Haberler artık şaşırtıcı bir biçimde rutin hâle geldi: Büyük bir Amerikan müzesi olağanüstü antikalardan feragat ettiğini duyuruyor çünkü yabancı bir hükûmet, onların yağmalandığının iadesini istiyor ve iade edilmezse yasal işlemde bulunmakla veya başka yaptırımlarla tehdit ediyor.
Son iki ay içinde Dallas Sanat Müzesi, içlerinde Türkiye ve İtalya’ya Etrüsk bronz kalkanlarının bulunduğu yedi adet antika sanat eserinin sahipliğini devrederken Toledo Sanat Müzesi, İtalya’ya 1982 yılından bu yana sergilenen nadir bir su kabını verdi. Los Angeles’ta bulunan J. Paul Getty Müzesi, 1985 yılında New Yorklu bir satıcıdan 500 bin dolardan fazla bir fiyat karşılığında alınan Yunan tanrısı Hades’e ait olduğu düşünülen terakota heykel başını Sicilya’ya göndereceğini duyurdu. İçlerinde New York’ta bulunan Metropolitan Museum of Art, Boston’da bulunan Museum of Fine Arts ve Cleveland Museum of Art’ın da bulunduğu ülke genelinde bulunan diğer müzeler de değerli antikaların sahipliğinden vazgeçti.
Müzelerin iade anlaşmalarını kabul etmeleri, kaçak kazılara karşı tavır almalarını ve sanat bakımından zengin ülkelerle sıkı bağlar kurmalarını sağlıyor. Eylül ayında Pensilvanya Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi, 1966 yılında elde edilen ve Truva’dan gelmiş olabileceğine inanılan 24 adet antik altın mücevheri, Türkiye’ye kalıcı olarak teslim etti.
images/stories/date/012913/headline-news/012913-yamalanan-eserler-turkiyeye-geri-donuyor-1.jpg
Müze yetkilileri, mücevherlerin asıl bulunduğu yerin veya alanın bilinmemesine rağmen bu anlaşmanın onlara arkeologlarının onlarca yıldır çalıştığı Ege’deki kazı alanlarına erişiminin devamını sağladığını söyledi. 2011 yılında benzer bir durumda, Türkler Osmanlı döneminden bu yana Türkiye’de aktif olan Alman Arkeoloji Enstitüsünün lisansını askıya almakla tehdit etmişti. Almanya’nın Türkiye’nin talep ettiği sfenksi iade etmesinin ardından bu tehdit geri çekildi.
Ancak bu parçalardan vazgeçmek, yağmaya uğrayan antik eserlerin uluslararası ticaretini durdurma konusunda pek yardımcı olmazken yabancı hükûmetlerin sert yöntemlerini ödüllendiriyor ve Amerikalıların antik dünyaya erişimini zayıflatıyor. Bazı durumlarda iyi ilişkiler korunurken bu anlaşmalar, ayrıca yasal tehditlerle desteklenerek müzelere yönelik bir hayli abartılı yeni talepleri teşvik ediyor.
Bu süreç içinde bazen talepler karşısında pes eden müzelerin, yabancı ülkelerle ilişkileri gittikçe artan bir şekilde koşullu bir ilişkiye dönüşüyor. Getty’nin Başdanışmanı Stephen Clark, “İstediğimiz bir şeyi iade etmediğiniz takdirde müzeye hiçbir sanat eserinin ödünç verilmeyeceğini Türkler bana doğrudan söyledi.” dedi.
Yabancı ülkelerin bu yöntemleri öylesine tehditkâr bir hâl aldı ki bazı müzeler, şimdi koleksiyonlarını didik didik arayarak ileride hedef olabilecek eserlerden daha istenmeden vazgeçiyor.
Aynı zamanda Türk yetkililer, Batılı müzelere karşı topyekûn bir savaş başlattı. Bazıları 19. yüzyılda elde edilen ve bazıları da Türkiye dışındaki ülkelerden elde edilen Getty, Met, British Museum, Louvre, Victoria ve Albert müzelerinde bulunan uzun bir listedeki eserler talep edilirken Türk hükûmeti, karşı koyan kuruluşlarla ilişkilerini istenen eserler iade edilene kadar kesiyor. British Museum Direktörü Neil MacGregor, “Bütün ödünç almalar durdu, iş birliği askıya alındı. Bu daha önce benzeri görülmemiş bir davranış.” dedi.
Zaman Amerika