NECDET BULUZ
Bugünkü iktidarın Suriye’de uyguladığı yanlış politikalarının kamburu üzerimizde kaldı. Türkiye, özellikle sığınmacılara para yetiştiremez hale geldi. Esad’ın devrilmesi sürecinin uzaması, sığınmacı sayısının artması, beklenen yardım ve desteklerin yeterli olmaması, Türkiye’yi kaderi ile baş başa bırakmış görünüyor. Bugünkü hesaplara göre harcamaların 900 milyon lirayı geçtiği belirtiliyor.
Elimizde bazı veriler var, önce bunları sizlerle paylaşalım:
15 Ocak 2012 itibarı ile ülkemizde toplam 219 bin 331 Suriyeli sığınmacı bulunuyor. 64 bin 626’sı kendi isteği ile ülkelerine döndü. Halen Hatay’da 5, Şanlıurfa’da 2, Gaziantep’te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman ve Kilis’te toplam 14 kampta 154 bin 704 sığınmacı barınıyor. Kampların kapasitesi ise 136 bin 500 kişilik. Gelen sığınmacı sayısı hızla artıyor. Bunlar için de 2 yeni merkez açılacak ve bu merkezlerde de 15 bin kişi barınacak.
SIĞINMACILARA PARA YETMİYOR
Bugüne kadar sığınmacılar için harcanan paralar 500 milyon doları geçmiş bulunuyor. Dikkat ediniz, bu harcamaların tamamı ulusal kaynaklardan karşılandı. Şu anda 24 bin 500 Suriyeli’nin Türkiye’ye girmek için beklediğini de ekleyelim. Bu sayının da Suriye krizinin daha da artması ile yükseleceğini söylemeliyiz. Çoğu sığınmacıların şikâyetlerinin giderek artması da ayrı bir sorun olarak değerlendirilmelidir.
BM’nin yaptığı hesaplara göre, Hazirana kadar sığınmacılar için 1 milyar 44 milyon Dolar gerekecek. Kızılay ve Kızılhaç çağrı üzerine çağrı yapıyor ama yardım gelmiyor. 2 ay önce yapılan çağrıda 32 milyon Franka ihtiyaç duyulduğu ilan edildi ama ancak 3 milyon 233 bin Franklık yardım geldi. Bunun anlamı şudur: Suriyeli mültecilere kucak açan Türkiye, kaderi ile baş başa kalsın.
İşin gerçeğine bakacak olursak,önümüzü daha net görebiliriz. Bizi, Suriye batağına iten Suudi Arabistan, Katar ve Amerika, para akışını bile kestiler, Türkiye’yi yalnız bıraktılar. Onun için biz de Suriye’nin kamburunun üzerimizde kaldığını söylüyoruz. Sığınmacılar konusunda öylesine sıkıntıya girdik ki, Türkiye’nin her köşesinden “Suriyeli sığınmacılar için bir ekmek, bir battaniye” kampanyalarına başladık. Bunun sonu gelecek mi, bunu da bilemiyoruz.
ESAD GİTMEMEKTE DİRENİNCE
Madalyonun öteki yüzüne de bakalım:
“Esad’ın günleri sayılı” denildikçe Esad’ın gitmesi uzuyor. 22 aydır süren Suriye krizi devam ediyor. Rusya, Çin ve İran’ın desteği ile Esad’ın kolay kolay gitmeyeceği de görülüyor. Esad muhaliflerinin ise bugüne kadar beklenen başarıyı gösteremedikleri de bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Bu satırlar yazılırken, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’den bir açıklama geldi. Suriyeli Bakan “ABD, devlet başkanının görevden ayrılmasını rejim değişikliği için şart olarak savunmaya devam ediyor. Alabora olmuş geminin kaptanının ilk filikaya atlamayacağı gerçeğini görmezden geliyorlar. Amerikalılar ve komplocular bu şartı koştukça şiddetin sürmesini ve Suriye’nin yok olmasını istiyorlar demektir” diyor. Muallim, açıklamasının sonunda da Esad’ın koltuğu kesinlikle bırakmayacağını dile getiriyor.
Aynı saatlerde Rusya’nın açıklamaları da Suriye’deki durumun geleceğinin yönü konusunda fikirler veriyor. Rusya Dışişleri, açıklamasında “Esad’sız bir çözümü kabul etmeyeceğiz” diyor. İran ise zaten sürekli olarak Suriye’deki Esad rejiminin yanında yer aldıklarını her fırsatta dile getiriyor.
MEZHEP ÇATIŞMALARI BEKLENİYOR
Burada bizi ilgilendiren, Suriye üzerinden uygulanan politikaların yanlışlığıdır. Bu yanlışlık, önümüze çok önemli bir faturayı getirmiştir. Bu faturanın ağırlığı da giderek artıyor. Esad, kalır veya kalmaz ancak, kalırsa da, kalmazsa da bundan sonrası bizim için daha da önemlidir. Çünkü Esad’ın devrilmesi ile Suriye’de mezhep çatışmaları kaçınılmaz görülüyor. Bugün “Esad muhalifleri” diye desteklenen grupların çok kanlı infazlara imza atacakları çok açık biçimde görülüyor. Tam bir Şii katliamı bekleniyor. Böyle bir durum İran’ı, Türkiye’yi rahatsız etmeyecek mi? Bölgemiz tam bir kan gölüne dönmeyecek mi? Ufukta böyle bir tehlikenin var olduğunu biz görüyoruz ve bundan da son derece endişeliyiz.
Kaldı ki, böylesi mezhep çatışmalarını dış güçler gözlerini kırpmadan destekliyor. Zaten istedikleri de bölgenin bu noktaya gelmesidir. Bunu, birçok Amerikalı ve Avrupalı Ortadoğu uzmanları da söylüyorlar, yazıyorlar ve uyarıyorlar. Özellikle başını Suudi Arabistan ve Katar’ın çektiği Arap ülkeleri, Suriye’deki rejimin çökmesi ve Şii katliamının gerçekleşmesi için sabırsızlık içinde bekliyorlar. Geçmişte Türkiye’yi arkadan vuran Araplar, şimdi kendi kanlarından Suriye’yi arkadan vurmak için çalışıyorlar.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın