Atlar arabanın arkasından koşturulursa…

 

NECDET BULUZ

 

                                                           PKK terörünün sona erdirilmesi konusunda Başbakan Erdoğan’ın çelişkileri, öyle görünüyor ki, başlatılan sürecin tıkanmasına da neden oluyor. Erdoğan, hem sorunu çözmek istiyor, hem de iktidar gücünü kullanamıyor. Sorun, Erdoğan’ın iktidarda güçlü olmasından çok, isteği, iradesi ve cesaretinin olmamasından kaynaklanıyor gibi geliyor bize. Ya da, “Günü kurtarmak, tabana yönelik” olarak da değerlendirilebilir. Ancak, görünen o ki, bu anlayış içinde PKK terörünün sona ermesi beklenmemelidir.

                                                           Terörle mücadele zorlu, sabır isteyen, güç bir iştir. Bu mücadelede millet desteğini almak, siyasi partilerle işbirliği içinde olmak, işin “olmazsa olmazları” arasındadır. Şimdi önümüzdeki tabloya bakıyoruz, ortada millet desteği yok. Hiç kimse ne olup bittiğini bile tam bilmiyor, bekleyiş içinde. Herkes “Silahlar sussun” diyor ama silahların hangi koşullarda susacağını bilemiyor.

                                                          KANDİL, KAFA TUTUYOR

                                                           Başbakan’ın eli silahlı teröristlere söylediği ve verdiği güvence şu:

                                                           “Silahlarınızı bırakın ve ülkeyi terk edin. Bu terk etme işleminde güvenlik güçlerimiz size ateş açmayacaktır. Daha önce sınırlarımızda yaşanmış olanları da yaşatmamak için elimizden gelen gayreti gösteririz.”

                                                            Şimdi herkes PKK’lıların silah bırakmasını bekliyor ya, Kandil hiç de böyle düşünmüyor. Zaten Kandil ikna edilmeden bu süreçten başarı beklenmemelidir. Kandil’in, Başbakan’ın açıklamalarına verdiği iki ayrı yanıtı burada sizlerle paylaşalım ki konu daha iyi anlaşılsın:

                                                            1.- Başbakan “Haydi terk edin burayı” diyor ve dayatıyor. Kim kimi ülkesinden kovuyor? Burası bizim ülkemizdir. Siz, dışarıdan gelmişsiniz. Ülkemizde işgal kuvvetisiniz. Terk edecek biri varsa o da sizsiniz. Tamamen zora dayanıp, sırtını dış güçlere vererek, NATO’ya vererek ve teknik gücüne dayanarak bir halkı dize getireceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

                                                             2.- Önderimiz Öcalan ile bizimle tartışabilme olanağının yaratılması gerekiyor. Yani önder Apo, bizimle doğrudan diyaloga geçebilmelidir. Sadece dar yönetimle değil, geniş yönetim yapısıyla, kadın ve gençlik hareketleri gibi bileşenlerle, yine gerilla güçleri ve komutanlıklar da söz konusudur. Eğer stratejik bir değişim söz konusuysa o zaman önderliğin bizzat devreye girmesi gerekiyor.

                                                            BAŞBAKANIN ENDİŞELERİ

                                                             Nitekim Başbakan da önündeki gerçekleri görmeye başladı. Partisinin Doğulu milletvekilleri ile yaptığı toplantıda, bu süreç içinde muhalefetin mutlaka kazanılması gerektiğinin altını çizdi. Ancak, burada yine de muhalefeti süreci bozan taraf olarak görmesi kafalarda soru işaretleri yarattı. Muhalefet, yapılan görüşmelerde şeffaflık istiyor, bilgi edinmek istiyor, yanlış adım atılmasını istemiyor. Eğer, Erdoğan muhalefeti kazanmak istiyorsa, muhalefetin isteklerine de açık olmalıdır. Zaten, muhalefetin kafasının içindeki kuşkular giderilmeden, milletin desteğinin alınması mümkün değildir.

                                                       İktidarın hedefinde, anayasa referandumundan önce, PKK’ya silah bıraktırma var. Bu, nasıl sağlanacak? Bugünkü görüş ve anlayış içinde hareket edilirse bu gerçekleşebilir mi? Biz, öncelikle yeni anayasa konusunda muhalefetin isteklerinin de dikkate alınması gerektiği görüşündeyiz.

                                                       HER KAFADAN BİR SES ÇIKIYOR

                                                        Kaldı ki, Kandil, silah bırakma konusunda katı tutumunu sürdürüyor. Bir noktada “Biz, gerekirse İmralı’dan gelen talimatı da dinlemeyiz” mesajı vermeye çalışıyor. Koşullarını sıralıyor.

                                                        Bir diğer konu da, PKK’nın dış bağlantılarıdır. Nitekim Mardin Milletvekili Ahmet Türk, bu konuda yaptığı açıklamada “PKK’nın dışarıda bağlantıları da var. İran, Suriye ve İsrail unutulmamalıdır” diyor. Süreci, dış güçlerin engelleyebileceğini, sabote edebileceğine dikkat çekiyor.

                                                         BDP Eşbaşkanlarının İmralı’ya gitmesi planlanıyordu, bu satırlar yazılıncaya kadar bu konuda da bir gelişme olmadı. Öyle görünüyor ki, İmralı süreci de aniden askıya alınmış oldu. Her kafadan bir ses geliyor. AKP Hükümeti, başlatılan bu süreci de iyi yönetemiyor. Hükümet kanadından yapılan çelişkili açıklamalar bunu gösteriyor.

                                                          Bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuzda ortaya çıkan tablo, hükümet olanların hala atları arabanın arkasında koşturulmaya çalıştığını gösteriyor. İşte bu nedenledir ki, biz bu anlayış, bu işleyiş ve bu yapı ile PKK’ya silah bıraktırmanın mümkün olamayacağını söylemek istiyoruz.

 e.mail: necdetes@mynet.com

 

 

 

Yazıları posta kutunda oku

NECDET BULUZ - necdet buluz

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir