Hegemonyanın bittiği yer, “Ekonomik NATO”
Sovyetler Birliğinin yıkılışından sonra, şımarık liberal yazar ve kelli felli düşünürler, tarihin sonunu ilan etmişlerdi.
Francois Fukuyama, yazdığı kitabında, emperyal liberalizmi dünya için tek düzen olarak ilan etmişti.
Bu konuda, Fukuyama günah keçisi oluyor ama 1990’larda, tüm liberaller bu inançtaydılar.
Dünyanın tek hâkimi olarak ABD’yi ilan etmişler, dünya ülkelerini Amerika’ya biat etmeye çağırmışlardı.
Amerika Sovyetler Birliğinin yıkılışından aldığı hızla, Yugoslavya’dan başlamak üzere, Afganistan, Irak, Libya, Tunus, Mısır, Sudan gibi ülkelere ya savaş açtı, ya da bu ülkelerin rejimlerini değiştirmek için, her türlü ahlak dışı yola başvurdu.
Amerika bu bölgelerde savaşırken, Çin ve Rusya kendi iç dünyalarını düzeltip, üretimlerini artırdılar.
Batı, bilhassa Amerika üretmek yerine, para basıp faiz üzerinden günü kurtarmaya yöneldi. (tefecilik)
Dolar ve Euro hâkimiyeti, dünya zenginliklerinin Batıya taşınmasına neden olmuştu.
Savaşlar ve tefeciliğin sürdürülemez noktaya gelmesi nedeniyle Batı (AB+ABD) hegemonyası bitmiş oldu.
2000 yılından beri, NATO, askeri yoldan çözemediği talan ve sömürü ekonomisinde, sona geldiğini kendisi de görüyor.
ABD’nin önemli strateji uzmanlarından Brzezinski diyor ki, Dünyanın ekonomik ve siyasi meseleleri, o kadar büyük, karmaşık ve zor ki, bunu bir tek ülkenin (ABD) çözmesi imkânsızdır.
Brzezinski ve Alman ekonomi dergisi Der Spiegel’in ortak kanaatleri; Ekonomik NATO’nun inşa edilmesidir.
Yani ABD+AB, yeni ticaret anlaşması manzumeleri kurmaz ve ölçek ekonomilerine ulaşmazlarsa, Çin’in gelişmesine karşı koyamazlar.
(Bana göre, bırakın ticareti, birleşseler bile karşı koyamazlar, neyse…)*
Brzezinski bir gerçeği tespit ediyor.
“ABD’nin dünya hegemonyası bitmiştir, bunu yeniden tesis edebilmesi için, Avrupa ile ekonomik antlaşmalar geliştirmesi gerekir.” Diyor.
Aslında büyük tantanalar ile ilan edilen Serbest Ticaret Antlaşması henüz yürürlükte değildir.
Eğer anlaşmaya varırlarsa- ki varacaklardır- iki trilyon doları kapsayan bir anlaşma yapacaklar.
Hali hazırda, aralarında 633 milyar dolarlık bir ticaret var.
Yapacakları antlaşmada, aralarındaki gümrükleri kaldırmayı amaçlıyorlar.
Eğer böyle bir anlaşma oluşursa, Türkiye istese de, istemese de, bu anlaşmanın içinde olacak.
Bildiğiniz gibi, Gümrük Birliği anlaşmasının karar mekanizmalarında Türkiye yok. Ama alınan kararlara uymak zorundadır.
Böyle bir anlaşmanın sonrasında, Amerikan ürünleri de, Türkiye pazarına gümrüksüz girecek demektir.
NATO’nun askeri kanadında koçbaşı olmuştuk, şimdide, Ekonomik NATO da gümrüksüz açık Pazar oluruz.
Bu siyasi iktidar başımızda olursa, onlar kendi aralarında anlaşır, bizde varsa ödenecek bir bedel onu öderiz.
(Bana göre birleşseler bile karşı koyamazlar da, neyse…)*
Bu cümlemi bir örnek ile açayım; Amerika 90 milyon ton çelik üretir. Avrupa toplam 90 milyon ton çelik üretir. Çin ise 570 milyon ton çelik üretir, kendi ülkesinde bunu tüketir. Başka bir ürünü mukayese etmeye bence gerek yoktur.