Özgür ve bağımsız basın var mı?..

NECDET BULUZ

 

                                                          10 Aralık günü Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladık. Birçok yerden de kutlama mesajları aldık. Ancak, özellikle AKP iktidarı döneminde “Özgür ve bağımsız basın”dan söz etmenin mümkün olmadığını bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyoruz. Burak kutladığımız bu bayramda “Gazeteciler online” adlı internet sitesinde “İşte iktidarın 10 yıllık basın özgürlüğü dehşeti” başlığı altında bir yazı yayınlandı. Bizim için de önemli ve ilginç olan bu yazıyı silerle paylaşmayı istiyoruz:

                                                            “Ülkeye demokrasi getirme vaadiyle iktidara gelen AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca medya üzerinde nasıl bir baskı kurduğu rakamlarla belgelendi. IPS İletişim Vakfı yayınları arasında çıkan ve Bianet Medya Gözlem ve İfade Özgürlüğü Raporu külliyatından yola çıkılarak hazırlanan “İfade Özgürlüğünün 10 Yılı” adlı kitap, 2001-2011 arası Türkiye’nin ifade özgürlüğü karnesini gözler önüne seriyor.

                                                             Emek Çaylı ile Gülsüm Depeli tarafından, avukat Fikret İlkiz ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu’nun katkılarıyla hazırlanan kitapta, haberciliğe, konuşmaya, yazmaya, özetle ifadenin her biçimine ket vurma üzerinden oluşturulan, oluşturulmaya çalışılan ortam ve bu ortama itiraz edenlerin mücadelesi ve yaşadıkları anlatılıyor.

                                                             Kitaptaki veriler AKP iktidarı döneminde ifade özgürlüğüne yönelik baskıları örneklerle ortaya koyuyor. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç. Dr. Sevilay Çelenk kitabın arka kapağı yazısında bu on yıllık dilimi şöyle değerlendiriyor:

                                                          “Özgürce ifade etme hakkı, diğer hakların ve özgürlüklerin de teminatı. 21. yüzyılın ilk on yılında da bu alanda derinden yara almaya devam etmişiz; medya çalışanları işlerini yapmaya çalışırken her tür hakarete uğramış, kameraları kırılmış, belgeleri yırtılmış, işlerinden kovulmuş, terörist ilan edilmiş, tutuklanmış, darp edilmiş, kafalarına kurşun sıkılmış… En hafifinden susmaya ya da oto sansüre zorlanmış. Baskı ve yıldırmanın kaynağında ise yasama, yürütme ve yargı fonksiyonuyla koca bir devlet var. Elinizdeki kitap bu kaynağı teşhis ederken, devlet gibi amorf bir bünyeye işaret ederek bırakmıyor; hangi yasaların ve ne sıklıkla ifade özgürlüğünün karşısına dikildiğini, kitabın odaklandığı 2001-2011 yılları arasında iktidarın her tür musibetin kaynağı olarak medyayı nasıl ve hangi üslupla mahkûm ettiğini, yargı mekanizmasının hak ihlallerini sistematik bir biçimde nasıl görmezden geldiğini de etraflıca anlatıyor.”

                                                               Kitaptan bazı satırbaşları şöyle:

                                                               – En az 167 gazeteci gözaltına alındı. Gözaltına alınma nedenleri arasında “yasadışı örgüt” üyeleri ile röportaj, “yasadışı örgüt” liderinin görüşlerini yayınlayarak “terör propagandası” yapmak, “yasadışı örgüt bağlantısı” ön plana çıktı.

                                                               -2012 yılına 104 gazeteci ve 30 dağıtımcı hapiste girdi; gazetecilerin 64’ü, dağıtımcıların tamamı Kürt medyasındandı.

                                                              – Son 10 yılda en az 489 medya çalışanı ve en az 64 medya kuruluşu saldırıya uğradı. Saldırıların tamamına yakını fizikseldi. Medya çalışanları ve kuruluşlarına yönelik kayda geçen en az 553 saldırı yapıldı.

                                                            – 2006’da Devrimci Demokrasi gazetesi muhabiri İlyas Aktaş, 2007’de Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 2009’da Marmara TV yetkilisi Cihan Hayırsevener olmak üzere 3 gazeteci öldürüldü.

                                                             – Sadece 2002’de 2 bin 921 gün yayın durdurma cezası veren RTÜK, 2003, 2004, 2005 yıllarında 29 radyo ve televizyonu toplam 870 gün susturdu. 2005’te 20 ulusal televizyon savunma verdi, 33’ü uyarı aldı, 9’unun programları durduruldu. 2007’de Kanaltürk televizyonuna seçime yönelik yayınlarından dolayı 6 kez program durdurma cezası verildi. RTÜK Mayıs 2002’den 2008 sonuna kadar toplam 2 bin 22 uyarı, 262 program durdurma, 1 yayın lisans iptal cezası verdi. Ocak-Aralık 2011 boyunca 20’si radyo, 480’i TV kanalları olmak üzere 89 para cezası, 383 uyarı, 27 program durdurma ve bir tebliğ cezası verdi.

                                                             – İnternet yasakları kapsamında 2007’de 43, 2008’de bin 46, 2009’da 6 bin 131, 2010’da 7 bin 762, 2011’de 14 bin 737, 2012’de ise 19 bin 507 site engellendi.

                                                           – 2005’ten bu yana Ekşi Sözlük aleyhine ortalama 40 farklı dosyadan soruşturma başlatıldı, yüzde 5’i hakkında dava açıldı.

                                                           – Türkiye Yayıncılar Birliği raporlarına göre son on yılda davalık olan kitap sayısı 276’ya ulaştı.

                                                           – 2001-2011 arasında Türkiye’de ifade özgürlüğünü ihlal davalarının içinde, medya kuruluşlarına ve çalışanlarına yönelen davaların sayısı, – kitaplar hakkında açılan davalar hariç – 600’ün üzerinde. “Suçu ve suçluyu övme” (TCK 215), “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” (TCK 216), “soruşturmanın gizliliğini ihlal” (TCK 285), “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” (TCK 288) ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun da gazetecilere açılan davalarda öne çıkıyor.

                                                                   Kitaptaki örnekler, 2005’te yürürlüğe giren yeni TCK’da 301. madde ile devletin; “hakaret”, “iftira ve kişisel haklar” ve “özel alana tecavüz” niteliğindeki maddelerle (TCK 125, 267, 134) de devlet görevlilerinin korunduğunu ortaya koyuyor.

e.mail: [email protected]

 

 

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir