Doğal olarak Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğinden, bağlı Odalarından ve diğer odalardan, Türkiye’de Bor üzerinde oynana oyunlarla ilgili yazılar ve bildirimler alırım.
Bunların, sayılamayacak sayıdaki kopyaları ise, farklı yer ve kişilerden, çoğunluğuna ekler yapılmış hali ile geliyor. Genelde başına, “Nihayet bordan yakıt bulundu” cümlesi eklenmiştir. Bunun nasıl olduğunu merak edenler de vardı.
Tam elli beş (55) yıl evvel, sıradan bir dergide yayınlanmış aşağıdaki yazıyı, başlığı dahil aynı şekliyle, dokunmadan paylaşmak istedim. (RD)
BOR
JET DEVRİNİN MUCİZEVİ YAKITI
Georg Mann, Science Digest, Amerika
Jet çağının kilit elemanlarından biriyle, binlerce defa elinizi yıkamış ve gözlerinizi banyo etmişinizdir. Bu boraks tuzları ve asit borik solüsyonları içindeki hali ile, çoktandır bilinen hafif bir elemandır bor.
Bor on yıldan kısa bir müddet zarfında, eczane dolaplarındaki yerinden, roketler, güdümlü füzeler ve süpersonik jet uçaklarının arasına fırlamıştır.
Maden olmayan bor elemanına, tabiatta hemen hiç saf halde hiç tesadüf edilmez.. Ancak,1808 de tecrit edilebilmiştir. Benzin ve gaz gibi hidrokarbonlara benzer hidrojen ile bor bileşikleri, yani hidrokarbonlar veya borhidrit ler yarım asır önce keşfedilmiş ve Alman kimyagerleri tarafından ihtiyatla tetkik edilmelerine başlamıştır. İhtiyatla diyoruz, çünkü bazen sebepsiz yere birden infilak ediveriyorlardı.
Alimler, bor hidritlerinden bilhassa renksiz ve pis kokulu bir gaz olan, diborane ile alakadar oluyorlardı. Derken, 2. Dünya Harbi esnasında, Chicago Üniversitesinden, Prof. Hermann Schlesinger, bu tehlikeli maddelerin üzerinde durdu. Maamafih henüz yüksek enerjili bir yakıt arıyor değildi. Zihni daha ziyade bor ile hidrojen arasındaki kimyasal bağ ile meşguldü.
Diborane üzerindeki çalışmaları Schlesinger’e bor ile hidrojeni birleştirmenin, hidrojen nakletmek için, nispeten basit ve müsait bir yol teşkil ettiğini öğretti.
Elemanlarının en hafifi olan hidrojen, gaz halinde geniş bir hacim kaplamakta olup nakli için pek büyük kaplara ihtiyaç göstermektedir. Hidrojeni mayi şekline sokmak meseleyi kolaylaştırsa da, lüzumlu sühunet derecesi olan -273 dereceye inmek kolay iş değildir.
Halbuki diborane, -88 derecede mayi haline geçmektedir. Silindirler içinde ve kuru buzla serinletilerek nakli mümkündür.
2. Dünya Harbinden sonra bilim, hemencecik jet devrine girivermiştir. Bir müddet sonra, ses duvarını aşarak, saate 1600 Km.den fazla süratlere erişecek yeni uçaklar için,yeni yakıtlara ihtiyaç başgösterdi. Daha ziyade(daha çok) enerji veren yakıtların peşinde olan alimler, bor hidritler üzerinde araştırmalara devam ettiler.
Uçakların bu günkü yakıtları, gaz ve benzin gibi petrol hidrokarbonlarıdır. Tayyare benzini, kilo başına 37.000 BTU (İngiliz termik birimi) enerji verir. Bir BTU yarım kilo suyun sühunetini bir Fahrenheit derecesi yükseltir.
Kimyagerler, kilo başına daha ziyade(çok) BTU verecek bir yakıtın, aynı miktarda yakıt yüklü uçağı daha uzaklara uçuracağını düşündüler. Yanma ısıs en ziyade BTU veren eleman olan hidrojenin, teorik bakımdan en iyi yakıt olması icap eder. Fakat, yukarıda işaret ettiğimiz gibi, hidrojenin gaz olarak nakli zordur. Mayi haline getirilmesi ve bu şekilde muhafaza edilmesi de büyük güçlükler arz eder.
Kimyagerler bu yüzden bor hidritlerin üzerinde durdular. Tayyare benzini gibi hidrokarbonların kilo başına 37.000 BTU vermesine mukabil, bor kilo başına 50.000 BTU verir.Hidrojen bor bileşiği diboranenin BTU verimi daha da fazladır. Kilo başına 62.000 BTU.
Kimyagerler, berilyum bileşikleri üzerinde de durdularsa da zehirlenme tehlikesini düşünerek vazgeçtiler.
Disoraneden imal edilen HEF-2 ve HEF-3 adlı yeni yakıtlar, gazı andıran mayilerdir. Az oksijene ihtiyaç göstererek, kolay yanarlar. Nakilleri de kolaydır. Yeni yakıtlar aynı zamanda nispeten emniyetlidir. Ayrıca yüksek irtifa makinelerinde arızalarının giderilmesinde yardımcı olurlar,
Yeni yakıtların BTU nispeti, 50.000 oluşu, bunlarla işleyen uçakların, aynı ağırlıkta yakıtla, üçte bir nispetle daha uzak mesafeye uçabilecekleri manasına gelmektedir. Yapılan hesaplara göre, Amerika’nın en yeni bombardıman uçağı, “B-58 Hustler”, tekrar yakıt almadan devri alem yapabilecektir.
Yeni yakıtların, uçakların süratini de artıracağı söylenmektedir. Fakat ısı duvarının aşılamayacağı tespit edildiğine göre, bu hususun tatbikat sahasında işe yarayacağı şüphelidir. Zira sürat, uçakla mürettebatının dayanabileceği sürtünme ısısı tarafından tehdit olunmaktadır.
Borun, jet uçağı yakıtı olarak parlak bir istikbale namzet göründüğü bu günlerde, Amerika, dünyanın başlıca bor müstahsili olmak dolayısıyla, avantajlı durumdadır.
Borun yakıt olmaktan başka, kullanılış sahaları da vardır. Geçenlerde birkaç petrol kumpanyası, bor ilavesiyle benzinin randımanını artırdıklarını açıklamışlardır. Bor aynı zamanda porselen için, renkli perdaht ve mine imalinde kullanılmaktadır. boraks suları yumuşattıktan başka, tekstil, gıda ve deri endüstrisinde de işe yaramaktadır.
Bütün Dünya, 01 Ocak 1958
Yazıları posta kutunda oku