NECDET BULUZ
PKK’ya silah bıraktırma için, İmralı canisi Öcalan ile yapılan müzakerelerde neler oluyor, AKP Hükümeti ne vaatlerde bulunuyor, konuşmaların ve müzakerelerin ne içerdiğini kimse bilmiyor. Bu nedenle de ortada tam bir bilgi ve haber kirliliği yaşanıyor. Herkes bir şey yazıyor, yorumluyor, söylüyor ama bunların hangisi doğru yolu gösteriyor, hangisi doğru, ya da yanlış bunu da bulmak mümkün olmuyor.
Bu nedenle yapılan görüşmelerin içeriği, nelerin vaat edildiği, hangi noktaya nasıl gidileceğini hükümet olanların kamuoyu ile paylaşması gerekiyor. Hiç değilse, konu ile ilgili gelişmelerin TBMM çatısı altında muhalefetle paylaşılması ve sürecin bu şekilde sürdürülmesi daha sağlıklı olacaktır, bu da yapılmıyor.
ÖCALAN’A NELER VAAT EDİLDİ?
Kamuoyunu uzun zamandır meşgul eden bir konu var. Deniliyor ki “Yakında Öcalan serbest kalırsa kimse şaşırmasın. Hatta yakında kendisini parlamentoda görürsek de sürpriz olmasın.” Bu müzakereler İmralı canisi Öcalan ile sürdürülüyor. Öcalan’ı bugün bu noktaya getiren neden nedir? Kendisine ne vaat edilmiştir, 30 yıldır sürdürülen mücadeleyi birden bire sona erdirmek istemesinin bir nedeni mutlaka vardır. İmralı’dan yapılan açıklamalarda da “Biz dağlara piknik yapmak için çıkmadık” şeklinde açıklamalar yapılmadı mı?
Bu konulara kısa da olsa değinmek ve görüşlerimizi sizlere yansıtmak istiyoruz:
BDP’lilerin ilk İmralı ziyaretinde Öcalan’ın kendisini ziyaret edene partililere “Artık yaşlandım, eskisi kadar da enerjik değilim” demesi, bir yılgınlığın, verilen mücadeleden bıkkınlığın ifadesi olarak değerlendirilebilir. Öcalan, kendisini cezaevi koşullarından kurtarmanın peşinde olabilir. Son BDP’lilerin İmralı ziyaretinde söylediği bazı sözler bu görüşte olduğunu daha da güçlendiriyor.
“HERKES, HEPİMİZ ÖZGÜR OLACAĞIZ”
BDP’lilerin son ziyaretinde Öcalan ile görüşen heyette yer alan Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’a “Sizin konumunuz ne olacak?” diye sorduğu soruya, İmralı canisinin verdiği şu yanıtı çok dikkatlice okuyunuz. Bu yanıtın içinde Öcalan’ın serbest kalacağı mesajı veriliyor mu verilmiyor mu? İşte Öcalan’ın verdiği yanıt:
“ Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem, komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursa ne KCK tutuklusu kalır, ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişi ile halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilsin ki, ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin, devlet de ben de vaz geçmeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş. Kandil, onların savaş sistemine katılmadığım için, bu yüzden onlara kızıyorum. Umarım, AKP de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz. “
Öcalan’ın bu açıklaması, kendisi dahil, tüm PKK ve KCK’lıların yakında özgürlüğe kavuşacakları anlamı taşıyor. Demek ki, devletin MİT kanalı ile yaptığı müzakerelerde İmralı canisine bu konuda bazı vaatlerde bulunulduğu da bu şekilde ortaya çıkmış oluyor.
Konunun bu kadarla da sınırlı kalmadığına dikkat ediniz. Bu açıklamalar aynı zamanda da tehdit de içeriyor. Yapılan açıklamalar iyi analiz edildiğinde, bu tehditlerin hem İmralı, hem BDP, hem de Kandil’den aynı anda geldiğini görmüş oluruz. İlerleyen süreç içinde böylesine tehditlerin süreceği de görülüyor. Hiç kuşkusuz, bu da kamuoyunda tepkilere neden olacaktır.
ORTADA BİR AÇIKLIK YOK
Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda PKK’ya silah bıraktırma adına yapılan müzakerelerde yol alındığına dikkat çekiliyor ve kamuoyuna çok iyimser bir hava pompalanıyor. Ancak, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş her konuşmasında “Hükümetin süreç ile ilgili hala bir yol haritası yoktur” demesi de kafaları karıştırıyor. Ortada bir şeffaflık, netlik ve açıklık yok. Hiç kimse ne oluyor, ne bitiyor, bu işin sonu nereye dayanacak bir şey bilmiyor.
Çok açık ifade edelim:
Çok dikkatli ve ihtiyatlı hareket etme dönemindeyiz. Henüz ortada kamuoyunu tatmin edecek boyutta bir şey yok. Öcalan, BDP ve Kandil’in belki de kabul edilemez istekleri belli olmaya başladı. Anayasa’da Başkanlık sistemi için, Başbakan Erdoğan’ın PKK’nın isteklerine boyun eğmesi demek, hiç kimse şüphe etmesin Türkiye’nin de bölünme noktasına gelmesi demektir. Bugün yapılmakta olan süreç, İmralı canisinin istekler ve direktifleri ile Türkiye’nin yönetilmeye başladığı izlenimini de ortaya koyuyor.
e.mail: necdetes@mynet.com