NECDET BULUZ
Suriye’deki karışıklıklar 22 aydır sürüyor. Esad’a bağlı güçler ile muhalif güçler arasındaki çatışmaların boyutunun genişlediği, şimdi de işin içinde ülkenin Kuzey’ini ellerinde tutan PKK yandaşı PYD’lilerin karıştığı haberleri geliyor. Bir türlü önü alınamayan çatışmaların bir iç çatışmaya dönüşmesi, bir anlamda Sünni-Şii boğanlaşmasına dönüşmüş olması da bölgede endişe ile izleniyor.
Bu satırlar yazılırken, Suriye’nin kuzeyinde PDK’lılar ile Suriyeli muhalifler Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında şiddetli çatışmaların olduğu haberleri geliyordu. Ra’sulayındaki çatışmaların silah sesleri sınırdaki Ceylanpınar’dan da duyuluyor. Bu nedenle Ceylanpınar’da okulların tatil edildiği haberleri de geldi.
MUHALİFLERİN YÜZDE 80’İ DIŞARIDAN
Adlarına Özgür Suriye Ordusu adı veren çatışmacıların yüzde 80’in dışarıdan getirilen ve sınırdan Suriye’ye sokulan çeşitli militan gruplardan oluştuğu ortaya çıkarıldı. Bu grupların önemli bölümünün de Türkiye’den yönlendirdiği iddia ediliyor. Biz, konu ile ilgili olarak daha önce yazdığımız yazılarda bunun gelecekte bizi de sıkıntıya sokabileceğine değinmiş ve olası tehlikelerden söz etmiştik, yinelemek istemiyor.
Esad’a önemli destek veren Rusya, Suriye’de olup-bitenleri çok iyi biliyor. Esad’a karşı hangi grupların ülkeye, nereden sokulduğu, bu gruplara kimlerin nasıl silah sağladığı tespit ediliyor. Bu bilgiler ışığı altında da bir noktada Esad yönlendiriliyor ve ülkede nokta operasyonlar yapılıyor. Rusya’nın bu desteği sürdüğü müddetçe Suriye Devlet Başkanı’nın kolay kolay gitmesi de beklenmemelidir. Görebildiğimiz kadarı ile Libya’da yaşananların Suriye’de yaşanması da mümkün görülmüyor.
Şurası da bir gerçek:
Eğer, Suriye halkı bir bütün olup, muhalefetin ana gövdesini oluşturmuş oldaydı, Esad’ın bu kadar ayakta kalması mümkün olmazdı. Suriye halkı, liderini seviyor. Bütün sıkıntılara ve çatışmalara rağmen Esad’ın etrafında bütünleşebiliyor. Esad da, kendisine destek veren Rusya da bunu gördükleri için, stratejilerini de buna göre düzenliyorlar.
MEZHEP ÇATIŞMALARI YAYILABİLİR
Burada asıl sorun gelecekte bölgenin dengelerini değiştirecek olan Suriye’de Esad’a karşı savaşan grubun dışarıdan ithal edilmiş olmasından kaynaklanacak. Bu gruplar, aşırı uçlardan oluşuyor, şeriat yanlısı olarak görülüyor. Esad’ı devirmek için kullanılan bu gruplar aslında Amerika’nın ve İsrail’in de korkulu rüyaları olarak tanımlanabilir. Bu nedenle eğer Suriye’de kimyasal silahlar varsa, Esad’da devrilirse bu kimyasal silahların bu grupların eline geçmesinden de endişe ediliyor.
Sorun, hiç kuşkusuz Suriye’deki iç çatışmalar ve mezhep kavgaları ile sınırlı kalır mı sanıyorsunuz? Buna biz ihtimal vermiyoruz. Eğer, Suriye’de Esad devrilir, ülkede bir mezhep çatışması başlarsa Türkiye bunun dışında kalamaz. Hatta Amerika’nın ve İsrail’in ana hedefindeki ülke olan İran bile bu mezhep çatışmalarının bir anda ortasında kalabilir. Böyle bir durumda bölgemizdeki tabloyu gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?
KÜRT GRUPLARI İÇİNE ÇEKEBİLİR
Esad’ın çatışmalar sürerken, ülkenin Kuzeyini PKK’nın uzantısı olan PDK’lılara bıraktığı biliniyor. Bugüne kadar sessiz kalan, silahlanan ve eğitim alan bu grup, şimdi Esad muhalifleri ile çatışıyor. Halbuki bizim Başbakan ile Dışişleri Bakanı da bu konuda daha önce yaptıkları açıklamalarda PDK’lıların Esad’a bağlı askerlerle çatışabilecekleri söylemişlerdi, şimdi tam tersi yaşanıyor.
Bu çatışmalar daha da şiddetlenir, kuzeye iyice yayılmaya başlarsa, Kuzey Irak’taki peşmergelerin de işin içine girebileceği gözlerden uzak tutulmamalıdır. Çünkü Kuzey Irak Peşmergebaşı Barzani, buradaki PDK’lıların da kendileri ile bağlarının olduğunu, onları yalnız bırakmayacaklarını söylemişti. PYD’lilerin önemli bir bölümü Kuzey Irak’ta eğitilmiş, silahlarla donatılmışlardı bunu da unutmayalım.
Şunu da vurgulayalım: Suriyeli Kürt gruplar Esad sonrası için yaptıkları açıklamalarda, “İçinde Kürtlerin bulunmadığı bir koalisyon Hükümeti’nin varlığını tanımayız” diyorlar. Kendilerini Suriye’nin önemli bir parçası olarak görüyorlar.
Suriye krizinde en büyük zararı Türkiye gördü. Halen de bu zararın ağırlığı altındayız. Sayıları 200 bini bulan sığınmacıların bütün yükü üzerimizde bulunuyor. Bu noktada yapılması gereken, Suriye’de ortak bir iktidar yapılandırılmasıdır. Eğer, bu gerçekleşirse, endişe ediyoruz Türkiye bu çerçevenin de dışında kalacaktır.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın