15 ve 17 Ocak günlerinde 36 Kuzey Koreli teknisyen ve üst düzey askeri subay İran’ın başkenti Tahran’a görevli olarak geldiler. Misyonları, kuruluş yıllarında tesislere kurulan santrifüjlerden çok daha hızlı, yeni bir kavramla imal edilmiş ve daha gelişmiş olan 6 sıra halindeki 174 adet santrifüjün kusursuz bir şekilde çalışmaya başladıklarına şahit olmak ve olası arızalara müdahale etmekti.
21 Ocak günü Fordow santrifüj tesisinde yaşanan patlamada bu Kuzey Koreli gruptan iki üst düzey askeri subay ile 14 teknisyen patlamanın yaşandığı anda tesisin en alt kısmındaydı ve -büyük bir olasılıkla da- hayata veda ettiler. Geri kalan 2 askeri danışman ve 18 teknisyen de bir diğer santrifüj tesisindeydi patlama olduğunda.
Fordow tesisindeki kameralar tarafından patlamadan evvel yaşananlar ile patlama anında kaydedilen kareler gerçekten çok ilginç.
21 Ocak pazartesi sabahı saat 09:15’de, 154 kişilik Kuzey Koreli Teknisyen ekibi ile 2 üst düzey askeri danışman, İranlı bilim adamları ile birlikte U-238 içeren gazı yeni kurulmuş santrifüjlere vermeye başladılar.
Saat 10:43’de elektrik akımında voltaj düşüklüğü yaşandı ve sistemin uyarı lambaları kapandı. Bu süreç 2 dakika devam etti ve ardından her şey normale döndü.
Saat 11:36’da santrifüj bölümünde arka arkaya beş patlama, Uranyum rezervlerinin saklandığı depoda iki patlama meydana geldi. Sonuncu patlama da çıkış koridorunda çıkış kapısına yakın bir yerde gerçekleşti.
Patlama anında çok parlak kırmızı ve turuncu bir renk kameralara ulaştı ve çok yüksek bir patlama sesi duyuldu. Kameralar devre dışı kalmadan evvel ekranda santrifüj bölmesinde duvarların yıkıldığı görüldü. Bütün patlamalar sanki de tavandan aşağıya doğru yayılmaktaydı.
Patlamadan sonra en alt kattaki kameralar ile santrifüjlerin yer aldığı bir üst kattaki kameraların tamamı devre dışı kaldı. Güvenlik ekibinin bulunduğu yer seviyesindeki odada kameralar ve diğer elektronik aygıtlar çalışmaya devam ettiği için personel derhal amirlerine haber verdi ve karşı casusluk ekibi gelene kadar tesisin dış dünya ile ilişkisi kesildi.
Patlamadan iki saat sonra tesise gelebilen karşı casusluk ekibi hayatta kalan personeli sorguya çekip, kamera kayıtlarını inceledikten sonra patlayıcıların tavandaki lambalara yerleştirildiği, bilinmeyen bir tür oldukları ve elektrik akımındaki frekansın belirlenen bir seviyeye düşmesi/çıkması ile tetiklenerek patladıkları sonucuna vardılar.
Patlamadan evvelki son kareler, radyasyon geçirmeyen koruyucu elbise giymiş 8 kişinin can havliyle odalardan bir tanesini korunak haline getirmek çabası içine girdiklerini göstermekteydi.
Karşı casusluk ekibi, raporlarında lambaya sığabilecek denli küçük fakat patlama gücü çok yüksek olan bu tür bir patlayıcı türünü hiç görmediklerini ve ayrıca frekans oynaması ile patlayıcıların hangi teknoloji kullanılarak tetiklendiğini bilmediklerini belirttiler.
İşin kötü tarafı, toplamda yaklaşık iki yüzden fazla kişinin içeride kaldığı nükleer tesise, radyasyonun açığa çıkabileceği ve Uranyum gazının atmosfere yayılabileceği endişesi ile halen daha herhangi bir kurtarma operasyonu ve kazı yapılamıyor olması.
Bu gelişmeden sonra ABD’nin ve BM’nin İran’a uyguladıkları yaptırımların daha da sertleşeceği ve P5+1 Nükleer Enerji toplantısının İran başlığı ile ivedilikle toplanacağı kesin. İsrail ise işin içine iyice girmiş durumda. Başkasına gerek duymadan ve minnet etmeden kendi sorunumu ben çözeyim mantalitesi ile kapsamlı bir çalışma içinde.
Tüm bu yazılanlara ve ithamlara karşı İran ise “barışçıl amaçlarla nükleer çalışmalarımı devam ettiriyorum” iddiasında.
Zaman bize gerçeğin ne olduğunu ve nelerin yaşanacağını gösterecek…. Son
Bu yazıdaki bilgilerin bir kısmı, , www.israhaber.com , www.publici.com , www.turkishnews.com , www.timesofisrael.com , siteleri ile İsrail Devleti Milli Arşiv sitesinde konu ile ilgili makalelerden ve Michael Bar-Zohar ile Nissim Mishal’in Mossad adlı kitabından alınmıştır.
Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc
6 Şubat 2013