NECDET BULUZ
Geçen akşam CNN’de yayınlanan “Dört Bir taraf” konulu açık oturumu izledik. Programda Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak gibi Hükümet yanlısı gazetecilerin bile, bugünkü hukuk ve yargılama sistemine karşı olduklarını söylemeleri ve özellikle de Emniyet Eski Müdürü Hanefi Avcı için istenilen hapis cezasını abartılı bulduklarını açıklamaları hukuk sistemimizin daha çok tartışılacağı gerçeğini de göstermiştir.
Yine bazı Hükümet yanlısı gazeteci ve köşe yazarları da bugünkü sistemi artık köşelerine taşıyorlar özellikle de terörle mücadelede büyük başarı gösteren isimlerin yıllardır cezaevlerinde boşuna tutulduklarını yazıyorlar. Daha düne kadar hukuk sistemini savunan, savcı ve hakimlere söz söyletmek istemeyen bazı çevrelerin bile artık bu konuda daha farklı düşünmeye başladıklarını da görüyoruz.
TOPLUMSAL SIKINTI BÜYÜYOR
Çok uzaklara gitmeye gerek yoktur. Başbakan Erdoğan’ın da son günlerde hukuk sistemimizi eleştirmeye başlaması, paşaların cezaevlerinde tutulmalarının karşısında olduğunu söylemesi, bir kokuşmuşluğu, bir kaos ortamını göstermiyor mu? Başbakan “Paşalar ve birçok silahlı kuvvet mensubu içeride tutuluyor. Cepheye gönderecek komutan bulamıyoruz” diyerek bu kokuşmuşluğu, kaos ortamını gözler önüne seriyor.
Başbakan yargılamalardan yana, ancak bu yargılamaların tutuksuz yapılmasını istiyor. Bunu istemesinin ardında yatan bazı gerçeklerin olduğu da söyleniyor. Biz, şimdilik bu konulara girmeyeceğiz.
Şimdi gündemde 4. Yargı Paketi var. Bu paket, Başbakan’ın kafasının içindekileri de ortaya koyacak. Neden, cezaevinde bulunan paşalar için bum kadar çaba gösterdiğini de göreceğiz. Belki de Başbakan timsah gözyaşları döküyor, bunu da göreceğiz.
YARGIYI BAŞKA ELLER Mİ YÖNETİYOR?
Gelişen olaylar, yargı üzerindeki tartışmalar şu gerçeği de gösteriyor: Yargının üzerindeki eller, bugünkü AKP Hükümeti’ni aşıyor. Cemaatin, yargıyı yönettiği, bundan da Başbakan ve çevresinin rahatsız olduğu görülüyor ve söyleniyor. MİT Müsteşarı ile diğer bazı MİT yetkililerinin de yargılanmasını isteyen bugünkü sistem karşısında Başbakan daha önce önlem alıp, MİT Müsteşarı ile diğer görevlilerin yargılanmalarının önüne geçmedi mi? Hatta geçenlerde yine savcı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı sorgulamak için Başbakanlığa yazı gönderdi, ama Başbakanlık bu isteği de reddetmedi mi?
Zaten yargı sistemi AB ülkelerinde de eleştiriliyor. Paşaların, gazetecilerin, öğretim görevlilerinin, milletvekillerinin yıllardır suçlarını bilmeden cezaevlerinde tutuldukları dillendiriliyor. Hukuk sistemimizdeki sicilimizin kötü olduğunu görüyoruz, biliyoruz.
Bu konudaki eleştirilere şimdi de ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de katıldı. Büyükelçi, bir grup gazeteci ile yaptığı sohbet sırasında “Vekiller, komutanlar neyle suçlandıklarını bilmeden hapisteler” dedi. Haklarındaki suçlamaların da tam anlaşılmadığını vurguladı.
RİCCİARDONE DE PATLADI
Önce, ABD Büyükelçisinin bu konuda söylediklerini sizlerle paylaşalım:
“ Çok uzun süredir hapiste olan milletvekilleri var. Bazıları belirsiz suçlarla içeride tutuluyorlar. Kendilerine ülkeyi koruma görevi verilen askeri liderler, sanki teröristmiş gibi hapisteler. Profesörler var. Eski YÖK Başkanı hakkındaki 16 yıl önce görevdeyken yaptığı çalışmalarla ilgili belirsiz çalışmalarla demir parmaklılar arkasında tutuluyor. Harçları protesto için barışçı gösteriler yapan öğrenciler hapiste. Eğer bir yargı sistemi bu sonuçları doğurursa ve bunun gibi, insanları teröristlerle karıştırılırsa Amerika ve Avrupa mahkemelerinin buna karşılık vermesi zor olur. Türk yargı sistemindeki sıkıntıları, mahkeme öncesi uzun tutukluluk sürelerini suçlamalardaki belirsizlikleri, şeffaflık eksikliklerini ben söylemiyorum. Muhalefetiniz söylemiyor, yabancı liderler de söylemiyor. Bunu bizzat hükümet yetkilileriniz, bakanlarınız söylüyor. Ayrıca, insanlarınız düşünce suçlarından dolayı hapiste tutmamanız gerekiyor.”
Yargı sistemimizdeki bozukluk ve sıkıntıların giderek tavan yapmaya başlaması, hiç kuşkusuz toplumsal barış için de tehlikeli olmaya başlamıştır. Eğer, bu sıkıntıları başta bulunanlar da duyuyor ve bu sıkıntılardan rahatsızlık duyuyorlarsa konu ile ilgili yeni düzenlemeler yapmak, sistemi yeniden ele alıp değerlendirmek gerekmektedir. Böyle bir adımın daha fazla zaman geçmeden atılması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın