Site icon Turkish Forum

TERÖR, KÜRT, KÜRDİSTAN SORUNU

Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk

Başbakan Erdoğan Prag’a hareketi öncesi terörle mücadele süreciyle ilgili soruları yanıtlamaktadır,”Biz 10 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Şimdi bir kaç yıldır terörle mücadelede istihbarat paylaşımında iyi bir noktaya geldik. Geçmişte paslaşmalar olmuyor,ciddi sıkıntılar yaşıyorduk. Bu sıkıntılar ortadan kalkınca operasyonlarda gerek polis, gerek asker alanında çok rahat müdahale edebiliyor” diyor.
“Bölücü terör örgütünün 4 boyutu var: İmralı, Kandil, Avrupa, parlamento. Dedikleri şu, ‘İmralı ne derse biz onu yaparız’. Şu anda silahların bırakılmasından yana bir tavrın içerisine gidiliyor. Bu işin artık çıkışı yok” diye ilave ediyor.

*
Doğrusu Başbakan’ın 10 yıllık terörle mücadelesinde;
PKK Abdullah Öcalan’ın hedef gösterdiği Demokratik Ulus İlkesi, Ortak Vatan, Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Anayasa, Demokratik Çözüm, Bireysel ve Kollektif Hakların Ayrılmazlığı, İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük, Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi, Ahlak ve Vicdan, Demokrasilerin Öz Savunması ilkelerine bağlılığını sürüklemiş,
Demokratik Özerklik ilanından bugüne kitleselleşmenin taban örgütlenmesinden hareketle daha çok aktifleşmiş, orta sınıf içinde örgütlenmiş, tabana doğru aydınlatma çalışmalarında genişlemiş, kitlesel kadın hareketliliği ve alternatif medya aktivizmini oluşturmuştur.
Üstelik Suriye krizinin büyümesine paralel gelişme ile Türkiye,Irak,İran,Suriye coğrafyasında uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle uluslaşma hedefinde ortaklaşılmış bulunuluyor.

*
Bu çerçevede Başbakan Erdoğan’ın halkı teröristlerin baskısından korumak, güvenliğini sağlamak ve devleti örgütün bölücü taleplerinden beri tutmak üzere mücadele stratejisinin fiyasko ile sonuçlandığı görmek gerekiyor.
Bakınız, istisnaları dışında ne teröristlerin bulunduğu alanda hakimiyet kurulabilmiştir, ne teröristler nerede ise bulunmuş ve etkisiz hale getirilmiş, ne sınır bölgelerinde giriş-çıkışlar kontrol edilebilmiş, ne de siyasal alanda yapılan mücadelenin yasal çerçevede olması temin edilebilmiştir.
Ne mücadele sürecinin kısaltılmasında terör örgütüne katılımlar kontrole alınabilmiş, ne yasal düzenlemelerle teröristlerin caydırılması, ne de çok boyutlu bir terörle mücadele programına sahip olunabilmiştir.
Ne terör örgütünün uluslararası desteği kesilmiş, ne finansman yolları engellenmiş, ne de herşeyden önce terörle mücadelenin önce ulusal gücün ekonomi, sosyo-kültürel, eğitim, güvenlik gibi bütün unsurlarıyla yapılması ve ulusal sınırlar ötesinde terör örgütünün yuvalanabileceği ülkelerle de ortak hareket edilmesi sağlanamamıştır!

*
Erdoğan İmralı’daki görüşmelere ilişkin,”Burada hedeflerle gelinen durumu karıştırmak yanlış olabilir. Bu hedefleri ta başından beri açıkladım.Silahlar bıraktırılmadan silahlar bırakılmadan bizim bölücü terör örgütüyle mücadeleyi kesmemiz söz konusu değil. Siyasi temsilcileri, siyasi uzantılarıyla da müzakerelerimizi hep yapabileceğimizi söyledim” diyor.
Allah Aşkına! İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yeniden başlatılması “Kürtçü Ayrışmanın” bir kurum olarak kabul edildiği anlamına gelmiyor mu?
Nitekim Erdoğan’ın terörle mücadele stratejisinin fiyaskosu ardından devlet; Terör Sorunu,Kürt Sorunu,Kürdistan Sorunu olmak üzere 3 ana başlıkta sıkıştırılmış bulunuyor.
Erdoğan’ın bu 3 ana başlığı İmralı’da,Avrupa’da,Kandil’de ve parlamentoda müzakere etmesinin yararı bulunmuyor!

*
Çünkü başlatılan sürecin başarıyla sonuçlanması halinde hükümet; 30 yıldır yoğun şekilde süren terörün, PKK; verdiği silahlı mücadelenin sona ereceğini söylüyor.
Ama silahların bırakılmasıyla Terör Sorunu’nun sona ermesi karşılığı Kürt kimliğinin anayasal güvence ile kurumlaşması ardından Türklerin ve Kürtlerin bir arada kardeşçe ve eşitlik içinde yaşayacağı demokratik düzenin kurulması mümkün müdür?
İşte PKK, Kürtler özgürleşinceye kadar Kürt Sorununda mücadele zemini olarak dağın yerini şehirlerin, kan ve gözyaşıyla beslenen silahın yerini demokratik ve barışçıl yöntemleri esas alan kitlesel eylemlerin sürmesi kararlılığını sürüklüyor.
Silah bırakmaları halinde bu mücadele yöntemini benimsemeyen, bunun sona ermesi için çaba gösteren 4 coğrafyanın Kürt kesimleriyle de kucaklaşılacağı, edinilen tecrübe ile Kürt Sorunun çözülmesi aşamasına geçileceği hedefleniyor.

*
Kürt Sorunu farklı ideoloji,görüş ve inançta,kısıtlı,içe kapalı siyasi oluşumlarıyla Kürtlerin demokratikleşme perspektifinde kurumsal kimlikleri esasında birlik ve dirliklerini teminen ortak dille siyasal nicelik ve niteliklerini kazanması talebidir.
BDP’li belediyelerin yönetimlerinde uyguladıkları örgütlü toplum,demokratik katılım,ekolojik yaklaşım ve toplumcu ekonomi modelini konfederal ulus,anayasa,siyaset ve vatan konsepti ile Cumhuriyetin ulusalcı ve milliyetçi esasına karşı direniştir!

*
Kürdistan Sorunu ise -tıpkı,bireyin kimlerle birlikte ya da ayrı yaşamaya karar verme özgürlüğünde olması gibi halkların da başka uluslarla birlikte ya da ayrı yaşamaya karar verebileceği, birlikte yaşam ve ayrılma hakkının taraflarca garantiye alındığı noktada Kürt ulus haklarını kapsıyor.
Dil birliğinin sağlanması ardından Türkiye’de nufusun dörtte birini, toprağın üçte birini kapsayan alanda ve İran,Irak,Suriye’de bölünmüş Kürdistan’da kendi içindeki çeşitli gruplar yönünden kendisinden başka egemen gücü, kendi üstünde de başka egemenliği kabul etmeyen bir ulus devlet!

*
Başbakan Erdoğan kendine menkul çözümü pelesenk etmiş,”Tutturmuşlar Kürt sorunu. Kürt sorunu yok. Ben Kürt kardeşimi seviyorum ama Kürtçülüğü reddediyorum.Bu topraklarda bir olalım. Ben yaratılanı Yaratan’dan ötürü severim” diyor!
Terör sorununu Kürt kimliğinin kurumlaştırılması, Yargı Paketi ile Terörle Mücadele Yasası’nda düzenlemelerle tutuklu KCK’lıların serbest bırakılması karşılığında PKK’ya silah bıraktırma girişimiyle alt etmeye çalışıyor.
Aslında Türkiye ve Orta Doğu’ya giderek yükselttiği Kürt Sorununu ve Kürdistan Sorununu belâ ediyor.

*
Atatürk,”Türk Milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu alçak, vatansız, milliyetsiz, beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha edecek bir heyet değildir” diyor.

4.2.2013

Exit mobile version