MERİÇ’İN AZGIN SUYU
HÜSEYİN MÜMTAZ
Hep dürbün kullanarak uzaklara bakmaya kalkarsanız, yakını göremez, gözden kaçırırsınız.
Saray Bosna’yı Dubai’ye bağlamak iyidir de, hemen burnunuzun dibindeki Yunanistan-Irak-Suriye Türkmenlerinin görüş açınızın dışında kaldığının farkına varmazsınız.
Başlık, Gülay’ın popüler şarkısının sözü olup; “Meriç’in azgın suyu aramıza girdi” diye devam eder..
Meriç’in suyu azgın değildir, olmamalıdır da neyleyim..
Bir kere daha “kader utansın”.
Meriç’in suyunu geçmeyi bir kenara bırakın, kıyısına gidip karşıya baktığınızda “karşıyı” göremezsiniz..
“Tel üstüvane” çekmiştir Avrupa Birliği. Tam 4 metre yüksekliğinde..
AB’nin bu tel örgüsü sayesinde sırtını sağlama alan Yunanistan, açlıktan nefesinin kokmasına bakmadan son günlerde gemi iyice azıya almış görünüyor..
Yunan basınına göre Başbakan Antonis Samaras’ın onayıyla başlatılan yeni girişim kapsamında hükümetin, Yunan kıta sahanlığının dış sınırlarını deklare etmek için Birleşmiş Milletler’e başvurmasına karar verilmiş. Yunan Deniz Kuvvetleri Hidrografi Dairesi’nin hazırladığı deklarasyon aynı zamanda Atina’nın gelecekte doğalgaz ve petrol aramayı planladığı ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ için de zemin oluşturacakmış. Gazete, Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras’ın bu konuya büyük önem verdiğini, yakın çevresinin ise BM’ye yapılacak deklarasyon halinde “Suriye ve Kürt meselesi ile boğuşan Türkiye’nin yeni bir cephe açma riskine girmeyeceği” görüşünde olduklarını ileri sürüyormuş.
Yunan basını Samaras’ın BM’ye deklare etmek istediği haritayı da yayınlamış. Haritada Yunan hükümetinin Doğu Akdeniz ve Ege’nin hemen hemen tamamında hak iddia etmeyi amaçladığı, bunun için de Ege Adaları’nın kıta sahanlığını kullandığı görülüyormuş. Yani Türkiye’ye Ege ve Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arayacak pek bir alan da kalmıyormuş.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos Real News’e verdiği demeçte ‘Her ülkenin egemenlik hakkı olan bir konu için kimse bizi tehdit edemez. Yunanistan haklarını ve çıkarlarını koruyacak beceri ve kararlılıktadır’ derken Yunan hükümetine yakınlığıyla bilinen milliyetçi Ethnos gazetesi de yayınladığı başyazıda Samaras’ın doğru bir hamle yaptığını belirterek şöyle demiş: “Papandreu’nun Yunanistan Başbakanlığı yaptığı dönemde Kıbrıs (Rum Kesimi) Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen Ankara’dan korkmadan Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni ilan edip arama çalışmalarına başladı”.
Yunanistan’ın, Batı Trakya’daki Türk okullarını, “öğrenci azlığı” gerekçesiyle kapattığını geçen yazımızda belirtmiştik.
Meydan alabildiğine boşmuşçasına ve Samaras’ın “Suriye ve Kürt meselesi ile boğuşan Türkiye’nin yeni bir cephe açma riskine girmeyeceği” düşüncesinden hareketle bir adım daha atıyor Yunanistan.
Son haberlere göre Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı, Batı Trakya’daki devlet okullarında okuyan Müslüman Türk Azınlığı çocuklarının Kuran-ı Kerim’i Yunan dilinde öğrenmeleri için hazırlık başlattı.
Bakanlık, 2007’de kabul edilen “240 İmam Yasası” ve kısa bir süre önce buna ek olarak getirilen kanuni düzenlemede öngörülenlerin, sonuç verici bir şekilde uygulanmasına yönelik araştırma ve hazırlık çalışmalarında bulunmak üzere 7 kişilik bir heyet oluşturulmasını kararlaştırdı.
Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın aldığı karara göre, Selanik Aristotelio Üniversitesi öğretim üyesi Mısırlı Hassan Badawi başkanlığında oluşturulacak heyet, Batı Trakya’da devlet tarafından atanmış müftülerin koordinasyonu altında faaliyet gösterecek imamların yeterlilik durumunu belirleyerek, konumlarının yükseltilmesi ve devlet okullarındaki Müslüman öğrencilere Yunan dilinde Kuran-ı Kerim öğretilmesi için eğitim kılavuzu hazırlanmasına yönelik çalışma yapacak.
Yunanistan’da, 2007’de kabul edilen ancak Türk azınlığın tepkisi nedeniyle uygulanmayan “240 İmam Yasası”nın, 6 yıl sonra buna ek olarak hazırlanan kanuni düzenlemeyle yeniden gündeme getirilmesi Türk Azınlık tarafından tepkiyle karşılanıyor.
Türk Azınlığın seçimle işbaşına gelmiş dini ve siyasi liderleri, yaptıkları açıklamalarda, azınlığın görüşleri alınmadan tek taraflı olarak hazırlanan yasanın, varolan sorunları çözmek yerine yeni sorunlar getirdiğini belirterek, bu yasayı daha önce de kabul etmediklerini, bundan sonra da kabul etmeyeceklerini bildiriyorlar.
Batı Trakya’daki camilerde görev yapan din adamlarının, aralarında Hristiyan Yunan vatandaşlarının da bulunduğu 5 kişilik kurul tarafından atanmasını ve bunlara devlet tarafından maaş verilmesini öngören yasaya ek olarak getirilen düzenleme, bu imamların Yunan devlet okullarında din dersi vermelerini de öngörüyor.
Devenin neresinden başlayalım düzeltmeye?
Diyelim Heybeli açıldı; İncil’i Türkçe mi okuyacaklar?
Diyelim Heybeli açıldı; “240 papaz”ın “yeterliğini” de bizim Diyanet mi ölçecek?
Kiliselerde görev yapacak Ortodoks din adamlarının atamasını “bizim” Müslüman vatandaşların da bulunacağı “5 kişilik kurul” yapabilecek mi?
“Mütekabiliyet” denilen uygulama “kendi vatandaşlarına” uygulanmazmış.
Kabul..
Atina Camii’nin “mütekabili” Heybeli’deki okul mudur?
Samaras ne yaparsa yapsın, “Meriç’in suyu” Gümülcine ve İskeçe ile “aramıza” giremeyecektir. 4 Mart 2013
57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın