YOLUN SONU (1)

YOLUN SONU (1)

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

               Tıpkı türküdeki gibi..

“Bana ne bahardan yazdan/ Bana ne borandan kardan..”

               2013’ün ilk günlerini yaşıyoruz..

Öcalan’ın “Hâlâ en önemli aktör durumunda” ve “önemli bir fİgür” olduğu “ve işi nereye götürebileceğinin de zaman içinde görülebileceği” söyleniyor..

Yetmiyor; Fatih Altaylı diyor ki;

“Bugün Türkiye’nin ikinci önemli siyasi lideri olarak Abdullah Öcalan vardır. Abdullah Öcalan Türk siyasetinde Başbakan’dan sonra iktidar olmayan kanadın en güçlü siyasi lideri olarak bu olayla beraber ortaya net bir şekilde konmuştur”.

“Aşağıdan yukarıdan/ yolun sonu görünüyor..”

Sonra Öcalan’ın DTP Eş Başkanı Ahmet Türk ve BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ile görüştüğü ve şu “yol haritasını” çizdiği duyuruluyor;

İlk adım çatışmasızlık süreci, sürecin ilerlemesi için Anayasa’da Kürt kavramının olması gerekmiyor(muş). Vatandaşlık tanımının nötr olması yeterli(ymiş). Bununla birlikte, sürecin ilerlemesi için “Akil Adamlar Heyeti”nin oluşturulması ve “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulması fayda sağlar(mış). Genel olarak Türkiye’nin demokratikleşme süreci ve Avrupa Birliği müktesebatının mevzuata yansıtılması gerekir(miş).

Sürecin en kritik noktası olarak görülen özerklik tartışmaları için de Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’na konulan şerhin kaldırılması sorunu çözer(miş). Böylece “Demokratik Cumhuriyet”e ulaşılır(mış).

PKK “makul bir süre içinde” sınır dışına çekilmeli(ymiş). Sınır dışına çekilme işleminden sonra bölge halkının baskıya uğramaması da izlenmeli(ymiş).

Çözüm adımlarının sonunda PKK tamamen silah bırakmalı(ymış). Silah bırakma kararının ardından dağdakilerin sivil hayata ve siyasete dâhil olabilmesi için de düzenlemeler yapılmalı(ymış).

BDP’lilerle yapılacak yeni görüşmede DTK eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yanı sıra, BDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak da bulunmalı(ymış). Ancak ondan sonra Öcalan “süreçle” ilgili olarak Kandil’deki PKK yönetim kadrosuna bir mektup yazabilecek(miş.)…

“Bu dünyanın direği yok/ Merhameti yüreği yok..”

               Yukarıda “yol haritası” kılığında “duyurulan” ama halen “doğrulanmamış” olan “koşulların”; Birinci Dünya Savaşı sonunda VERSAY’da İtilaf Devletlerince Almanya’ya dikte edilenlerden pek de farklı olmadığını düşünüyorum..

Üç/beş gün sonra 15 Ocak’ta, o mühim olayın “12’inci sene-i devriyesi”ni milletçe “kutlayacağız”.

15 Ocak 2000 günü yapılan ve 7.5 saat süren “liderler zırvası” sonunda kamuoyuna şu açıklama yapılmıştı;

“Başbakanlıkta yapılan toplantıda, AİHM’nin Öcalan hakkındaki kesinleşmiş idam cezasının infazının bir süre ertelenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı ayrıntıları ile değerlendirilmiştir. Bilindiği üzere AİHM’in, Türk yargısının verdiği idam cezasını değiştirmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir. Anayasamızdan ve uluslararası taahhütlerimizden kaynaklanan süreç tamamlandığında dosya, gereği için ivedilikle TBMM’ne yollanacaktır. Toplantıda, genel başkanlar, hukuka saygı içinde aldıkları bu kararın terör örgütü ve yandaş çevrelerce milleti ve devleti ile Türkiye’nin yüksek menfaatleri aleyhine kullanılmak istenmesi halinde, erteleme süreci kesilerek infaz sürecine derhal geçilmesi hususunda görüş birliğine varmışlardır”.

Açıklamanın altında “üç genel başkanın” imzası vardı.. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz..

O üç “genel başkan”dan, 12 yıl sonra siyasi hayatta bir tek Bahçeli bulunmaktadır.

O gün Bahçeli, Türk siyasi hayatında Başbakan’dan sonra “ikinci adam” konumundaydı.

Bu gün Altaylı ne diyor; “Türkiye’nin ikinci önemli siyasi lideri Abdullah Öcalan’dır”.

12 yıl içinde “İkinci adamlık”tan, esamisinin bile okunamadığı bir statüye..

Bahçeli umarım Altaylı’nın bu saptamasını ve Öcalan’ın yukarıdaki yol haritasını okuduktan sonra, onu Türk siyasi hayatına armağan etmiş üç imza sahibinden biri olarak, “görevini yapmış insanların gönül rahatlığıyla” huzur içinde uyuyabiliyordur başını yastığa koyduğu zaman..

“Kılavuzun gereği yok/ yolun sonu görünüyor..”

               Siz, siz olun tam da bu günlerde sanal âleme düşen ilişikteki fotoğraflara iyi bakın; 1940’lı yıllarda Türk bayrağı ile beraber Ağrı Dağı’na çıkan Türk askerlerini gururla seyredin..

Çünkü şimdilerde PKK, dağa çıkmak isteyen vatandaşlardan ve turist gruplarından haraç alıyormuş.

Hele “yol haritası”ndan sonra ne olacağı hiç belli olmaz.

“Bu dünyanın direği yok..

Kılavuzun gereği yok..

YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR..”

6 Ocak 2013

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

YOLUN SONU (1) - girl 548946 640

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir