Hocalı katliamı “soykırım” olarak kabul ettirilmeli…

 

NECDET BULUZ

 

                                                    Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ının Ermenilerce işgal edilmesinin ardından Hocalı’da işlenen insanlık dışı katliamlarının yıldönümü ses getirebilecek boyutta Dünya kamuoyunun dikkatlerine aktarılabildi. Ancak, bu etkinliklerin yeterli olmadığını, asıl çalışmaların Hocalı Katliamının “soykırım” olarak kabul ettirilmesi gerektiğini anımsatmak istiyoruz. Çünkü Hocalı’da işlenen insanlık dışı katliam tam anlamı ile bir soykırımdır.

                                                     Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ Bölgesinin Hocalı Köyünde 26 Şubat 1992 yılında yaşanan katliam, uluslar arası camianın suç olarak kabul ettiği “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” kapsamındaki tanımlamalarla dikkat edilecek olursa birebir örtüşüyor. Konuyu daha da açacak olursak, Hocalı soykırımına katılan Ermeniler ve onların destekçileri yaptıkları ile insan haklarına, uluslar arası hukuki anlaşmalara, Cenevre Sözleşmesi, İnsan Hakları Beyannamesi, Vatandaş ve Siyasi Haklar Konusunda Uluslar arası Sözleşme, Ateşkes, zamanında askeri çatışmalar, Zamanı, çocuk ve kadınların korunması Beyannamesine karşı işlenmiş olan bir soykırımdır.

                                                     RESMEN SOYKIRIM YAPILDI

                                                     Hocalı’nın işgal edilmesinden sonra bir gecede 613 kişi dahil, 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı görülmemiş işkenceler sonunda katledilmişlerdir. İşkencelerle öldürülen bu insanların gözleri oyulmuş, kafaları kesilmiş, derileri yüzülmüş, hamile kadınların karınları süngü ile delik deşik edilmiştir. Yapılanlar tam anlamı ile bir soykırım değil de nedir? Bu yapılanlar unutulabilir mi? Kaldı ki, bütün bu olup bitenler dünyanın gözleri önünde gerçekleşmiş, ortada bütün çıplaklığı ve tazeliği ile duran belgelerde de sabitlenmiştir.

                                                      İş bu kadarla da sınırlı kalmamış, katliamlardan kaçıp kurtulmak isteyenler, daha önceden hazırlanmış tuzaklara düşürülüp katledilmişlerdir. 4 gün boyunca da Ağdam’a Hocalı’da katledilen 200 Azerbaycan Türk’ünün cesedi getirilmiştir. İşkence yapanlara da Ermenistan Devleti tarafından “Milli kahraman” ilan edilmişlerdir. Ermenilere göre Hocalı’da katliama uğrayanların tek sucu Azerbaycan Türk’ü olmaktı.

                                                      Biz, Hocalı Katliamı’nın bir “soykırım” olarak kabul ettirilmesi gerektiği üzerinde duruyoruz. Bunun için Azerbaycan’ın harekete geçmesi, Türkiye ve diğer Türk Devletleri’nin bunu desteklemesi ve uluslar arası alanda da bu ağırlığın ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz. Hocalı soykırımını resmen kabul eden Meksika, Pakistan ve Çek Cumhuriyeti gibi devletlerin de desteğinin alınarak hareket edilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Ses vermek, yılmadan, usanmadan hareket etmek ve BM’yi harekete geçirmek şarttır.

                                                        LAHEY ADALET DİVANI’NA DAVA AÇILMALI

                                                       Öncelikle Azerbaycan’ın Lahey Adalet Divanı’na başvurarak BM tarafından kabul edilen Jenosit Sözleşmesi çerçevesinde dava açması gerçekleşmelidir. Türkiye ise, bu soykırımı TBMM’ye taşımalı ve “soykırımı” kabul etmelidir. Azerbaycan, Türkiye ve dünyanın her tarafındaki Türkler de bireysel ve toplu olarak Lahey Adalet Divanı’nda davalar açmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, diğer yönetimler de benzer yöntemlere yönelmelidirler.

                                                       Şu noktaya da dikkat ediniz:

                                                        Hocalı Soykırımı, 9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler’in “Soykırım Sucunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi” 2.maddesinde yer alan “Milli, etnik, ırkı veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme “ biçiminde tanımlanan Jenosit/ soykırım kavramı ile tamamen örtüşmektedir.

                                                        Bu durumda, Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları katliam BM Soykırım Anlaşması’nda soykırım gerçekleşmiş sayılacağı koşullarını ortaya koyan 2. Maddesinde yer alan 5 bendin ilk 2’si ile de uyum göstermektedir.  Zaten, ilgili maddede soykırımın gerçekleşmesi için bu bendlerde düzenlenen eylemlerden birinin yeterli olduğu da belirtiliyor.

                                                         “HOCALI SOYKIRIM GÜNÜ” YAYGINLAŞTIRILMALI

                                                         Bu yeterli olacak mı? Hayır. Eğer, Hocalı Katliamı unutturulmak istenmiyor, uluslar arası alanda sıcak tutulmak isteniliyor ve Türk’lere karşı işlenmiş bu katliamların “soykırım” kapsamına alınması isteniliyorsa yapılması gereken bir başka yol daha bulunuyor.

                                                         Uluslar arası hukukta saygın bir yere sahip olan Nürnberg Mahkemesi Kuruluş Senedi’ne ve Mahkeme Kararı’na bir göz atalım. “Kabul edilen uluslar arası Hukuk İlkleri Metni’nin 6’ncı ilkesinin iki” bendinin de c fıkrasında tanımlanmış insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında da ele alınmalıdır.

                                                         Bir başka önerimiz de şudur:

                                                          Azerbaycan Milli Meclisi her yıl Şubat ayının 26’sını “Hocalı Soykırım Günü” olarak ilan etmiştir. Azerbaycan halkı her yıl Hocalı katliamının yıldönümünde törenler yapıyor. Bu, Azerbaycan ile sınırlı kalmamalıdır. Bu törenlerin bütün dünyada yapılması sağlanmalıdır. Konunun uluslar arası boyutunun çok önemli olduğunun altını çizelim.

NECDET BULUZ - hocali soykiriminda oldurulen azerbaycanli cocuklar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir