NECDET BULUZ
Genelkurmay Eski Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, geçenlerde İstanbul’da gözaltına alındı, Ankara’ya götürüldü. Savcı, tutuklama istedi, çıkarıldığı mahkemede hakim tutuksuz olarak yargılanma kararı ile Karadayı’yı serbest bıraktı. Hukuk sisteminde görüşlere başvurmak, suçluysa tutuklatmak, cezayı kesmek hiç kuşkusuz normaldir. Zaten, suçluyu korumak gibi bir tutum içinde de olmadık ve olayız da. Ancak, Karadayı’nın gözaltına alınması ile ilgili bazı gözlemlerimizi de sizlerle paylaşma ihtiyacı duyduk.
28 Şubat’ın baş sorumlusu olarak Karadayı gösteriliyordu. Bu nedenle de iktidarın “intikam operayonu”nda namlunun uçundaki isim olarak görülüyordu. 28 Şubat’ın darbe olmadığı, muhtıra verilmediği bilindiği halde, bu konuyu gündeme getirip mazlum edebiyatı oynayanlar, askeri küçük düşürecek her hareketi yapmaktan da kaçınmadılar.
GİZLİLİK ÖNEMLİ OLMALIDIR
Şimdi şu noktaya dikkatlerinizi çekelim:
Hukuk devletinde, herkes yasalar karşısında eşittir. Adaletin de dediği neyse o gerçekleşir. Buna zaten itiraz etmiyoruz. Hukuk sisteminin de siyasallaşmasına, bozulmasına şiddetle karşıyıyız. Soruşturmalar yapılsın, suçlular varsa ortaya çıkarılsın, cezaları da neyse verilsin. Ama bütün bunlar hukuk sistemi içinde oldun. İşin içine siyaset, intikam duygusu karışmasın. Hakim ve savcılar baskı altına alınmasın.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in, Karadayı’nın gözaltına alınmasından sonra yaptığı açıklama da tam bir kin ve intikam duygusu yansıtıyordu. Şahin “28 Şubat’ta suç işlemiş olanlar, bu suçlarının cezalarını da çekmek ve hesap vermek durumundadırlar” demişti. Kimin suç işleyip işlemediğine bir siyasi değil, hakimler karar vermelidir. Burada Bakan önyargılı davranış, intikam duyguları ile hareket etmiş olmuyor mu?
Bizi ve toplumu rahatsız eden bazı noktalar var. Karadayı, İstanbul’da gözaltına alınırken yaşananlar buna somut bir örnektir. Karadayı’nın gözaltına alınacağını sadece savcılar ve görevli polislerin bilmesi gerekirken, bunun bir gün önce bazı yandaş gazetelere yansımış olması anlaşılabilir, kabul edilebilir değildir. Kaldı ki, Karadayı’ya savcının kaç soru yönelteceği bile bu gazetelerce haber verilmişti. Yorumu sizlere bırakıyoruz.
BASKIN GİBİ GÖZALTI DOĞRU MU?
İkinci noktaya da gelelim:
Gözaltı adeta baskın gibi olmuştur. Karadayı, soruşturma kapsamında görüşlerine başvurulacağını göz önüne alarak, daha önce savcılığa talepte bulunmuş, her an ifade için savcılığa gelebileceğini bildirmiş. Bu bilgileri Genelkurmay Eski Başkanı’nın avukatı Erol Aras veriyor. Ortada kaçan yok, adres belli. Eve baskın yapılmaması, koluna girilip bir vatan haini gibi savcılığa götürülmemesi için önlemlerini de almış. Buna rağmen iki araç dolusu görevli polis, sabahın erken saatlerinde eve baskın gibi gelinmiş, Karadayı apar topar İstanbul’dan Ankara’ya götürülmüştür. Ortaya konular tablo hem acı, hem de gelecek için son derece düşündürücüdür.
Geçmişte, bu ülkenin ordularını yönetmiş, hizmet vermiş, mücadele yapmış birinin böylesine bir hareketle karşı karşıya kalması bizce bir intikam duygusundan başka bir şey değildir. Nitekim geçmişteki gözaltı ve tutuklamaların da bundan farkı olmamıştır. Suçu mahkemece sabitlenmemiş herkes suçsuzdur. Bir katili bir terörist, bir kaçak muamelesi yapılmamalıdır. Yasalara uygun olan her şey bizim için geçerlidir.
TOPLUMDA RAHATSIZLIK VAR
Burada yapılan ve kamuoyuna verilen mesaj açıktır. Halen, hükümet olanlar intikam ateşi ile yanıyorlar. “Biz askeri işte böyle dize getiririz” deniliyor. “Dün askerlerin önlerinde selam durdukları, şimdi cezaevlerinde gardiyanlara selam duruyor” görüntüsü veriliyor. Bu da, toplumda büyük gerilim yaratıyor, sıkıntıyı büyütüyor. “Cadı avı” gibi bu tür hareketler, görüntüler Türkiye’ye yakışmıyor, ayrıca hukuk sistemimizin de yara almasına neden oluyor.
Toplumu rahatsız eden bir başka görüntü de, bugünkü hükümetin, terörist başı Öcalan’ın önünde eğilmiş duruma gelmesidir. PKK terörüne teslim olanlar, bu teröristlerle dişe diş mücadele etmiş olan askerlerimizi terörist olarak cezaevlerine tıkmışlardır. Binlerce şehit ailesi ve toplum bu konuda hem rahatsızdır, hem de ayağa kalkmıştır. Toplumu artık bu denli rahatsız eden, geren konularda daha hassas ve duyarlı hareket edilmesinin daha sağlıklı olacağı görüşünde olduğumuzun altını çizelim.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın