Terör örgütüne katılımları kontrol altına alıp-almadığını,
Teröristlerin yasal düzenlemelerle caydırıp-caydıramadığını,
İktidarın çok boyutlu bir terörle mücadele programına sahip olup-olmadığını,
Örgüte uluslararası desteği kesip-kesmediğini,finansman yollarını engeleyip-engellemediğini,
Terörle mücadeleyi ulusal gücün ekonomi,sosyo-kültürel,eğitim,güvenlik gibi bütün unsurlarıyla yapıp-yapmadığını,
Ulusal sınırlar ötesinde terör örgütünün yuvalanabileceği ülkelerle ortak hareket edip-etmediğini,
Güvenlik güçlerinin teröristlerin bulunduğu alanda hakimiyet kurup-kurmadığını,
Teröristlerin nerede ise etkisiz hale getirilip-getirilmediğini,
Sınır bölgelerinde giriş-çıkışları kontrol edip-etmediğini sorgulamıyor.
Hâlâ,” Umudumuzu koruyoruz.Sorunun ülkenin çıkarları bağlamında,insanımızın çıkarları bağlamında ele alınıp çözülmesi gerekiyor.Biz geçmişteki bütün hatalara karşı olarak AKP’ye yeni bir kredi açıyoruz.Çözün sorunu”diyor!
Çözüme katkısı verdiği kredi karşılığında -sanki, “Olur,emrin olur” denmesini beklemektir -fakat,neden açık bir çözüm önermiyor?
O sırada Türkiye’dede rejim karşıtı ya da tehdit unsuru olarak tanımlanan İslamcılığın siyasal sistem dışına itilmiş olmasının toplumsal istikrarı sağlamadığını öngörmesi,
İslamcılığın yasal ve toplumsal zemine çekilmesiyle sorumluluklarının genişlemesi ve istikrarın oluşacağı umuduyla iktidar edilişi olmadığı da anlaşılıyor.
*
Öyle olsaydı, Kılıçdaroğlu’nun ABD’nin Türkiye’de Gülen Hizmet Hareketi ve AKP iktidarı liderliğinde benzer süreci,Arap ülkelerinde de Müslüman Kardeşler Örgütü ve benzerleriyle kurulan işbirliğinde İslamcılık ile Orta Doğu’yu sömürüye açmak üzere ulusal devlet modelinin aşılmasını öngören yeniden yapılandırma projesini ve Eşbaşkan Erdoğan’ı değerlendirmesi gerekirdi.
Ancak bu çerçevede Kürtler’in dört ulusun-Türkiye,Irak,İran ve Suriye’nin- toprak ihlali ve bu ihlali meşru sayan siyasi,sosyo-ekonomik uygulamalarıyla yok edilmek istendikleri savunusuyla, eşgüdümde -fakat, beherinin kendi şartlarının gerektirdiği doğrultuda Büyük Kürdistan ideali ile başkaldırdığını görebilir,
Kürt Sorununda yegane çözümün -bugün,iktidarın kavgalı olduğu bu dört ülkenin birlikte çoğulculuk ve demokratikleşme ile sağlayabileceğine inanabilirdi…
*
CHP’nin Atatürk önderliğinde anti-emperyalist, bağımsızlıkçı, çağdaşlaşmayı temel ilke olarak benimseyen Cumhuriyetin siyaset,hukuk,ekonomi ve toplumla ilgili demokratik ve laik siyasi düzeninin,serbest piyasa ekonomisinin, barış ilkesi temelinde güvenlik ve istikrar üreten bir ülke olmak inanç ve kararlılığını sürdüren bir siyasi geleneği temsil etmesi gerekiyor.
Ne ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıllar içinden süzülüp gelen siyasi mücadele birikimine sahip olmadan Genel Başkan olmasıyla beliren iki neden;
Birincisi, Atatürkçü düşünce sistematiğinden gelişen CHP’de bir liderin yetki kullanım iradesini belirleyen,
Karizmaya -ki,ilham yeteneği ve üstün yetenek,yüksek özgüven,etkileme,inançlarının doğruluğuna ikna edebilmek ve risk almak gibi üstünlüklerle özgün bir kişiliğe yol açar,
Gelenekçiliğe- ki,sahip olunan toplumsal medeniyeti öz kabul edip o medeniyetin zenginleştirilmesi ve katkılarının yüceltilmesi,genişletilmesini sağlar,
Rasyonalizme-ki,akılcılık yoluyla belirlenen kesin,zorunlu bilgi alt yapılarına haiz olmadığı -artık, yedi düvelde çok açık biliniyor.
İkincisi, bu vasıflarıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasal vizyonuna yansıyan haldir -ki, bunu en güzel İmralı’lı Abdullah Öcalan belirliyor.
“Kürt sorununun çözümünün önünü açmak için Deniz Baykal’ın ulusalcı politikalarının yetersizliği görülmüştür. Kılıçdaroğlu Kürt sorununun çözümü için Demokratik Kemalizmi geliştirecektir”diyor!
*
Nitekim,Başbakan Erdoğan Gabon,Nijer,Senegal’i kapsayan gezisi öncesi gündeme ilişkin soruları yanıtlamaktadır.
“Bakın bu gelişmeler esnasında da dikkat edilirse yine bizler şu anda siyasetçi olarak böyle bir görüşmenin içerisinde olmadık,olmuyoruz.Ben bir ifade kullandım;’Terörle biz mücadele ederiz,siyasetçiyle müzakere ederiz’ dedim.Müzakere ile görüşmeler farklı şeylerdir.Ve bu görüşmeleri de yaparsınız,bu görüşmeler esnasındaki gelişmelere göre de adımınızı atarsınız” falan gibianlaşılmaz bir şeyler söylüyor!
Vee, CHP Genel Başkanlığında zayıf bir vizyonun temsilcisi Kemal Kılıçdaroğlu’na;
“Ana muhalefet partisi diyor ki,’Biz kredi veriyoruz’diyor mesela.Kendisi muhtaç-ı himmet bir dede,nerede kaldı gayrıya himmet ede…Sen nereye kredi vereceksin,sen krediye muhtaçsın.Hangi krediyi vereceksin?”diyor.
*
Bu baş- bu traş cuk oturmuştur.
7.1.2013
Bir yanıt yazın