NECDET BULUZ
Eskişehir Belediyesi’ne yapılan yolsuzluk operasyonunda belediyenin 5 bürokratının tutuklanması ve diğer bazı muhalif belediyelerin de mercek altında tutulduğu görülüyor. Bilindiği gibi daha önce de özellikle İzmir Belediyesi ve bürokratları üzerinde baskılar artırılmış, İzmir Belediyesi’nin birçok bürokratı tutuklanmış, çalışmalar felce uğratılmıştı. Yine aynı şekilde Antalya Büyükşehir Belediyesi üzerinde de baskıların giderek artırılmaya başlandığı söyleniyor.
Konunun sadece CHP’li muhalif belediyeler ile sınırlı olmadığını söyleyelim. Yerel seçimler sonrası MHP’li Adana büyükşehir Başkanı Aytaç Durak, aynı akıbete uğramış, hakkında düzenlenen tutanaklarla önce görevden alınmış, ardından da tinden çıkmış, tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Daha sonra Durak suçsuz bulunmuş, beraat etmiş, cezaevinden çıkmış, buna rağmen göreve iade edilmemişti.
İKTİDARIN BASKISI ARTIYOR
Dikkat edilecek olursa adı geçen belediyeler CHP’li ve sürekli olarak da hedef tahtasında bulunuyor. Bunun dışında da birçok ilçe ve belde CHP’li belediyeler üzerinde de baskıların arttığı, birçok başkanın görevden uzaklaştırıldığı, bazı belediye çalışanları hakkında da davaların sürdüğünü biliyoruz.
Burada şunu da vurgulayalım:
Bugünkü iktidarın baskısı sadece CHP ve MHP’li belediyelere değil, diğer muhalif belediyelere de uygulanıyor. Eğer, iktidar partisi değilsen, eğer muhalefet ediyorsan, yakana yapışıyorlar. İşte, Bodrum’un DP’li Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, DP’nin Göltürkbükü Belediye Başkanı Halil İbrahim Kaynar da yolsuzluk iddiaları ile görevlerinden alındılar. Hatta Kocadon, tutuklanıp cezaevine bile konuldu. Bunlara Türkiye’nin her tarafından yüzlerce örnek verilebilir. Ama nedense bunların içinde tek tük kıytırık bazı AKP’li belediyeler de bulunuyor.
HEDEFTE HEP MUHALİF BELEDİYELER VAR
Aynı şekilde PKK’nın siyasi uzantıları BDP’li Belediyeler üzerinde de baskılar sürdürülüyor. Ancak, bu baskılar örneğin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne yapılamıyor. Buralarda da buralarda da bir ayırımın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Diyarbakır Belediyesi hakkında ne suç duyuruları oldu, hadi dokunabiliyorsanız dokunun bakalım.
Burada şu analizi yapabiliriz:
İktidar partisi, yargıyı kontrolü altına almış görünüyor. Yapılan operasyonların da bu çerçeve oturtulduğu izlenimini ediniyoruz. Sonuç olarak, suçlananlar, ya tutuklanıyor, ya tutuksuz yargılanarak görevlerden uzaklaştırılıyor. Sonra da suçsuz bulunarak tutukluluk halleri sona eriyor, göreve iadeleri yapılıyor. Böylece adı geçen belediyelerin çalışmaları engellenmiş oluyor. İzmir’de bunu hem gördük, hem yaşadık.
Yerel seçimlere bir yıl kaldı. Bu süre içinde de özellikle hedefteki muhalif belediyelere baskıların artacağı görülüyor. İktidar partisi, ara sıra kendi partisi mensubu olan bazı AKP’li Belediye Başkanları için de soruşturma açtırarak, güya tarafsız hareket ettiği izlenimi vermeye çalışıyor. Nüfusu 2-3 bini bulmayan bazı AKP’li belediye başkanları için bunu göstermelik olarak yaptı ve “Bakın kendi belediye Başkanlarıma bile gerektiğinde acımıyorum.” dedi. Bunlarla kamuoyu tatmin oluyor mu bilmiyoruz. İr marka ha
ESKİŞEHİR KIRILMA NOKTASI MI?
Burada düşündürücü olan ve tepki yaratan bir konuyu da sizlerle paylaşalım:
Eskişehir Belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir’i bir marka haline getirdi. Büyükerşen’in geçmişi, bugünü hiçbir zaman tartışılmadı. Kaldı ki, hakkında açılan bunca davalar da hep “Soruşturmaya gerek yoktur” denilerek kapatıldı. Eskişehir, gerek yabancıların, gerekse Türkiye’nin her tarafından bu kente gelenlerin gıpta ile söz ettikleri bir kent haline dönüştürüldü.
Bugün, eğer gerçekten söylendiği ve ifade edildiği gibi bu kent üzerinde haksız bir uygulama yapılmak isteniliyorsa, bu bir kırılma noktası olabilir. Eskişehir, sadece kent ile sınırlı görülmüyor. Türkiye’nin her tarafını ilgilendiren bir görüntü çiziyor. Nitekim uygulanan baskılara tepkiler sadece Eskişehir halkından değil, Türkiye’nin her tarafından gelmeye başladı. Biz, işte bunu çok önemsiyoruz.
Daha önceki muhalif belediye yapılanlardan somut sonuçların çıkmaması, Eskişehir Belediyesi’nin de aynı çukurda boğulmaya çalışıldığı görüşünü güçlendiriyor. İktidarın hedefinin de belediyelerin üst yönetimlerinin tutuklanıp, çalışamaz hale getirmeyi hedeflediği görüşü ağırlık kazanıyor. İlerleyen zaman içinde bu baskıların tüm muhalif belediyeleri kapsayacağı da ifade ediliyor.
Bu uygulamaların sürmesi halinde yaratılan tepkilerin iktidar partisinin aleyhine dönebilecek noktaya gelebileceği ihtimalinin de güçlenmeye başladığını altını çizerek belirtelim. Eskişehir Belediyesi operasyonu bunun kırılma noktası olabilir.
e.mail: necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın