Neo liberal ekonomi, şirketlerin iş, üretim ve parayı döndürdüğü için dokunulmazlık istediği dönemdir. Hükümetler zaten bu dünyayı yöneten iki aileye çok dokunamıyordu fakat vergileri ve kısıtlamaları kaldırarak uluslararası şirketlerin önündeki tüm engelleri kaldırdılar. Bunu birçok batı devletleri kabul etti. Bu dönemin başlangıcı Regan, Thatcher ve Turgut Özal dönemdir.
Doğal olarak bu firmalar çok büyüdü ve Tekel olmaya başladı. Bununla birlikte halk fakirleşti. Ortaya bir sorun çıktı. Firmalar mallarını atacak ama halk çok fakir. Ayakabı, araba, cep telefonu, bilgisyar gibi ürünler satılmazsa firmalar kâr yapamayacaktı. Halkta çok fakir olduğu için insanları borçlandırma dönemi başladı. Kredi kartları mağdurlarını biliyorsunuzdur. İngilterede ev alabılmeniz için maaşınızın 3 yada 4 misli borç verilen bir dönem vardı. Sonrası işçi ve memurlara ödeyemiyecekleri kadar ev alabilme fırsatı çıktı. Senelik 25 bin pounds alan bir memur ‘Self Certified’ denilen kendi gelirini kendin göster gibi gelirini abartarak 350 bin pounds a ev alabildi.
Üstüne tatil ve araba için bile borç alıp düşük faizle ödeyecekti. Ama Amerika’daki büyük şirketler tek tek batmaya başladı ve birden faizler yükseldi ve insanlar da maaşları belli olduğu için aldıkları borçları ödeyemiyince bir çok banka battı.
Sonra biz dokunmayın diyen şirketler devletten bizi kurtarın dediler. Yani kâr yapınca karışma batınca kurtar. Hükümetlerde bu kriz döneminde, bu şirketlerin parası ve medya desteğiyle başa geldiği için hep bankaların tarafını tutar. Bir esnaf zor durumda kalıp £10 bin sterlin istese alamaz ama bir banka rahat £600 milyar sterlin alabilir. Bu bankaların sahibi yine dünyayı yöneten bir kaç aileye gidiyor.
Bakınız:
Birde Eti Bankasının müdürünün bor madenleri üzerine verdiği bilgilerde dünyanın bütün enerji kaynaklarının 3 şirket tarafından yönetildiğinin ve aslında 3 şirketin birbirinin hisselerini aldığı yani aslında tek bir firma tarafından yönetildiğini açıklamıştı. Sizce bu enerji firmaları kime ait? Dönüp dolaşıp bu iki aileyi göreceksiniz
26 yada 27 kasım Evening Standart gazetesinin 6 sayfasında krizin 8 sene daha süreceğini yazıyor. İngiyerede Sheffield de Çelik üretilirdi ama fabrikalar kapandı. Liverpool da limanlar kapandı. Kuzey denizindeki petrol azaldı. Bilgisayar üretilmiyor. Arabalarını Alman Japon ve Hİndistan ülkeleri aldı. Kendi ürettiği ne bir araba nede karlı bir ürün var. Türkler ve yabancılar gelip bu ülkeyi batırmadı boş dükkanları alıp işlettik ama ne zaman kriz olsa göçmenler ve yabancılar yüzünden diyorlar.
Ama bir gerçek varki ileride orta kesim kalmayacak. Ya zengin yada çok fakir olacaksınız. Kriz olduğunda ister sağ ister sol hükümet olsun hep bankaları tutar. İşçi Kesimi’de en çok ezilen kesim olur.
Büyük firmalar masimum kâr içn ucuz olduğu için Çin ve Hindistanı seçtiler. Amerikan bayrakları bie Çin den sipariş ediliyordu. Tarihte güçlü kabileler rahata alıştığı için ezilen kabileler ise kandilerini bu güçlü kabilelere karşı hazırladığı için her zaman refah el değiştirmiştir. Bu ekonomik yapıdan dolayı yeni kutuplar oluşmaya başladı. İngilterenin zengin kulüpleri zengin İngiliz değilde Rus, Arap be Asya dan gelen patronların elinde şu an. Asya geleceğin Avrupa’sı olma yolunda.
Ama bu tür büyük iş adamlarının bir araya geldiği dönemlerde hep birileri çıkar ve Asya’nın iş merkezi olmasını engeller. Saldırıları yapanların dili, dini yada ırkı önemli değil. Önemli olan nerden kontrol edildiğidir. Parasını verdiğinizde her türden tetikçi bulabilirsiniz. Genelde batı endeksli teröristler hep bu dönemde ortalığı karıştırır. Çin’de yeni ortak para birimi için yapılacak toplantı öncesi bir kıza taciz oldu diye etnik halk ayaklandırıldı. Hindistan ve Pakistan anlaşmak üzere iken ve yatırımcılar bir araya geldiğinde anlaşmalar öncesi Mumbai de ki teröristler trende otelde ve sokaktaki halka ateş edip anlaşmaları engellemişti.
Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve sıradaki ülkelere yapılan müdahaleler ticari üstünlüğü kaybetmemek için yapılıyor. Şöylede yada böyle, kaçınılmaz son yakın. Aşırı saldırganlığın sebebi çaresizlik yüzünden. Genelde büyük imparatorluklar şehirde yaksalar, ne kadar saldırgan olsalarda yaptıkları etkiye karşı tepkiye hazır olmadıkları için çöktüler.
Esas soru bu çöküşte bizim yerimiz ne olacak? AB batıyor. Eski ingiliz başbakanı Tony Blair Çin de Britanya nüfusu kadar üniversite mezunu olduğunu ve geleceğin Çin olduğunu söylemişti. Bizde eskiden Osmanlı’ya söylenen hasta adam lafını Avrupa yada Amerika için kullanabiliriz artık. En doğru yol bağımsız politika izlemek. Ama illada bir ata para yatıracaksak bu hasta ve yarış kazanamayan bir at olmamalı bence.
Mete Murat Metin
Bir yanıt yazın