Gerek Kıbrıs konusunda, gerekse de Türkiye’nin Yunanistan veya da Rumlarla olan sorunlarında Mısır devleti maalesef hep Rumları ve Yunanlıları destekledi.
Bu bizim açımızdan üzücü ve anlaşılmayan bir davranış tarzı.
Hem bizlerin hem anavatan Türkiye’de yaşayanların hem de Mısır’da yaşayan insanların büyük bir çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen, Mısır hükümetinin Rumları ve Yunanlıları desteklemesi pek de anlaşılır bir yaklaşım değil.
1963 yılında Kıbrıslı Rumlar, adadaşları ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin ortakları olan Kıbrıslı Türkleri sindirmek, adadan kovmak ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasındaki kurucu halk statüleri nedeni ile var olan haklarından yoksun bırakmak için başlattıkları saldırılarda Mısır’ın gönderdiği zırhlı araçları ve çeşitli silahları da kullanmışlardı.
Kötü günlerdi onlar ve Mısır’ın Rumlara her ortam ve platformda da arka çıkması da çok üzmekteydi bizleri. Bir Müslüman ülkeden, hele de Arap aleminin lideri konumundaki bir Müslüman ülkeden bu tür bir davranışı hiç beklemiyorduk işin doğrusu. Ne yalan söyleyeyim beni müthiş bir düş kırıklığına uğratmıştı o yıllarda Mısır Devletinin Rumlar verdiği bu sınırsız politik ve silah desteği…
Şimdi durum değişti mi?
Hayır, hala daha değişmedi, Türkiye’nin, Mısır halkının eski Cumhurbaşkanı Mübarek’e karşı ayaklanmasındaki tüm etkinliğine ve Mısır halkına verdiği desteğe rağmen.
24 Nisan 2004 tarihinde Annan Planı’na Rumların “Hayır” oyu vermesinden sonra Orta Doğu’da bir çok Arap ülkesi KKTC’nin ülkelerinde diplomatik veya da ticari büro açmasına izin verdiği halde, Mübarek yönetimindeki Mısır hükümeti bırakın izin vermeyi, bu konuyu konuşmaktan, tartışmaktan bile kaçındı.
Tabii bunun nedeni Kıbrıs Rum ve Mısır halkının ortak çıkarları yerine, Mübarek ailesinin Rumlardan ve Yunanlılardan elde ettikleri kişisel çıkarlara dayanmaktaydı.
Kıbrıs Rum Yönetiminin, Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in oğulları Cemal ve Ala’ya Rum tarafındaki bankalarda kod isimlerle gizli hesap açmalarına izin vermesi, Mısır’ın Rumlara hem politik hem de askeri yardım yapmaya devam etmesinin en büyük nedeni. Mübarek’in oğulları için Kıbrıs Rum Yönetiminin kişilere ait gizli hesaplarla ilgili bilgi vermesini yasaklaması, Rum tarafını kendi çıkarları açısından dünya üzerindeki en güvenli “Mali Cennet” konumuna dönüştürdüğünden, bu jestin karşılığı da Kıbrıs konusunda Rumlara verilen sonsuz destek oldu.
Yunanistan ise bir başka yönden Mübarek ailesine yanaştı. Yunan hükümetleri, Hüsnü Mübarek’in karısı Suzan Mübarek’in, dış politika da dâhil olmak üzere Mısır’daki bütün önemli konular üzerindeki etkisini bildiklerinden kendisine büyük yakınlık göstermekten hiç çekinmediler ve bu uğurda da her olanağı kullandılar. Yunanistan hükümetleri, yıllarca hiç aksatılmayan ve eksilmeyen tempoda Suzan Mübarek’e hediyeler, ödüller ve mali bağışlarda bulundu. Bunların en güzel ve bilinen örnekleri de son yıllarda, Suzan Mübarek’in Mısır halkına yönelik hayır faaliyetlerini desteklemek üzere, Suzan Mübarek’in başkanı olduğu kuruluş ve vakıflara 1 milyon dolarlık meblağlar halinde yardım ve bağışlarda bulunmaları oldu. Kale bir kere yıllar önce içten fethedilmişti ve bu böyle yıllarca devam etti.
Eski Cumhurbaşkanı’nın ailesinin, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimiyle olan çıkarlarını korumak ve bu iki devleti memnun etmek için Mısır hükümeti birçok konuda Türkiye’ye soğuk davrandığı gibi zaman zaman cephe aldı.
Şimdilerde ise durum değişmiş değil. Sanki Hüsnü Mübarek hala iktidardaymış ve Mısır hükümeti de hala onun ailesinin Yunanistan ve Kıbrıs Kum kesimindeki çıkarlarını koruyormuş gibi Mısır Hükümeti hâlâ kapılarını Kıbrıslı Türklere kapalı tutuyor, pasaportlarımızı tanımıyor ve bizlere uygulanan ticari, ekonomik, ulaşım ambargosu ile siyasi izolasyona destek veriyor.
Bu düşüncenin ve uygulamanın artık değişmesi gerek ve zamanı da geldi. Mısır hükümetinden bu konuda tam bir destek beklemektedir Kıbrıs Türk halkı.
Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc
26 Aralık 2012
Bir yanıt yazın