Meydan bölücülere teslim edilirse…

 

NECDET BULUZ

 

                                                       3 PKK’lı kadının Paris’te öldürülmesinden sonra, cenazeler Türkiye’ye getirilmiş, Diyarbakır’da düzenlenen cenaze töreninden sonra da öldürülenler doğum yerlerine gönderilip, toprağa verilmişti. Diyarbakır’da yapılan törende herhangi bir olayın çıkmaması üzerine, Hükümet olanlar ve destekçileri “Hiçbir olay çıkmadı, provokasyonlara meydan verilmedi, sağduyu galip geldi” dediler.

                                                      Biz, bu konuya değinmeyecektik. Ancak, konu özellikle Hükümet kanadında ve destekçi medyada öylesine abartılmaya başlandı ki, içimizdekileri dökmek, görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istedik.

                                                       Hiç kuşkusuz, ülkeye barışın gelmesini, huzur ortamının yerleşmesini herkesten çok isteyenlerdeniz. Ancak, bölücü terör örgütüne teslim olup, bir kenti tamamen bu örgüt ve destekçilerine bırakılmasına da karşıyız. Eğer, Diyarbakır’da herhangi bir olay çıkmaydıysa bu, hükümetin meydanı bölücülere teslim etmesinden kaynaklanmıştır.

                                                        MEYDAN BÖLÜCÜLERE BIRAKILDI

                                                        Önce şu gerçeği görmemiz gerekiyor:

                                                        Öldürülenler devletin aradığı suçlulardı. Kırmızı bültenle aranıyorlardı. Suç işlemişlerdi. Cenaze töreninde hemen herkesin elinde “Hepimiz Sakine’yiz” pankartları taşıması, bu örgüt mensuplarını sahiplenmeleri ne anlama geliyor? Bu, teröre destek değil mi, suç ortaklığı değil mi? Siz, bunu görmezden geliyorsunuz, devlete meydan okuyanları sadece izliyorsunuz, sonra da “Çok şükür olay çıkmadı” diyorsunuz. Öcalan’ın posterinin açılmamasını da sevinç çığlıkları ile karşılıyorsunuz.

                                                     Devletin hastanesi, Bağlar Hastanesi’ne PKK bayrağı çekildi mi, çekilmedi mi? Cenazeler buradan kaldırılırken, KCK Asayiş Ekibi iş başında mıydı değil miydi? Yolları kapatan, yayaların geçişlerini engelleyen bunlar mıydı, değil miydi? Sen meydanı bu kadar boş bırakırsan ve devleti buralardan çekersen bunun adı “barış” mı denilecek?

                                                      Dikkat ediniz, etraf bölücü terör örgütü PKK’nın bayrakları ile donatılmıştı. Cenazeler PKK bayraklarına sarılmıştı. Başbakan Erdoğan’ın verdiği talimatla polis önlem almadı, müdahale etmedi. Meydanda da bile üniformalı bir polis yoktu. Cenazelerde provokasyonlara izin verilmemesi, katılımcılara müdahale edilmemesi ve emniyetin geri durması talimatlarını veren Başbakan Erdoğan’dan başkası da değildir.

                                                      Diyarbakır’da yaşananlar, bizce Habur rezaletini bile gölgede bırakmıştır. Bakalım, bundan sonra daha neleri görüp, neleri yaşayacağız?

                                                      POLİS VE ASKER OLMAYINCA

                                                       Zaten, bölücülerin ve destekçilerinin istekleri bunlardır. Diyarbakır teslim edilmiştir. Paris’te öldürülen PKK mensuplarının Diyarbakırlı olmamamsına rağmen, törenin bu kentimizde yapılması nedendir? Bunun da sorgulanması gerekmiyor mu? Kaldı ki, cenaze töreninde güvenliği DTP sağlamıştır. Yüzü maskeli KCK’li gençler at oynatmışlardır. Öldürülen PKK’lı kadınlar için de “Kürdistan şehidi” denilmiştir.

                                                       Ankara’daki Cumhuriyet kutlamalarına katılan yüz binlerce kişiye polis müdahalesini savunan, Atatürk’e koşanları “Provokatör ve bölücü” diyerek suçlama yapanlar Diyarbakır’da yaşananlara seyirci kalmışlardır. Oturup birbirimiz kandırmayalım.

                                                     Yine aynı şekilde masum şekilde yürüyüş yapan, protesto gösterisi yapan üniversite öğrencilerine biber gazı ile müdahale eden, çocukları coplatanlar, Diyarbakır’dakileri görmezden gelmişler ve bunun adına da “Barış” demişlerdir. Hak aramanın, Türkiye ve Atatürk sevdalısı olmanın neredeyse suç olduğu bir ortama doğru sürükleniyoruz.

                                                    MİLLETE HAZMETTİRİYORLAR

                                                     Devletin tamamen çekildiği bir ortamda provokasyon neden olsun? Ortalarda ne üniformalı polis, ne gaz sıkan Tomalar, ne zırhlı araçların hiç biri yoktu. Asker ve polis kentten tamamen çekilmişti. “Devlet sağduyulu davranınca olay çıkmadı” deniliyor. İşlenen suçlar görmezden gelinir, meydan bölücülere bırakılırsa bundan böyle devlet artık “sağduyu “ile mi hareket edecek?

                                                      İç savaş endişesi ile terörü ve teröristleri kucaklayabilenler, “barış” çığlıkları ile aslında Türkiye’ye kötülük ediyorlar. Silah bırakmayan bir örgüt ile masaya oturulur mu, öncelikle bu sorgulanmalıdır. Bu, hükümetin beyaz bayrak çekmesi, teröre teslim olması demektir. Bunun başka bir izah tarzı da yoktur. Bütün bu yapılanlar ve uygulamalar Türk milletine bazı şeyleri hazmettirme provalarıdır. Biz, bunu böyle okuyoruz.

e.mail: necdetes@mynet.com

                                                   

                                                    

                                                       

 

 

 

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir