Site icon Turkish Forum

ŞİMDİ KIBRIS ZAMANLARI

ŞİMDİ KIBRIS ZAMANLARI - secimler

ANTALYA\'DA OY VERME ISLEMI SAAT 08:00 ITIBARI ILE BASLADI. YASLISI, GENCI SANDIK BASINA KOSTU. (FOTO:IBRAHIM LALELI/ANTALYA-DHA)

ŞİMDİ KIBRIS ZAMANLARI

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Kasım-Ocak aylarını Girne’de, etrafı sanki ilk defa görüyormuşçasına geçirdik. Günün her saati Beşparmaklar’ın, gözün alabildiği her köşesi ayrı bir renkti.

Yağmur yağıyor, bulutlar çatıların neredeyse üzerine inmiş, sabahın 8’inde her yer kapkaranlık.

Ama pırıl pırıl.. Siyahın, grinin, kara’nın, boz’un bütün tonları net ve canlı..

Bir saat sonra güneş açıyor.. Renk cümbüşü. Güneye dönüyorsunuz dağları, kuzeye dönüyorsunuz önde denizi, arkada Toros’ları… ressamın yeteneklerini kıskanarak, “organik” renk seçimine gıpta ederek seyrediyorsunuz.

Farkı, Ocak ortalarında memlekete dönünce anladık..

Güya biz de bir sahil kentindeydik ama is vardı, sis vardı, pus vardı, soba-kalorifer dumanları vardı.

Renkler ve ille de yeşiller “flu” idi. Karmakarışık idi, birbirlerine girmişti, denizin mavi, fındığın-çayın yeşil olduğu fark bile edilemiyordu. Sis gelip vurdu mu, vurup da dağları-tepeleri örttü mü neredeyse alt yazı bekliyorduk, “Cihazınızın ayarlarıyla oynamayın”.

Hâlbuki Girne’de, Kıbrıs’ta yaşamın her karesi “3D” ve “HD kalitesinde” idi.

Haşmet Muzaffer Gürkan’ın atıfta bulunduğu Yüzbaşı C.W.J. Orr (Geçen yüzyılın başında Kıbrıs’ta görevli bulunan bir İngiliz idareci. 1918’de yayınlanmış “İngiliz İdaresinde Kıbrıs” adlı bir de eseri var) diyor ki; “Böylece aralık ve ocak boyunca, bazen tazelik veren yağmur ve kurşuni gök, bazen de parlak güneşli mavi gök altında tarla ve ekim işi aralıksız, ilkbahar yeniden canlı yeşil ve parlak renkleriyle gelene ve doğa kendini bir kez daha yenileyene kadar sürer… Kıbrıs’ta insanoğlunun doğanın güzel yüzünü korkunç fabrika bacalarıyla bozup havayı da kara duman sütunlarıyla kirlettiği büyük şehirler ve sanayi merkezleri yoktur.” (Gürkan. “KIBRIS’IN SİSLİ GEÇMİŞİ”. Galeri Kültür Yay. 2008 Lefkoşa. Sayfa 155)

Bakın 1986’da ne yazmışız; (KIBRIS NİHAVEND SAZ SEMAİSİ-Hüseyin MÜMTAZ)

“Lâpta’da balkona oturulur. Lâpta’da evin ikinci katındaki balkon, bir ömür demektir. Baharda hemen iki yandaki incirlerin bir günde yahut belki de birkaç saatte, yapraklandığını; etraftaki, en çok da Dr. Hasan Bey’in bahçesindeki altıntopların bir gecede sapsarı açtığını fark eder, şaşırırsınız.

Bu sene, önce Çamlıbel’den Geçitköy’e inerken yolun iki tarafındaki tepelerde gördük o sarı, top top diken, çalı çiçeklerini. Hemen ardından, köyde – kentte yolların iki yanında ebegümeçlerinin fışkırdığını fark ettik, bir Pazar sabahı da balkonda mahmurluğumuzu, Akdeniz’i içimize çekerek gidermeye çalışırken baktık ki penceremizin önüne kadar uzanan incir dalı yaprağa duruvermiş…

Geçen sene baharı, şubat sonu Girne limanına lokantaların iskemle ve masalarını çıkarmaları ile fark etmiştik. Hiç yağışsız bir koca kıştan sonra yine şubat sonuna doğru, ebegümeçleri, her hafta sonu dağ-taş ağaçların altından yükselen mangal dumanları ve küçücük incir yaprakları ile geldi Kıbrıs’a bu sene bahar.

Bahar dediysem şubat, hadi hadi mart sonu çıkılır balkonda yer, misafirlerinizi balkonda kabul edersiniz”.

Ya Yüzbaşı Orr 100 yıl önce ne demiş;

“Bununla beraber kış aylarında bile geceler soğuk olduğu halde gündüzler parlak güneşle ısıtılmıştır. Geceleri sabah dışında şömine yakmak pek gerekmez. Şubat sonları ya da Mart başlarında ilkbahar gelmiştir ve ada yabani çiçeklerin oluşturduğu gür bir örtüyle kaplanmıştır. Her tarafta sarıpapatyalar, kızıl laleler, mor irisler, kırmızı zambaklar, beyaz nergisler ve daha birçok renk renk çiçek dolu tarlalar göze çarpar. Mart sonunda tarlalar yeni boy atmış arpalarla yemyeşildir. Bunların aralarında yer yer kırmızı, horoz laleleri açmıştır”. (a.g.e S.153)

Demek ki kıymetli okuyucu, “şahıs” ve “zaman” fark etmiyor, “mekân” kendini yazdırıyor..

KIBRIS (g)endini yazdırıyor..

Nihayetinde…

…bütün yüzyıllar “Kıbrıs Zamanları” oluyor.

Dededen kalma o köstekli saat daima “Kıbrıs’a beş var” yahut “Kıbrıs’ı on geçiyor”u gösteriyor. 26 Şubat 2013

 

57′NCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

 

 

 

Exit mobile version