Bilindiği gibi; Suriye Muhalefeti, geçtiğimiz Kasım Ayı’nda Katar’da bir toplantı yaparak ortak hareket etmeye karar verdi. Hareketin başına da Şam Emeviye Camii eski İmamı olan Muaz El-Hatip isimli bir din adamını getirdi. Bu sonucun, Suriye muhalefetinin kendi istek ve inisiyatifi ile elde edildiği elbette tartışılır. Bu sonuç, daha çok batılı güçlerin dizayn ettiği bir sonuçtur. Elbette hareketin başına gelen Muaz El-Hatip de yine batılı güçlerin istediği bir şahsiyettir.
Bizim başbakana bakarsanız, Suriye Muhalefetinin bu yapısı, en az 100 ülke tarafından kabul edilmektedir. Beşar Esat’ı ise dünyada hiçbir devlet kabul etmemektedir! Oysa Beşar Esat, birkaç gün önce halkına yapmış olduğu konuşmada Rusya, Çin ve İran’a açıkça teşekkür etmiştir. Gerçi bize göre de Beşar Esat rejimi artık meşruiyetini kaybetmiştir ama gelin görün ki; Beşar Esat’ı isteyen ülkeler de hâlâ varmış dünyada!
Akçakale Türk toprağıdır!
Suriye muhalefetinin başına getirilen eski imam Muaz El-Hatip ile bizim başbakanı geçenlerde Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde aynı kürsüde yan yana Suriyeli sığınmacılara hitap ederken görünce gerçekten de farklı duygular yaşadım! Çünkü çağdaş takım elbiseleri içindeki Muaz El-Hatip’in boynuna Suriye bayrağını simgeleyen kaşkol takmasına karşın, bizim başbakanın kürsüye Suriye Milli kıyafetleri içinde, yani üstünde kahverengi cübbe, başında kefiye ve agel olduğu halde çıkması oldukça dikkat çekiciydi. Oysa bildiğim kadarıyla bu tür enstantaneler ve jestler, misafir kabul eden ülke tarafından, misafir devlet adamlarına yapılan bir jesttir. Yine bildiğim kadarıyla Akçakale henüz Türk toprağıdır. Anlaşılan bizim başbakan, “Ecdadımızın gittiği her yere gideceğiz” derken Akçakale’ye gitmeyi kastediyormuş! Bu sebeple İran’ın, bizim başbakanın bu tavrını, “Araplara şirin görünme çabası” olarak yorumlaması, hiç de yabana atılır değildir.
Kimdir Bu Muaz El-Hatip?
Suriye Muhalefetinin lideri olarak kabul edilen ve tıpkı İranlı mollalar gibi ortalıkta dolaşan bu Muaz El-Hatip kimdir hiç merak ettiniz mi? Tam adı Şeyh Ahmed Muaz el-Hatib El-Hasani olan Suriye Muhalefet lideri; 1960 Şam doğumludur. Yani hemen hemen bizim yaşlarda bir adam. Şam’ın önde gelen âlimlerinden Muhammed Ebu’l-Ferac el-Hatib’in oğludur. Din âlimidir. Aynı zamanda, dini ilimler tahsil etmek için Şam’a gelen yabancı öğrencilere ders veren bir kişi. Bir ara Şam’daki tarihi Emeviye Camii’nde imamlık da yapmış. Ayrıca pek çok yabancı ülkede sempozyumlara katılmış. Öteden beri; Esat rejimine muhalefetiyle bilinmekteymiş. Bu sebeple kısa süreli de olsa birkaç kez tutuklanmış. Aynı zamanda Jeofizik mühendisliği de yapan El-Hatip’in Ehli Beyt’ten olduğu da iddia edilmektedir(1).
“Suriye’deki devrim süreci başladığında da devrimcilerden yana tavır alan, gençlerle birlikte ilk defa sokaklara çıkan isimlerden biri Muaz el-Hatip oldu. Gösterilerde yaptığı konuşmalarda bir taraftan Suriye devriminin İslami yönüne vurgu yaparken diğer taraftan da ‘Biz sadece Sünniler için değil; bütün Suriyeliler için özgürlük istiyoruz. Sünni, Alevi, Arap ve Kürt herkes için. Özgürlük, insanın doğuştan sahip olduğu bir haktır. Özgürlük, ne devlet başkanı ne de başka birisinin elindedir. Biz Baas tarafından yıllar önce çalınan özgürlüğümüzü geri almak, hakkımızı aramak için sokaklardayız’ demiştir…
Muaz el hatip Şam’da, Halep’te, Humus’ta Baas’a karşı mücadele eden gençlerin bir kısmının kendi öğrencileri olduğunu hiçbir zaman saklamadı. Hatta özgürlük ve dinleri için başkaldıran öğrencileriyle gurur duyduğunu açıkça ilan etti. İslami anlayış olarak mutedil bir anlayışa sahip olan Muaz el Hatip, devrimcileri sürekli mücadele ederken İslami ve insani sınırların dışına çıkmamaları noktasında uyardı. Devrimci Şeyh; alçakgönüllü ahlakı, ilmi birikimi ve geniş ufku nedeniyle sadece Müslümanların değil; Suriyeli Hıristiyanların da sevgi ve muhabbetini kazandı.”(2).
Bu bilgilerden hareketle diyebiliriz ki; Muaz El-Hatip ile Ayetullah Humeyni arasında tam bir benzerlik vardır. Dini anlayışları az çok farklı olsa da Humeyni’nin İran’da yaptığını, Muaz El-Hatip Suriye’de yapacaktır. Yani muhtemelen Beşar Esat sonrasının Suriyesi de tıpkı İran gibi dini yönü ağır basan bir siyasi sistemle yönetilmeye başlayacaktır!
Muaz El-Hatib’in Suriye muhalefetinin başına getirilmesinde Türkiye’nin ne kadar rolü var emin değiliz. Ancak yandaş gazetecilere bakarsanız, bu netice Türkiye’nin başarısıdır. Örneğin Hakan Albayrak “Muaz El-Hatib’in seçilmesinde büyük emeği geçen Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu’nun hürmetle selamlıyorum” diyerek Türkiye’nin oynadığı role gönderme yapmaktadır(3).
Emeviye Camii İmamı Türk Düşmanı El-Hatip!
Muaz El-Hatip’in tercih edilmesi hususunda Türkiye Cumhuriyeti inşallah yanılmaz ve adı geçen, hep Türk dostu olarak kalmaya devam eder. Kalmasa bile en azından baba ve oğul Esatlar gibi açıktan Türk düşmanlığı yapmaz. Suriye muhalefetinin başına Muaz El-Hatip isimli bir adamın getirildiğini duyunca ister istemez zihnim gerilere, ta Birinci Cihan Harbi yıllarının Suriye’sine gitti ve “EYVAH” dedim kendi kendime! Çünkü o senelerde Türklere düşmanlık yapan ve Türklerin Suriye ve Filistin’den kovulmasında önemli rol oynayan bir din adamı daha vardır. Tesadüfe bakın ki; onun adı da El-Hatip’tir. Üstelik o da tıpkı bugünkü Suriye Muhalefet lideri olan Muaz El-Hatip gibi Şam Emeviye Camii imamıdır!
Birinci Cihan Harbi sırasında Suriye’de konuşlu bulunan Osmanlı 4’üncü ordusunun komutanlığını yapmakta olan Cemal Paşa, hatıralarının Osmanlı’ya bağlı olan Arap aydın ve siyasetçileriyle düşman olanları anlattığı bölümünde şöyle der:
“Menzil kolları (yol emniyetini sağlayan birlikler) vazifelerini o kadar ciddiyetle yerine getirmişlerdir ki hiçbir menzil kolunun, öngörülen noktaya, belirlenmiş hareket cetvelinde gösterilen saatten sonra girdiği görülmemiştir. En mühimi şudur ki, hepsi Suriyeli ve Filistinli Arap erlerinden oluşan bu menzil kollarındakilerden hemen hiçbirinin firar ettiği veyahut bir ihanete teşebbüs ettiği olmamıştır… (Emir İbnu’s Suud) Gerçi doğrudan doğruya yardımda bulunmadı. Çünkü İngilizlere pek yakın olduğundan ona büyük fenalıkları dokunabilirdi. Fakat orduya deve göndermek ve özellikle oralara gelen İngiliz kumaşlarının Suriye’ye ihracına müsaade etmek gibi pek kıymetli yardımlarda bulundu. Emir İbnu’r-Reşid ise seferin ta sonuna kadar Hilafet Makamına kuvvetle bağlı ve namuslu bir Müslüman olduğunu ispat etti”(Cemal Paşa, Hatıralar. s. 200 ve devamı).
Cemal Paşaya göre; gerçek ulema arasında Osmanlı Hilafetine ihanet edebilecek bir zat bulunmamaktadır. Ancak gerçekte sefil ve alçak ahlaklı oldukları halde, her nasılsa ulema kılığına girmiş olanlar bulunmaktadır ki; bunlardan birisi de Şam Emeviye Camii hatiplerinden Şeyh Abdülkadir El-Hatib’dir ve onun kadar sahtekâr ve münafık bir şahsiyete değil Şam’da, hatta bütün cihanda rastlanmaz. Peygamber Efendimizin lanetler ve nefretlerle yad ettikleri Medine münafıkları bile bunun yanında hiç kalırlar…(Cemal Paşa, Hatıralar).
Bugün Suriye muhalefetinin başına getirilen Muaz El-Hatip ile Cemal Paşa’nın hatıralarında bahsetmiş olduğu Abdülkadir El-Hatip arasında bir akrabalık bağı var mıdır şimdilik bilmiyoruz. Ancak böyle bir bağın olmaması için hiçbir sebep de göremiyoruz. Hele hele her iki şahsiyetin de Şam Emeviye Camii’nin hatipliğini yapmış olmaları, El-Hatip ailesinin böyle bir ayrıcalığı olduğunu akla getirmektedir. Umarız ve dileriz ki biz yanılıyoruzdur. Eğer iki isim arasında akrabalık bağı varsa da inşallah torun El-Hatip, dedesine çekmemiştir diyoruz. Yoksa bu isim etrafında yapılan bütün maddi ve manevi yatırımlar, tarihin çöplüğüne atılmış olacaktır. Tıpkı Suriye’ye 400 sene boyunca yapılan yatırımları ve verilen canları, bir çırpıda çöpe atmak zorunda kaldığımız gibi…
_________
1-http://www.haberturk.com/dunya/haber/793224-suriyeli-muhalifler-yoneticilerini-secti,
2-Adem Özköse, “Suriye Devriminin Yeni Lideri Hatip Kimdir?” başlıklı yazısı, ,
3- ,
Bir yanıt yazın