NUR SURESİ’nin Doğru Çevirisi!

Yalan Rüzgarları!..

Özdemir İNCE

BÖYLE bir yazıyı benim yazmak zorunda kalışım İlahiyatçılar, din bilginleri açısından utanç verici.

Aptal yerine konulmaktan hoşlanmadığım, ayrıca meraklı biri olduğum için işin aslını araştırdım.

Şansım yaver gitti, birkaç okurum gereksinim duyduğum bazı bilgileri ulaştırdılar bana.
Nûr Suresi 31. Ayet’in birçok çevirisini;

Fransızca, İngilizce ve Almanca çevirilerini karşılaştırdım.

Bu karşılaştırmanın sonucunda 31. Ayet’in Türkçe çevirisinin aslına uygun yapılmadığı sonucuna vardım.

Bu sonuca varmamda, Paris üniversitelerinin birinde

Arap Edebiyatı ve Kültür Tarihi öğreten bir şair ve filozof, Tunuslu arkadaşımın büyük yardımları oldu.

Arkadaşım, bu ayetin çok önemli üç sözcüğünün

kesin anlamlarını araştırarak bana bilgi verdi.

Buna göre, Nûr Suresi 31. Ayet’te üç önemli sözcüğün Türkçe anlamını yazıyorum:
* Farj (tekil); Furuj (çoğul)(Sözlük adıyla): Erkek ve kadın cinsel organı.
* Jayb (tekil); Juyub (çoğul : (Sözlük adıyla): Meme, göğüs.
* Himar (tekil), Humur (çoğul): İslam öncesi dönemde Arapların giydiği giysinin bir parçası (dokuma, bez parçası).(Başörtüsü ile kesinlikle ilişkisi yok.)

MEMELERİ ÖRTSÜNLER!

Buna göre daha önce de yazmış olduğum gibi Nûr Suresi 31. Ayet’i şöyle çevirmek gerekiyor:

“Söyle inanan kadınlara:

Harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar?

Örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar?”

Söz konusu ayetin örtmekle ilgili bölümünün Arapçası şöyle:

“Vel yadribne bihumûrihinne alá juyubihinne”

(En doğrusu ki örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar)

HİMARI ÇİZDİRİN!

Tunuslu filozof ve şair arkadaşımın belirttiği gibi örtünün (himarin)

başörtüsü ile herhangi bir ilişkisi yok, giysinin bir parçası.

Arapların Müslüman olmadan önce giydikleri giysinin nasıl olduğunu,

bu giysilerin parçası olan “himar”ın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.

Bilmek zorunda da değilim.

Sadece üzerime düşen sorumluluk gereği Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve

bağımsız ilahiyatçıların bu giysinin ve parçası himarın çizimini bulup, yaptırıp yayınlamaları zorunlu bir görev.

Bu görev ve sorumluluktan kaçamazlar.

ORGANİZMANIN PARÇASI!

Bu konuda yazmaya başladığımdan bu yana,

her fırsatta bana şirretçe saldıranlar, suçüstü yakalandıkları için,

susmaktan başka bir şey yapamıyorlar.

Türban tapıncı tek başına değil. Büyük bir organizmanın önemli parçalarından biri.

Eğer imam hatip okulları mezunları, üniversitelere bir lise mezunu gibi girmek hakkını

yasal olarak elde edemezlerse, türban “delirium”u epeyce zaman alsa da yavaş yavaş tavsar.

Ama tersi olup imam hatip mezunları, lise mezunlarının hakkına sahip olarak üniversitelere

girebilirlerse türbanın yükselişini kimse engelleyemez.

İslam’dan giderek daha da kopacak olan Türbaniye Dini, Türbanistan’ı kurar!

* * *

Cengiz Çandar için özel not:

Kuran’da yazan “Farj, furuj, jayb, juyub, himar, humur” gibi temel sözcüklerin anlamını

bir Arap arkadaşına, özellikle de bir kadın tanıdığına sor,

sonra Nûr Suresi 31. Ayet’in Türkçe çevirisini oku!

Bir kez de Diyanet’e sor.

Sonra, hükümetçilik, ılık İslamcılık yapacaksan yap, ama “harbi” yap!

Özdemir İNCE

Özdemir İNCE - basortusubebek

Yorumlar

  1. Suat tunç avatarı
    Suat tunç

    Helal olsun Allah razı olsun birde nisa suresi 34. Ayette kadınları dövün şeklindeki yanlış olan mealler var baktım hemen hemen bütün Kuranı kerim meallerinde Dövün şeklinde çeviri yapılmış bunun üzerindede bi çalışma yapılması gerekiyor ama bu çalışma çok daha mübarek olmuş tebrikler

  2. İrfan İşgör avatarı
    İrfan İşgör

    Aradan neredeyse 10 sene geçecek ama yine de doğruya ve gerçeğe olan bağlılık nedeniyle doğru meali yazayım. Ola ki bir başkası fayda görür. Ayetin kelime sözlüğü böyledir!

    Ve kul lil muminâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne ve lâ yubdîne zînetehunneillâ mâ zahera minhâ vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi ve lâ yadribne bi erculihinne li yuleme mâ yuhfîne min zînetihinn ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhel muminûne leallekum tuflihûn

    ve kul li el muminat : de, anlat, müminlik yolunda olanlara
    Yagdudne : çevirsin, sakınsın, dikkat etsin, açmak,
    min ebsari hinne : gözler, dikkat sahipleri, bakışlarını, idrak, hak bakışı
    ve yahfazne : muhafaza, korusunlar,
    furuce hunne : yarık, ikilik, ırz, olan, onlar
    ve la yubdine : açığa vurmasınlar, açmasınlar,
    zinete hunne : zinet, süs, değerler, hakikat bilgileri, onlar
    İlla : ancak, başka, sadece,
    ma zahera min ha : zahir, belirgin, bilinen şey, görünen, ondan, o hakikatler
    ve li yadribne : darbe, vurmak, sarsılma, vasfetmek, vurgu, tarif
    bi humuri-hinne : aklı örten, sarhoşluk veren, şarap, örtmek,
    Ala cuyûbi-hinne : üzerine, yakaları, cepleri, içleri, taşıdıkları
    ve lâ yubdîne zinet hunne : açığa vurmasınlar, açmasınlar, zinet, süs, değer, onlar
    İlla li buûleti-hinne : ancak, zevc, birlikte hareket eden, eşlik, koca,
    Ev ebai-hinne : ya da, babaları, ataları
    Ev ebâi buûleti-hinne : baba, ataları, aynı yolda olan, eş olan, eşilik eden
    Ev ebnâi-hinne : oğulları, evlatları, çocuklar
    Ev ebnâi buûleti-hinne : oğul, evlat, aynı yolda olan, eş olan, eşlik eden
    Ev ıhvâni-hinne : kardeş, samimi arkadaş, sırdaş,
    Ev benî ıhvâni-hinne : evlat, çoçuk, samimi arkadaş, sırdaş, öğrenci,
    Ev benî ehavâti-hinne : evlat, çocuk, kadın arkadaş, kız kardeş, sırdaş bayan,
    Ev nisâi-hinne : ya da kadınlar, nefsini tanıma yolunda olanlar, onlar
    Ev mameleket eymân hunne : ya da, değil, sahip oldukları, inanç, iman,
    Ev et tâbiine : veya tâbi olanlar, uyanlar, hareket eden, başka, değil,
    gayrı uli el erbet : değil, başka, edebe uygunluk, fuhşiyat
    min el rical : kişi, erkek, yüksek makam sahipleri, ileri gelen, kâmil
    Ev el tıfl : tıfıl, farkında olmayan, henüz aklı çalışmayan, küçük,
    ellezin lem yazharu : açıklayamayan, zahir değil, açık değil, belli değil, belirsiz
    alâ avrâtin : günah, avret, gizli, mahrem, sır, saklı olan, eksik
    nisâ : kadın, nefsini tanıma yolunda olan,
    ve lâ yadribne : yok, vurmak, vurgu, açığa vurmasınlar,
    bierculi hinne : ayakları, gittikleri yerlere, bulundukları yer, yönelmek
    li yuleme ma yuhfine : bilinsin, bilsinler, gizledikleri şeyler, korudukları,
    min zîneti-hinne : ziynetlerinden, değerler, süs,
    ve tûbû : tövbe, dönün, yönelin, hatalarından dönsünler,
    ila Allah cemian : ancak, sadece, Allah, hepiniz, topluluk, birlik şuuru
    Eyyuhel müminun : ey müminler, inananlar,
    Lealle kum tuflihun : umulur ki siz, başarılı olmak, felaha ermek, kurtulmak

    Eğer Kur’an’ın lafzından ziyade ruhunu anlama gayreti göstermemişseniz , evrensel bir kitap olmaktan ziyade kelime anlamlarını eğip bükerek, farklı anlamlara çekmek suretiyle istediğiniz metni meal yazabilirsiniz. Tıpkı ehli sünnet mealcilerinin yaptıkları gibi! İslamiyette olmayan pagan ritüellerinin namaz, ezan, sünnet, türban, abdest gibi İslamın farzı direği diye yazarlar. Salat kelimesini namaz diye kabul ederler ama sonra Ahzab 56. ayette Allah ve melekleri nebiye salat eder, dendiğinde Allah ve meleklerine namaz kıldırmak zorunda kalırlar. Haydi salatı namazdiye kıldıracaksın, ezan nerede, hangi ayette yazıyor, güftesini bestesini kim uydurdu? Abdesti 2 maşrapa su ile elini ayaklarını yüzünü yıkadın bütün günahların akıp gitti ve o günahsız halinde Allah’ın huzuruna çıkıp namaz kılacaksın! Kimsenin doğru dürüst Kur’an’ı okuduğu yok ve maalesef okusa da anlaması zor bir kitap haline getirilmiş. Kur’an’ın kadın erkek ayırımı, kadının örtünmesi yoktur. Nur 31. ayetin meali şöylerdir;

    31- Müminlik yolunda olanlara da anlat: Onlar da ikiliğe düşmekten korunsunlar, onlar da hakikatlerden ayrılmamaya dikkat etsinler. Taşıdıkları değerleri açığa vurmasınlar, ancak hakikatlerden bilinen şeyler başka. Bir darbeye maruz kalmamaları için içlerinde taşıdıkları değerleri örtsünler ve değerleri açığa vurmasınlar. Ancak onlara aynı yolda eşlik edenler başka. Babaları ve onlara eşlik edenlerin babaları, evlatları ve onlara eşlik edenlerin evlatları, sırdaş arkadaşları ve sırdaş arkadaşlarının evlatları, samimi bay, bayan arkadaşları ve onların evlatları, nefsini tanıma yolunda olanlara ve henüz bir inanca sahip olamayanlara, edebe uygun hareket etmek tarzıyla kâmil kimselere, nefsini tanıma yolunda olup sırları açığa vurmayanlara ve henüz bir şeyin farkında olmayanlara, değerleri açabilirler. Artık onlar gittikleri yerlerde gizledikleri değerleri bilsinler ve açığa vurmasınlar ve yaptıkları hatalardan dönsünler ve ancak Allah’ın birliği üzere hareket etsinler. Ey müminler! Umulur ki siz başarılı olursunuz.

    Diğer ayetlerde de olduğu gibi Kur’an bilgi edinmeyi, bilgi paylaşmayı ve bu suretle kainatın işleyiş kanun ve prensiplerini öğrenip idrak etmemizi öğütler. Allah her varlığı özünden yarattığını , insanı yaratmadan kainatın her zerresine Kur’anı öğrettiğini, her varlığın bir kitap olduğunu, kainattaki bütün ilmin sahibinin kendisi olduğunu akledip idrak etmemizi öğütler. Peygamberin eşleri ile evine giren çıkanla, kadının savaş ganimeti cariye olması gibi dertleri yoktur. Peygamber ve eşler öldü gitti, ne oldu o ayetlerin hükümleri de ortadan kalkınca Kur’an’ın evrenselliği kaldı mı? Akledemeyen cahillerin uydurma mealleri ile cennette sizleri bekleyen göğüsleri yeni tomurcuklanmış huriler yok! Ver cahile Kuantum dolanıklığını anlatan kitabı, sana sokakta çoçukluğunda oynadığı misket oyununu anlatsın! Günümüzdeki meallerin durumu Diyanet de dahil maalesef böyledir! Doğrusu farkedip yazmayı düşünenler de maalesef linç edilip kafir ilan edilecekleri korkusuyla vaz geçiyorla. Nitekim Almanya’ya bu yüzden iltica eden İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk bunun canlı örneğidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir