İNGİLİZİN SİCİMİ
HÜSEYİN MÜMTAZ
Meraklısı; Sir Henry Layard (Abdülhamit), Sir İan Hamilton (Çanakkale), Amiral Calthorpe (Vahdettin), Sir Mark Sykes (Ortadoğu’daki mevcut sınırlar), Sir Münir (Kıbrıs) ve Lord Hannay (Annan Planı) yüzünden uzunca bir süredir bilumum “Sir” ve “Lord”lara şüphe ve “istikrah” ile yaklaştığımı iyi bilir..
Lawrence’e ayrı bir satır açıyorum..
Şu haber 7 Ocak (2013) tarihli;
“BBC’de yayımlanan Andrew Marr Show’a katılan Cameron, Avrupa Birliği’nde seyahat özgürlüğünün, yeniden müzakere edilecek bir ilişki çerçevesinde İngiltere’ye sınırları üzerinde daha fazla kontrol sağlayacak şekilde kısıtlanmasıyla ilgili bir soruya, ‘Avrupa Birliği üyesi olmanın başlıca sebeplerinden biri temel özgürlükler, mal ve hizmetlerin dolaşımı, insanların seyahati. İnsanların seyahatleriyle ilgili olarak, örneğin bir acil durum söz konusu olursa, hâlihazırda kısıtlamalar bulunuyor’ cevabını verdi.
Yeni Schengen kuralları çerçevesinde eğer bir ülke Avrupa’ya yasadışı göçmen girişinin önüne geçemiyorsa, diğer ülkelerin yeniden sınır kontrolleri getirme hakkı bulunuyor. Avrupa Parlamentosu’ndan bu önleme daha önce sert eleştiriler gelmişti.
Başbakan, ‘İnsanların İngiltere’ye gelip, yaşayıp sosyal güvenlik hakları kazanmasını zorlaştırmaya yönelik argümanları incelemeli miyiz? Açıkçası evet, incelemeliyiz. İnsanların serbest dolaşımıyla ilgili olarak bile değişiklik yapmak isteyeceğimiz yerler olabilir’ dedi.
İngiltere basını, Başbakan Cameron’ın açıklamalarını Bulgaristan ve Romanya vatandaşlarının çalışma haklarındaki kısıtlamaların 31 Aralık 2013’ten itibaren kaldırılacak olmasıyla ilişkilendirdi.
Ancak Cameron’ın hedefindekiler, yalnızca Bulgar ve Rumen vatandaşları da olmayabilir. İtalya, İspanya ve Portekiz gibi AB’nin ‘eski’ üyelerinden gelenlerin de İngiltere’de daha çok göze battığı bildiriliyor.
2007 yılında Bulgaristan ve Romanya AB’ye katıldığında, Katılım Antlaşması çerçevesinde çalışma kısıtlamaları için azami zaman aralığı 7 yıl olarak belirlenmişti. Çoğu AB ülkesi bu kısıtlamaları kaldırdı, ancak İngiltere, Bulgaristan ve Romanya’dan gelenler için halen çalışma izni uygulamasını sürdürüyor. Uygulamayı sürdüren diğer AB ülkeleri Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, İrlanda, Lüksemburg, Malta ve Hollanda”.
Gündeme bomba gibi düşen şu haber de 15 gün sonrasının (23 Ocak) tarihini taşıyor;
“İngiltere Başbakanı David Cameron partisinin gelecek seçimleri kazanması halinde, Avrupa Birliği’nde kalıp kalmama konusunda referandum düzenleyeceklerini açıkladı.
Cameron bugün yaptığı konuşmada oylamadan önce İngiltere’nin Avrupa Birliği ilke ilişkilerini yeniden müzakere etmek istediklerini söyledi.
İngiltere Başbakanı, konuşmasında halka ya bu görüşmelerin sonucunu kabul etme, ya da Avrupa Birliği’nden tamamen çıkma seçeneğinin sunulacağını belirtti”.
Oysa aynı günlerde, Ocak ayının 21’inde muasır zamanların “Büyük” Büyük Britanya’sının Ankara Sefiri Kebiri Malatya’ya gidiyor ve bu muhteşem ziyareti mahsusa, basına şöyle yansı(tılı)yordu;
“İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımının birlik açısından önemli olduğunu söyleyerek, ‘Biz de tıpkı Türkiye gibi katılım sürecindeki yavaş ilerlemeden oldukça rahatsızlık duymaktayız’ dedi.
Büyükelçi David Reddaway, ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Malatya’daki ilk durağı Valilik oldu. Vali Şahin’i makamında ziyaret eden David Reddaway, Malatya’yı çok beğendiğini belirtti. Büyükelçi David Reddaway, İngiltere’nin Türkiye’nin AB’ye katılım sürecindeki en büyük destekçilerinden ve savunucularından biri olduğunu söyledi. David Reddaway, ‘Biz de tıpkı Türkiye gibi katılım sürecindeki yavaş ilerlemeden oldukça rahatsızlık duymaktayız’ dedi. İngiltere’nin de AB’ye katılım sürecinde benzer süreçlerden geçtiğini ifade eden Reddaway, ‘Türkiye’deki dostlarımıza her zaman şu tavsiyeyi tekrarlıyoruz; Stratejik hedef olarak AB üyeliğinden vazgeçilmemeli ve asla daha azıyla yetinilmemeli. Çünkü gerçekten koşullar değişebilir, biz buna inanıyoruz’ diye konuştu”.
Okuyucu teslim etmelidir ki hayli acayip bir durumla karşı karşıyayız..
AB’yi hep küçük gören…
Kendi AB sürecinde ve üyeliğinde burnundan kıl aldırmayan, sterlininden vaz geçmeyerek euro’ya girmeyen, Schengen’i kabul etmeyen…
VE bu kadar yıl sonra… AB’de kalıp kalmama konusunu referanduma götüreceğini ifade eder hâle gelen “Büyük” Büyük Britanya dönüp Türkiye’ye;
“Sizin AB üyeliğinizi destekliyoruz” diyor..
Kendisi çıkmayı düşünüyor, Türkiye’nin sırtını sıvazlıyor.
Yukarıda isimlerini saydığımız cümle “Sir” ve “Lord”ların sabıka dosyalarının acı sonuçlarını “ilgili coğrafyamızda” halen yaşamakta olduğumuz ve bir türlü unutmadığımız için…
Bu son derece “makul ve mantıklı” teklifin altında bit yeniği arıyorum..
Ne yapayım, tarihi ben tüya âleminde değil, böyle “elde mevcut verilerle” yaşıyorum.
Bu kadar acı tecrübeden sonra bir kere daha “İngiliz Sicimi”yle bağlanmak istemiyorum.
Alnımda “aptal” yazmıyor.22 Şubat 2013
57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ