Almanya’daki Türkler arasındaki koruyucu ailelerin sayısının artırılması isteniyor. Hedef ise koruyucu aileye verilen Türk çocukların kendi kültürü içinde yetişmesi.
Almanya’da yaşayan Türkler arasında, koruyucu ailelere verilen Türk çocuklarının durumu gündemde olan bir konu. 76 derneğin çatı örgütü olan Berlin Türk Cemaati Genel Başkanı Bekir Yılmaz, bu konudaki en büyük endişelerinin, çocukların kendi kültürlerini unutması olduğunu söylüyor.
DW.DE
Göçmen gençlerin zor tercihi
Almanya’da doğan, ancak anne ve babası AB dışından gelen 18 – 23 yaş arasındaki 3 binden fazla göçmen gencin bu yıl Alman vatandaşlığı ile ailesinin geldiği ülkenin vatandaşlığı arasında bir seçim yapması gerekiyor. (08.02.2013)
Rusya ile ABD arasında evlatlık krizi
Sağcı ailenin bebeği alındı
Yılmaz, “İster istemez yani aile çok hoşgörülü olabilir, mekân, zaman, ortam ona elverişi değil ki, sonuçta aile Alman, Almanca konuşuyor, Hrıstiyan, farklı gelenekleri var. Çocuk ister istemez o ortamda büyüyecek. Hristiyan, Alman bir aileden, bizim çocuklarımızı dört dörtlük bir şekilde, kendi anadillerini konuşmalarını, dini vecibelerini, manevî değerlerini öğrenme konusunda yoğun bir çaba içine girmelerini beklemek zaten akla ziyan bir durumdur” şeklinde konuşuyor.
Türk kökenli koruyucu aile
Çocukların kendi kültürlerini unutmaması için önerilen çözüm, Türk kökenliler arasında koruyucu ailelerin sayısının artırılması. Türkler arasında koruyucu ailelerin sayısının çok az olduğunu ifade eden Yılmaz, bu nedenle de Berlin Türk Cemaati olarak Almanya’daki Türkleri bu konuda bilinçlendirecek bir kampanyaya hazırlandıklarını belirtiyor.
Berlin’deki gençlik dairelerinin görevlendirdiği kamu yararına çalışan Çocuklar için Aileler adlı şirket de Türk kökenlileri koruyucu aile olarak kazanmak istiyor. Şirketin bu konuda, Türk kökenlilerin kurduğu çeşitli sivil toplum örgütleri ile temasları sürüyor. Yaz sonunda Berlin’deki Türkleri koruyucu aile olmaya özendirecek ve bu konuda bilgilendirecek bir kampanya planlanıyor.
‘Çocuklar kendi dinlerini yaşayabilir’
Şirket, bakıma muhtaç çocuklara koruyucu aile bulunması için aracılık ve danışmanlık yapıyor. Şirketin müdürü Peter Heinssen, çocukların koruyucu ailenin bir parçası haline geldiklerini bu nedenle de kültürlerini unutmalarının kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor. Ancak Heinssen, ailelerin isteği doğrultusunda, örneğin çocukların kendi dinlerinin şartlarını yerine getirebileceğini vurguluyor: “Kanımca en az endişe duyulması gereken husus dinî boyut. Çünkü bakıcı aileler seçilirken en önemli kriterlerden biri hoşgörü ve dinî hoşgörü. Bu hoşgörünün olmadığı durumda, koruyucu aile olmak da zor. Eğer Müslüman kökenli bir çocuk varsa ve ailesi dinini yaşamasını istiyorsa, koruyucu aile ararken bunu göz önünde bulunduruyoruz.”
Çocuğu aileden almak zor
Bir çocuk koruyucu aileye verilse bile, velayet çoğu zaman çocuğun ebeveyninde kalıyor. Bu nedenle de aileler koruyucu ailenin seçilmesinde söz hakkına sahip. Örneğin Türk bir aile çocuğunun eşcinsel bir çiftin yanında yaşamasını istemiyorsa, bunu açıkça ifade edebiliyor. Zaten bir çocuğun koruyucu aileye verilmesi son çare olarak görülüyor. Berlin Steglitz-Zehlendorf İlçesi Gençlik Dairesi’nden Oliver Gulitz, böyle bir kararın ekip olarak, psikolog ve çocuğun okuluna danışarak alındığını söylüyor: “Gençlik Dairesi’nde çalışan meslektaşlarımın öncelikle hedefi aileye destek olarak, çocuğun ailenin yanında kalmasını sağlamak. Çocuğun aileden alınmasının ne kadar kötü olduğunu biliyoruz. Ama bazen de çocuğun yaşadıkları yanında o kadar da kötü olmuyor. Fakat çok zor olan bu kararı kimse tek başına almıyor.”
‘Kültürel köken önemli değil’
Ailede çocuğun şiddet görmesi, tacize uğraması, ebeveynin çocuğa bakamayacak kadar hasta veya uyuşturucu bağımlısı olması gibi nedenler yüzünden çocuklar, koruyucu aileye veriliyor. Gulitz, bu kararın alınmasında ailenin kültürel kökeninin hiçbir rol oynamadığını vurguluyor: “Elimizdeki kriterlere göre karar veriyoruz. Kültürel köken aileye verilecek destek konusundaki kararda rol oynuyor. Ama kültürel köken, çocuğun bir aileden daha kolay diğerinden daha zor alınması gibi bir karara yol açmıyor.”
Almanya’da yaklaşık 50 bin çocuğun koruyucu ailenin yanında yaşadığı tahmin ediliyor. Uzmanların verdiği bilgiye göre, çocukların kökeni konusunda istatistik tutulmadığı için, kaç Türk çocuğun koruyucu aile ile birlikte yaşadığı tam olarak bilinmiyor.
Türk hükümeti konuyu inceliyor
Avrupa’da yaşayan, bakıma muhtaç Türk çocuklarının koruyucu ailelere verilmesi, Türk hükümeti tarafından takip edilen bir konu. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın geçen yılın kasım ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan bütçe görüşmeleri sırasında, Avrupa’da dört bin kadar Türk çocuğun, gençlik daireleri aracılığı ile Hrıstiyan ailelere verilerek asimile edildiğini söylemesiyle konu kamuoyunun dikkatini çekmişti. Ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu konuyla ilgili araştırma başlattı. Bir heyetin nisan ayında Almanya’ya gelerek, incelemelerde bulunması bekleniyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Jülide Danışman
Editör: Ahmet Günaltay
Bir yanıt yazın