 yılında Karl Friedrich Benz’ in  oldu.

Karl Benz bununla da kalmadı. Karbüratör, ateşleme sistemi, buji, debriyaj, şanzıman, radyatör gibi ana parçalarının da buluşlarını kendi başına yaptı.

Yedi yıl sonra, 1885 yılında, bisiklet tekerleklerinden, iki kişinin binebildiği, üç tekerlekli “Motor Wagen” adını verdiği motorlu aracını ortaya çıkardı.

1896 yılında ise bu kez, silindirleri, karşılıklı yatay çalışan, çift silindirli, “bokser” motoru buldu. Daha sonra Ferdinand Porsche tarafından geliştirilip, eski VW lerde kullanılan motor(Bu gün halen Subaru tarafından kullanmaktadır).

Motorlu araç dünyasına ilk giriş, işte böyle başladı. İlereiki yıllarda (1926), Manheim’de Daimler-Benz AG. adı ile, Gotlieb Daimler’in şirketi ile Karl Friedrich Benz Ortak oldular.

Daha sonraları iki ortak, on araç birden sipariş veren, Paris’teki satıcılarının, genç yaşta ölüveren, güzel kızı “Mercedes”in adını ürettikleri araca verdiler.

İçten yanmalı motorların dünyasına giriş böyle başladı ise de, asıl yaygınlaşması, Henry Ford’un, 1908 yılında, iyi bir finansman desteği ve ilk kez uyguladığı seri üretim sayesinde, 2.200.000 adet satış sayısına ulaşabilen “Ford Model T” sayesinde oldu.

Başta Amerika olmak üzere, bütün dünyada, elektrikli araç, atlı araba, tren vagonu üretenler ile yeni girişimcilerin bu konuya yönelimleri sonucu yüzlerce firma, motorlu araç üreticisi ve markalar çıktı.

Daha sonra, başta araştırma masrafları ve karlılık oranları olmak üzere çeşitli nedenlerle, pek çoğu, beş markanın birleştiği “GM” gibi birleştiler.

Bu birleşme ve ortaklıklar bu gün de sürmektedir.

 

YERLİ BİR MARKA YARATMAK

Bu günün otomobil dünyasında iki unsur geçerlidir. Gerçi dün de farklı değildi.

1.- Esteti

2.- Teknoloji

İkisin de yenilik yapabiliyorsanız harika. Şansınız her zaman açıktır. Yalnız birinde öne geçebilmeniz halinde de yine şansınız açıktır.

İkisinde de öne geçemiyorsanız, başka ayrıcalıklar öne sürmelisiniz. Bunlar teknolojiyi kapıp iyileştirme sürecine kadar devam edebilir.

1.- Ucuz fiyat

2.- Aşırı sağlamlık

3.- Aracın yerinde ve iyi işleyen servis

4.- Uygun finansman gibi.

Bunların hiç birisini yapamıyorsanız, işte o zaman treni yakalayamazsınız.

Geçmişte Türkiye, dışarıya ham bez satardı. Sonra kopya alıp desen bastı. Baktı olmuyor, desinatörler bulup özgün ve güzel desenler yapmağa başladığın da iş rayına oturmuştu.

Derken konfeksiyona geldi. Taklitlerle fasonculuktan bir yere varamayacağını anlayıp, desinatör yetiştirip, estetiği ve farklılığı öne alınca yerli markalar doğmağa ve kurtlar sofrasında yer kapmağa başladı.

Yerli otomotiv konusu da bundun farklı değil.

 

Yalnız, otomotiv sektörüne soyunmasını ümit ittiğimiz sanayiciler, ya ustalıktan gelme, ya esnaflıktan gelme, ya da teşvik ve hibelere atlamalardan geldiği için, estetiğe ve yeni teknolojiye sırtları dönük olup, montaj ve yapıştırmadan başka işe ilgi duymamalarıdır.

Bu konuda yoğun bir eğitim şarttır.

Zira otomobil, resim desen olmayıp, üç boyutlu heykel olduğunu, hem de içinde insanlar yaşayan bir heykel olduğunu unutmamalıyız.

 

PEKİ BU NASIL OLACAK?

Bir evvelki yazımda anlatmıştım. Çok da kolay. Bu gün dünyanın beşinci araç üreticiliğine yükselen. Kore’li “Huyndai” nin nasıl kurulduğunu ve nasıl geliştiğine bir göz atmak yeterlidir.

Yine, Malezya’lı “Proton”u aynı şekilde izlenmesi yeter.

Bu işi anahtar teslimi yapıp, ayakları yere basana kadar, parça, işletme, pazarlama olarak destekleyip size teslim eden firmalar var.

Devlet elindeki, yatırım fonu ile girişimcileri de ortak olarak işe girişir. İşi başlanmış olur. Sistem çalıştığında, devlet hakkı olan karını alıp, borsada halka, girişimcilere ve ya fonlara devredip çekilebilir.

 

Konu konuşulup yerinde durdukça veya bu güne keder Türkiye’ otomobil üretimini engelleyenlere fikir danıştıkça bu iş yürümeyi bırakın, yerinden kalkmaz

 

 

Rıza Durakbaşı

 

 

İÇTEN YANMALI MOTORLU ARAÇLAR

Aynı yıllarda, Gotlieb Daimler (ilk oto yarışçısı da oldu) ve Wilhelm Maybach’ın da, üzerinde çalıştığı, içten yanmalı motorların ortaya çıkabilme başarısı, 1878 yılında Karl Friedrich Benz’ in  oldu.

Karl Benz bununla da kalmadı. Karbüratör, ateşleme sistemi, buji, debriyaj, şanzıman, radyatör gibi ana parçalarının da buluşlarını kendi başına yaptı.

Yedi yıl sonra, 1885 yılında, bisiklet tekerleklerinden, iki kişinin binebildiği, üç tekerlekli “Motor Wagen” adını verdiği motorlu aracını ortaya çıkardı.

1896 yılında ise bu kez, silindirleri, karşılıklı yatay çalışan, çift silindirli, “bokser” motoru buldu. Daha sonra Ferdinand Porsche tarafından geliştirilip, eski VW lerde kullanılan motor(Bu gün halen Subaru tarafından kullanmaktadır).

Motorlu araç dünyasına ilk giriş, işte böyle başladı. İlereiki yıllarda (1926), Manheim’de Daimler-Benz AG. adı ile, Gotlieb Daimler’in şirketi ile Karl Friedrich Benz Ortak oldular.

Daha sonraları iki ortak, on araç birden sipariş veren, Paris’teki satıcılarının, genç yaşta ölüveren, güzel kızı “Mercedes”in adını ürettikleri araca verdiler.

İçten yanmalı motorların dünyasına giriş böyle başladı ise de, asıl yaygınlaşması, Henry Ford’un, 1908 yılında, iyi bir finansman desteği ve ilk kez uyguladığı seri üretim sayesinde, 2.200.000 adet satış sayısına ulaşabilen “Ford Model T” sayesinde oldu.

Başta Amerika olmak üzere, bütün dünyada, elektrikli araç, atlı araba, tren vagonu üretenler ile yeni girişimcilerin bu konuya yönelimleri sonucu yüzlerce firma, motorlu araç üreticisi ve markalar çıktı.

Daha sonra, başta araştırma masrafları ve karlılık oranları olmak üzere çeşitli nedenlerle, pek çoğu, beş markanın birleştiği “GM” gibi birleştiler.

Bu birleşme ve ortaklıklar bu gün de sürmektedir.

 

YERLİ BİR MARKA YARATMAK

Bu günün otomobil dünyasında iki unsur geçerlidir. Gerçi dün de farklı değildi.

1.- Esteti

2.- Teknoloji

İkisin de yenilik yapabiliyorsanız harika. Şansınız her zaman açıktır. Yalnız birinde öne geçebilmeniz halinde de yine şansınız açıktır.

İkisinde de öne geçemiyorsanız, başka ayrıcalıklar öne sürmelisiniz. Bunlar teknolojiyi kapıp iyileştirme sürecine kadar devam edebilir.

1.- Ucuz fiyat

2.- Aşırı sağlamlık

3.- Aracın yerinde ve iyi işleyen servis

4.- Uygun finansman gibi.

Bunların hiç birisini yapamıyorsanız, işte o zaman treni yakalayamazsınız.

Geçmişte Türkiye, dışarıya ham bez satardı. Sonra kopya alıp desen bastı. Baktı olmuyor, desinatörler bulup özgün ve güzel desenler yapmağa başladığın da iş rayına oturmuştu.

Derken konfeksiyona geldi. Taklitlerle fasonculuktan bir yere varamayacağını anlayıp, desinatör yetiştirip, estetiği ve farklılığı öne alınca yerli markalar doğmağa ve kurtlar sofrasında yer kapmağa başladı.

Yerli otomotiv konusu da bundun farklı değil.

 

Yalnız, otomotiv sektörüne soyunmasını ümit ittiğimiz sanayiciler, ya ustalıktan gelme, ya esnaflıktan gelme, ya da teşvik ve hibelere atlamalardan geldiği için, estetiğe ve yeni teknolojiye sırtları dönük olup, montaj ve yapıştırmadan başka işe ilgi duymamalarıdır.

Bu konuda yoğun bir eğitim şarttır.

Zira otomobil, resim desen olmayıp, üç boyutlu heykel olduğunu, hem de içinde insanlar yaşayan bir heykel olduğunu unutmamalıyız.

 

PEKİ BU NASIL OLACAK?

Bir evvelki yazımda anlatmıştım. Çok da kolay. Bu gün dünyanın beşinci araç üreticiliğine yükselen. Kore’li “Huyndai” nin nasıl kurulduğunu ve nasıl geliştiğine bir göz atmak yeterlidir.

Yine, Malezya’lı “Proton”u aynı şekilde izlenmesi yeter.

Bu işi anahtar teslimi yapıp, ayakları yere basana kadar, parça, işletme, pazarlama olarak destekleyip size teslim eden firmalar var.

Devlet elindeki, yatırım fonu ile girişimcileri de ortak olarak işe girişir. İşi başlanmış olur. Sistem çalıştığında, devlet hakkı olan karını alıp, borsada halka, girişimcilere ve ya fonlara devredip çekilebilir.

 

Konu konuşulup yerinde durdukça veya bu güne keder Türkiye’ otomobil üretimini engelleyenlere fikir danıştıkça bu iş yürümeyi bırakın, yerinden kalkmaz

 

 

Rıza Durakbaşı

 

 

 

İÇTEN YANMALI MOTORLU ARAÇLAR

Aynı yıllarda, Gotlieb Daimler (ilk oto yarışçısı da oldu) ve Wilhelm Maybach’ın da, üzerinde çalıştığı, içten yanmalı motorların ortaya çıkabilme başarısı, 1878 yılında Karl Friedrich Benz’ in  oldu.

Karl Benz bununla da kalmadı. Karbüratör, ateşleme sistemi, buji, debriyaj, şanzıman, radyatör gibi ana parçalarının da buluşlarını kendi başına yaptı.

Yedi yıl sonra, 1885 yılında, bisiklet tekerleklerinden, iki kişinin binebildiği, üç tekerlekli “Motor Wagen” adını verdiği motorlu aracını ortaya çıkardı.

1896 yılında ise bu kez, silindirleri, karşılıklı yatay çalışan, çift silindirli, “bokser” motoru buldu. Daha sonra Ferdinand Porsche tarafından geliştirilip, eski VW lerde kullanılan motor(Bu gün halen Subaru tarafından kullanmaktadır).

Motorlu araç dünyasına ilk giriş, işte böyle başladı. İlereiki yıllarda (1926), Manheim’de Daimler-Benz AG. adı ile, Gotlieb Daimler’in şirketi ile Karl Friedrich Benz Ortak oldular.

Daha sonraları iki ortak, on araç birden sipariş veren, Paris’teki satıcılarının, genç yaşta ölüveren, güzel kızı “Mercedes”in adını ürettikleri araca verdiler.

İçten yanmalı motorların dünyasına giriş böyle başladı ise de, asıl yaygınlaşması, Henry Ford’un, 1908 yılında, iyi bir finansman desteği ve ilk kez uyguladığı seri üretim sayesinde, 2.200.000 adet satış sayısına ulaşabilen “Ford Model T” sayesinde oldu.

Başta Amerika olmak üzere, bütün dünyada, elektrikli araç, atlı araba, tren vagonu üretenler ile yeni girişimcilerin bu konuya yönelimleri sonucu yüzlerce firma, motorlu araç üreticisi ve markalar çıktı.

Daha sonra, başta araştırma masrafları ve karlılık oranları olmak üzere çeşitli nedenlerle, pek çoğu, beş markanın birleştiği “GM” gibi birleştiler.

Bu birleşme ve ortaklıklar bu gün de sürmektedir.

 

YERLİ BİR MARKA YARATMAK

Bu günün otomobil dünyasında iki unsur geçerlidir. Gerçi dün de farklı değildi.

1.- Esteti

2.- Teknoloji

İkisin de yenilik yapabiliyorsanız harika. Şansınız her zaman açıktır. Yalnız birinde öne geçebilmeniz halinde de yine şansınız açıktır.

İkisinde de öne geçemiyorsanız, başka ayrıcalıklar öne sürmelisiniz. Bunlar teknolojiyi kapıp iyileştirme sürecine kadar devam edebilir.

1.- Ucuz fiyat

2.- Aşırı sağlamlık

3.- Aracın yerinde ve iyi işleyen servis

4.- Uygun finansman gibi.

Bunların hiç birisini yapamıyorsanız, işte o zaman treni yakalayamazsınız.

Geçmişte Türkiye, dışarıya ham bez satardı. Sonra kopya alıp desen bastı. Baktı olmuyor, desinatörler bulup özgün ve güzel desenler yapmağa başladığın da iş rayına oturmuştu.

Derken konfeksiyona geldi. Taklitlerle fasonculuktan bir yere varamayacağını anlayıp, desinatör yetiştirip, estetiği ve farklılığı öne alınca yerli markalar doğmağa ve kurtlar sofrasında yer kapmağa başladı.

Yerli otomotiv konusu da bundun farklı değil.

 

Yalnız, otomotiv sektörüne soyunmasını ümit ittiğimiz sanayiciler, ya ustalıktan gelme, ya esnaflıktan gelme, ya da teşvik ve hibelere atlamalardan geldiği için, estetiğe ve yeni teknolojiye sırtları dönük olup, montaj ve yapıştırmadan başka işe ilgi duymamalarıdır.

Bu konuda yoğun bir eğitim şarttır.

Zira otomobil, resim desen olmayıp, üç boyutlu heykel olduğunu, hem de içinde insanlar yaşayan bir heykel olduğunu unutmamalıyız.

 

PEKİ BU NASIL OLACAK?

Bir evvelki yazımda anlatmıştım. Çok da kolay. Bu gün dünyanın beşinci araç üreticiliğine yükselen. Kore’li “Huyndai” nin nasıl kurulduğunu ve nasıl geliştiğine bir göz atmak yeterlidir.

Yine, Malezya’lı “Proton”u aynı şekilde izlenmesi yeter.

Bu işi anahtar teslimi yapıp, ayakları yere basana kadar, parça, işletme, pazarlama olarak destekleyip size teslim eden firmalar var.

Devlet elindeki, yatırım fonu ile girişimcileri de ortak olarak işe girişir. İşi başlanmış olur. Sistem çalıştığında, devlet hakkı olan karını alıp, borsada halka, girişimcilere ve ya fonlara devredip çekilebilir.

 

Konu konuşulup yerinde durdukça veya bu güne keder Türkiye’ otomobil üretimini engelleyenlere fikir danıştıkça bu iş yürümeyi bırakın, yerinden kalkmaz

 

 

Rıza Durakbaşı


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir