“Şiir bedenimse, imge ruhumdur…”

 

NECDET BULUZ

 

                                                               13-17 Şubat 2013 tarihleri arası Antalya 2. Kitap ve Şiir Fuarı düzenlendi. 3 gün süren etkinliklerde kitap tanıtımı ve imza günlerinin dışında, kitap, şiir ve sanat üzerine de paneller düzenlenip, konuşmalar yapıldı. Cam Piramit Düden Salonu’nda yapılan panele bir konuşma ile katılan şair Özlem Şahin’in “Şiir Bedenimse, İmge Ruhumdur” başlıklı sunumu çok büyük ilgi ile karşılandı. Bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve yazdığı şiirlerle dikkatleri çeken Özlem Şahin’in, şiiri sanatların en büyüğü olarak tanımlaması ve şairin bir şiir yazarken beyninde çok büyük bir emek harcadığını vurgulaması da, şiir yazmanın gerçek anlamda çok zor sanat olduğunu göstermesi açısından dikkatleri çekmiştir.

                                                               Günümüzde şiirin ve şairlerin hak ettikleri yerde olduğunu söyleyemeyiz. Konu ile ilgili düzenlenen etkinliklerin de beklenen ilgiyi görmemesi de ayrı bir kanayan yaradır. Buna rağmen, şiir yazanlar, üretmeye, çalışmalarını yılmadan sürdürmeye çalışıyorlar, seslerini duyuruyorlar. Sanatın en zorlarının başında gelen şiir sanatı, günümüzün en sevilen musiki parçalarının oluşmasında önemli bir yer tuttuğunu da belirtirsek, şiirin ve şairliğin önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır.

                                                               “ŞİİR İMGESİZ OLMAZ”

                                                                Şair Özlem Şahin’in konuşması ve konuşmasında örnek olarak verdiği şiirleri yerimizin sınırlı olması nedeni ile sizlerle paylaşamıyoruz. Ancak, konuşmasında ilginç bulduğumuz noktaları alarak sizlere yansıtacağız. Özlem Şahin, konuşmasının başlangıcında şunları söylüyor:

                                                     “Türk Dil Kurumunun resmi tanımında “imge”, zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen hayal, düş, hülya olarak tanımlanmakta. Birçok şairin, edebiyatçının tanımlamaları ise bu klasik kelimelerin dışında ve kendine özgüdür. Ama ortak olan bir nokta var ise bu; şiirin imgesiz olamayacağı yönündedir. Ortalama bir tanım olarak imge bir nesnenin yapısındaki özellikleri; şiirin tanımını kullanarak başka bir nesneye çağırmak olarak da nitenlediriliyor. Bundan yola çıkarsak ben imgeyi yine imgesel bir tanımlamayla ifade etmek isterim; “şiir bedenim, imge ise ruhumdur.

                                                          Nasıl ki insanların hepsi nesnel yapılarına baktıklarında bir kafa, bir beden, iki göz, iki kulak, kollar, bacaklar vs. uzuvlarıyla görünüyor, ama iç dünyalarında hepsi bambaşka düşüncelerini, duygularını ve hayallerini barındırıyorlarsa, imge de öyle. Şiir; kelimeleri bir araya getirerek, bir ahenk, uyum, ses ve anlam bütünlüğünü bir arada gerektiren bir duygu seli, bir söz sanatı bütünlüğüyse, imge de bu yapı içerisinde bu organların işlevleri sonucu ortaya çıkan duyuların hissettiklerini içermek zorundadır. “

                                                         ŞİİR GİBİ KONUŞABİLMEK

 

                                                                Özlem Şahin’in konuşmasında şiir konusunda söylediği şu cümlelerin özellikle altını çizmek istiyoruz:

                                                               “ Bırakın bir şairi veya imgeyi, toplum içerisinde imgesel cümleler kurmayı başaran insanlara bile bakışın ne kadar farklı olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Halk arasında bir tabir vardır: “Şiir gibi konuştu” derler. Burada bile imgenin gücü çıkar ortaya. Nihayetinde insan sosyal bir varlıktır ve ilk başta gelen iletişim aracı da dilidir. Dilini doğru kullanarak, kulağının duyduğunu, gözünün gördüğünü, yüreğinin hissettiğini algılayıp harmanlayarak ve bunu beyin dağarcığıyla bütünleştirerek etkili ve akıcı konuşmayı başarabilen insanlar toplum içinde sözü dinlenen hatırı sayılan noktalara ulaşırlar. O zaman işi veya yaşam biçimi şiir yazmak, imge üretmek olan bir şairin ölümsüz olmamasına hiçbir neden yoktur.”

                                                               “ŞİİRİN KONUSU BELİRLEYİCİ OLABİLMELİ”

                                                                Özlem Şahin, şiirden söz ederken “ Şiir, geçmişi bugüne, bugünü de geçmişe taşıyan, taşırken de ışık tutan, aydınlatan, geliştiren, bir sanattır” diyor ve konuşmasının sonunda da şu vurguyu yapıyor:

  

                                                                  “Yalnız şimdiye kadar yaptığım açıklamalardan yola çıktığımızda eksik kalan bir şey var. Şiirin ölümsüzlüğü, imgenin evrenselliği derken atlamamamız gereken bir konu daha olduğunu düşünüyorum.

                                                    Biliyorsunuz şiirin derin imgeleri kendi toplumunda daha fazla ortaya çıkar, bu nedenledir ki, farklı dillerde çevirileri çoğu zaman aynı noktayı yakalayamaz. Çünkü şiir şairinin, yaşadığı toplumunun, kültürünün, geçmişinin bilgi birikimini ve tarihini de içine alır. Bu nedenledir ki, o topluma ait deyimlerin anlatımların diğer toplumlarda bıraktığı iz aynı değildir.  O nedenledir ki, her şair varlığın o büyük yalnızlığını ve ıssızlığını hissetmiş, kendi filizlendiği yerden yola çıkmıştır. Şimdi benim kendi ülkemde yaşanan bir olaya dair yazdığım şiirde, ya da başka bir şairin yazdığında, ülkemin, kendi insanımın, içinde yoğrulduğum kültürün mayasıyla bırakırım izlerimi. Bunu gidip Amerikalıya ya da Afrikalıya okuduğunuzda onun için bizden farklı bir anlam ifade edebilir, ya da hiçbir şey ifade etmez. Hoş, her şiirin herkeste yaptığı çağrışım farklıdır ama şiirin konusu da burada belirleyici bir faktördür.”

 

                                                                 “Örneğin, toplumsal veya politik bir şiir bu konuda söylediğim sonucu verir. Ancak konu insana, insan duygularına dair olduğunda bazı şeyler ortaktır. Hangi milletten olursa olsun, bir ananın evladı için yaşadığı acı, ya da döktüğü gözyaşı aynıdır. Veya birinin bir başkasına duyduğu aşkta kalbinin hissettikleri aynıdır. Ya da özlemek, ayrılmak, acı çekmek, mutlu olmak gibi duygular insana özgü olduğuna göre bunlarda hissedilen şey belki aynıdır. Ama herkes kendince yaşar duygularını. İşte burada imge girerse devreye, hepsine ortak bir dil bulunmuş olur. İmge şiirin üst kavramı olduğu için herkesin içinde kendinden bir şeyler bulmasına yardımcı olur.
Bu noktada “sanat için mi, toplum için mi sanat yapılır” gibi klasikleşmiş ve bence anlamsız olan bir soru da ortadan kalkmış olur. Şiir bireyden başlar, çünkü şair de bir bireydir ama bireyi alıp topluma yayar ve imge sayesinde de sanatı doyururken, başka yüreklerde hayat bulur. Benim kendimce şiirden ve imgeden anladığım budur. “

 e.mail: necdetes@mynet.com

 

 

 

NECDET BULUZ - siir sair mektup kalem edebiyat

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir