Rumlar Türkiye’ye dava açmak ve uluslararası platformlarda sıkıştırmak için her fırsatı değerlendirdikleri gibi ellerinden geleni de ardlarına koymuyorlar.
Şimdi de 15 Temmuz 1974 tarihinde adayı Yunanistan’a bağlamak için yaptıkları darbeyi, bu darbede caniyane bir şekilde öldürdükleri kendi vatandaşlarını ve Mutlu Barış Harekatı süresince çocuk, kadın ve yaşlı demeden acımasızca öldürdükleri masum sivil Türkleri unutarak Türkiye aleyhine dava açmak yoluna gidiyorlar.
1963-1974 yılları arasında bizler Kıbrıslı Türklere uyguladıkları soykırımı ve yollardan toplayarak öldürdükleri, çalıştıkları yerlerden zorla alıp, kafalarına kurşun sıktıktan sonra kör kuyulara attıkları masum Türkleri ise hiç hatırlamıyorlar.
Bütün güvenceleri, 1963 yılında silah zoru ile gaspettikleri ve 4 Mart 1964 tarihli BM Güvenlik Konseyin’in 186 numaralı geçici kararı ile tanınmış bir ülke statüsüne dönüşen Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve onun taraflı mahkemeleri. Her koşul ve fırsatta da bunların arkasına saklanıp bizlere bir şekilde zarar vermeye çalışıyorlar.
Bu mahkemelerde Kıbrıslı Türkler hiçbir zaman ve hiçbir koşulda haklı bulunmuyor. Kıbrıslı Türklerin haklı talepleri, Mahkemede görev yapan Rum hakimler tarafından kılıfına uydurulan gerekçelerle ya reddediliyor ya da davayı Kıbrıslı Türklerin kazanmasına engel olunuyor. Rum Hakimler Kıbrıslı Türkleri haklı bulurlarsa bir şekilde EOKA B veya onun uzantıları olan Hrisi Avgi (Altın Şafak) örgütü veya da aşırı sağcı ELAM taraftarları tarafından öldürülecekleri veya da canlarına zarar verileceği endişesinde yargılamalarını tek taraflı olarak sürdürüyorlar.
Cumartesi günkü Rumca gazetelerde yer alan bir habere göre, KKTC’nin Karpaz bölgesinde yer alan Mehmetçik köyünde kemikleri 2007 yılında bulunan Rum Milli Muhafız (RMMO) askeri Dimitriu Haralambos’un ailesi, Türkiye aleyhine dava açmış. Rum tarafında yer alan Mağusa Rum kaza Mahkemesinde konu ile ilgili açılan davada büyük bir olasılıkla Türkiye -zanlı olarak- ifade vermeye çağrılacakmış.
Habere göre miğferinde 2 kurşun deliği olan Haralambos, Mehmetçik köyüne yakın bir yerde bulunan Yedikonuk köyünde esir alınmış ve Mehmetçik köyüne diğer Rum esirlerle birlikte getirilerek kurşuna dizilmiş. Sonra da topluca gömülmüşler!
Hadi iddiaları kabul edelim de, Haralambos’un başında miğfer, elinde silah, üzerinde askeri elbise ile Yedikonuk köyünde ne yaptığını,- ki herhalde cikla avına çıkmamıştı- bölgede yer alan Yedikonuk, Büyükkonuk, Kilitkaya ve Ergazi köylerinde öldürülen Türkleri kimin katlettiğini de bu Rum mahkemesi araştıracak mı acaba?
Acaba Rum hakim, Haralambos’un ailesine Haralambos’un bu bölgede ne işi olduğunu, elinde silah, başında miğfer, üzerinde haki renkli Rumcada “Ethniki Fruro” denilen RMMO askeri olarak orada ne sıfatla bulunduğunu da soracak mı? Su testisinin su yolunda kırılacağının sosyal bir kural olduğunu hatırlayacak mı acaba Rum hakim?
Aklıma gelmişken, 1974 Barış Harekatı döneminde Baf’ta silahlarını BM’ye teslim eden Türk Mücahitleri arasında seçmece yapıp RMMO askerleri tarafından evlerinin önünde kurşuna dizilen Erdoğan ve Ali Çakır kardeşler ile ilgili Rum Mahkemelerinde açılan davada Çakır kardeşleri vuran Rumların kimlikleri Rum Hakime bildirilmişti.
Çok merak ediyorum gerçekten, onlarca insanın gözü önünde gerçekleştirilen bu katliamdan, görgü şahitlerince isimleri belirtilen Rumları, davanın görüldüğü Rum Kaza Mahkemesinin Rum hakimi nasıl aklayacak?
Geçmiş deneyimlerim bana, Rum hakimlerin bir gerekçe bulup cinayet işlemekle itham edilen Rum askerlerini bir şekilde aklayacaklarını söylüyor.
Abdullah Öcalan’a tanınmış Rum gazeteci Mavros Lazaros adına C015918 numaralı, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetine ait yasal bir pasaportveren Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, aleyhine yasal dava açılmamasını, Türkiye’nin kendilerini devlet olarak tanımaması nedeni ile muhatap almayacağı üzerine kuraral sıyrılmıştı bu badireden.
Hiçbir Allah’ın kulu veya da devlet te çıkıp sormadı Rumlara, sen bu Mavros Lazaros adlı tanınmış bir Rum gazeteciye ait pasaportu, nasıl oldu da bir terör örgütü liderine yasal yollardan verip onun resmini yapıştırdın diye.
İşte batının ve AB’nin politikası böyle. Benim hırsızımı, benim sahtekarımı ben korurum mentalitesi her zaman kanlarında mevcut. Sonra da bizim ilkelerimiz ve varlığımız “Adalet, İnsan Hakları ve Eşitlik” üzerine kuruludur derler her fırsatta. Kim inanacaksa!
Umarım Rumların açacağı bu Haralambos davası biz Kıbrıslı Türklere de, 1958-1974 yılları arasında öldürülem masum Türklerle ilgili Kıbrıs Rum Yönetimine karşı dava açabilme hakkını doğurur. Zira AİHM geç kaldınız diye reddetme yoluna gitmişti bir zamanlar.
Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc
14 Ocak 2013
Bir yanıt yazın