Doğruları bilmek milletin hakkıdır…

 

NECDET BULUZ

                                                             İmralı’da yapılan görüşmede Öcalan ile BDP milletvekillerinin görüşme notlarının basına yansımasından sonra iktidar kanadında yaşanan panik ve rahatsızlık şiddetlenerek sürüyor. Dikkat edilecek olursa hiç kimse çıkıp “Ortaya atılan ve basına yansıyan görüşme notları yalandır” diyemiyor. Hemen her konuda konuşan, görüşlerini ortaya atan Başbakan ise susuyor. İmralı görüşmeleri metinleri elinde bulunan BDP’liler “ görüşmeleri tam yansıtmasa da, içerik olarak aynı anlam taşıyor” diyorlar. Kirli pazarlıklar yapılmış, bu pazarlıkların neler olduğu ise bu milletten saklanmaya çalışılmış. Görüşmeler sızınca da bunun adı “sabotaj” olmuş. “Barış sürecine dinamit konuluyor” olmuş.

                                                           Zaten ömür boyu hapis cezası almış bir hükümlü ile müzakere masasına oturulması ne kadar doğrudur bu daha uzun süre tartışılacaktır. Bu adam, cezaevinden talimatlar yağdırıyor, anayasa ile ilgili isteklerini söylüyor, “Türk” adının anayasadan kalkmasını istiyor, belirli yerlere de mektuplar gönderiyor. Bu millet bunlara tepki göstermesin de nelere göstersin?

                                                           MİLLETTEN BİRŞEY SAKLANMASIN

                                                            İmralı canisinin ve yandaşlarının ne istedikleri bellidir. Bu istekler de bugün dile getirilmiyor. Bunların saklanacak, gizlenecek bir tarafının olmaması gerekiyor. İmralı da neyin pazarlığı yapılıyor? Kimden ne saklanıyor.? Açık olmak, şeffaf olmak gerekmektedir. Eğer ortada bu ülkeyi, bu milleti ilgilendiren hayati bir konu varsa, bu milletin de bunu bilmesi en tabii hakkıdır. Bugün olmasa bile, yarın bu gerçekler ortaya çıkmayacak mıydı? Hem “Millete güveniyoruz, gücümüzü bu milletten alıyoruz” diyorsunuz, hem de görüşmeleri ve pazarlıkları milletten saklıyorsunuz, kaçırıyorsunuz. Doğruluk bunun neresindedir?

                                                             Bir takım pazarlıklar yapılıyor, bir takım oyunlar oynanıyor bu artık, İmralı görüşmelerinin basına yansıması ile bir kez daha görüldü. Ancak, bugünkü Hükümetin, Başbakan Erdoğan’ın hala ne yapacağı, nasıl bir adım atacağı ve yapılan müzakerelerde izlenecek yol haritasının ne olduğu belli değildir. Bu konuda milletin kafasının karışık olduğunu söylemeliyiz.

                                                             HÜKÜMETİN YOL HARİTASI NEDİR?

                                                              Daha önce BDP milletvekilleri de bu konudaki sıkıntılarını dile getirip “Başbakan kafasındakileri açıklamalı, yol haritasını Kürt halkı ile paylaşmalıdır. Her şeyin şeffaf olmasını, paylaşılmasını istiyoruz” demediler mi?

                                                              Şimdi de Mardin Bağımsız Milletvekili DTK Başkanı Ahmet Türk, Kuzey Irak’taki görüşmelerden sonra bir açıklama yaptı. Ahmet Türk de süreç ile ilgili olarak halen Hükümet kanadının bir yol haritasının olmadığını, “Hükümetin projesi nedir, bunu bilmek istiyoruz” diye soruyor. Sonra da devam ediyor:

                                                              “ Şimdi biz silahların bırakılmasını öne koyarsak süreç işlemez. Tabi ki hedef silahların tamamen gündemden kalkmasıdır. Hiçbir şey netleşmeden silahları bırakın denilirse bu sürecin önü tıkanır. Nasıl hükümet biz hassasiyet gösterin diyor, bizim de nelerin konuşulması gerektiği konusunda oturup tartışmamız ve bu konuda hükümetin düşüncelerini bilmemiz lazım. Başbakan “silahları bırakın, ilk şart budur” diyor. O zaman Kürtler soracak “ Peki biz niçin silah aldık?” Bu konuda tartışmalar başlar, süreç tıkanır. Bence bu tartışmalara girmeden Kürtleri kucaklayıcı bir siyasetin bir sürecin başlatılması lazım. “

                                                         ERDOĞAN’A GÜVENMİYORLAR

                                                          Gerek Ahmet Türk, gerekse BDP milletvekilleri “Kandil sürecini destekliyoruz. Öcalan’ın isteklerinin de arkasındayız” diyorlar. İmralı görüşmelerinin sızması ile Öcalan’ın ne istediği belli olmuştur. İşte Ahmet Türk de yaptığı açıklamada ve çağrıda Başbakan Erdoğan’ı, İmralı görüşmelerinde Öcalan’ın isteklerini yerine getirmeye çağırıyor. PKK’nın silah bırakmasını da atılacak bu adımlara bağlıyor.

                                                           Burada özellikle vurgulamamız gereken bir konu daha var:

                                                          PKK kanadı, Başbakan Erdoğan’a güvenmiyor. Bu gevensizlik, Kürt sorunu konusunda ortaya çıkan hemen herkeste de görülüyor. BDP milletvekilleri de her açıklamalarında böyle bir güvesizliği duyduklarını açık biçimde dile getiriyorlar. Eğer, Ahmet Türk’ün açıklamalarını iyi analiz edersek, satır aralarında bu güvensizliği görmüş oluruz. Şimdi böyle bir ortamda tarafların süreci olumlu etkileyebilecek bir adım atmaları kolay olabilir mi? Geçenlerde de yazdık, PKK, taviz almadan silah bırakır mı? Zaten yapılan açıklamalar da bu görüşümüzü doğrulamaktadır.

                                                         Bu noktada Başbakan ortaya çıkıp, görüşlerini dile getirmeli, eğriyi, doğruyu tartışmaya açmalıdır. Bu da yapılmıyor. İmralı da, Kandil de, BDP de isteklerinin neler olduğunu daha önce söylediler. İmralı tutanakları ile de bunlar kamuoyuna yansıdı. Yazımızın başındaki görüşümüzü yineleyelim. Bu millet doğruları bilmek durumundadır ve bu milletin hakkıdır.

e.mail: [email protected]

 

 

 

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir