İlk aşamada terör örgütü mensuplarının Kuzey Irak’a veya Irak’a çekilmesinin ardından bölgedeki olası gelişmelerin şekillendirilmesi ve bu bağlamda Erbil’deki Kürt yönetimi ile yürütülen/yürütülecek olan temaslar, ikinci aşamada Kandil’deki terör örgütü liderlerinin Avrupa ülkelerine gitmesi ve üçüncü aşamada da Avrupa ülkelerinde bulunan terör örgütü temsilcileriyle temas kurulması öngörülüyor.
Her üç aşama da birbiri ile bağımsız olmadığı için, İmralı sürecinde üzerinde konuşulan her başlığa ilişkin varılacak mutabakata göre Erbil’deki Kürt yönetimi ile temaslar koordine edilecek. Türkiye’den çekilecek militanların iaşesinden barınmasına, silahları korumalarından bölgedeki hareket serbestilerine kadar en küçük ayrıntıların bile masada olduğu belirtiliyor.
Tam anlamıyla bir mutabakata varılması ve Kandil’in de onay vermesi durumunda, Türkiye’den çekilecek militanların bölgedeki durumuna ilişkin değerlendirmeler, Erbil’deki Kürt yönetimi ile yürütülecek. Türkiye’den çekilecek militanlar konusunda, Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani’nin de çekinceleri söz konusu. Militanların yerleştirilmeleri için Kandil çevresindeki köylerden Mahmur kampına kadar bir dizi seçenek de söz konusu olacak. Ancak bu militanların hangi sıfatla ve ne kadar bu bölgede kalacakları konusunda belirsizlik de bulunuyor. Irak anayasasına göre, Irak devleti siyasi sığınmacıları iade etmeme hakkını taşıdığı için, bu formülün de geçerli olabileceği belirtiliyor. Gündemde olan bir başka konu ise çekilme sırasında güvenliğin nasıl sağlanacağı. Bu konuda Kürt tarafınca, BM’nin devreye girmesinin istenebileceği belirtiliyor.
İkinci aşamada ise örgütün lider kadrosunun yurtdışına çıkarılması söz konusu. Ancak bu noktada farklı yaklaşımların gündeme gelmesine karşın, asıl amacın bundan sonraki süreç içinde “devletin” muhatap alacağı tarafların Avrupa’da bulunması. Ancak bu konuda “yetki” ve “güvenlik”ta
Paris cinayetlerinden sonra örgütün lider kadrosunun hangi Avrupa ülkesi olursa olsun ciddi bir güvenlik kaygısı taşıyacağı da belirtiliyor. Üçüncü aşamayı ise örgütün Avrupa’daki kurumsal yapısı ile temas kurulması oluşturuyor. Böylece, örgütün yurtdışı bağlantılarının da etki altına alınması ve olası bir kriz durumunda tek başına hareket etmesinin önüne geçilmesi söz konusu olabilecek.
Bir yanıt yazın