Torosyan’ın savaşçıları

2.5 yılda hakaret boyutuna ulaşan tartışmaya Genelkurmay noktayı koydu. Genelkurmay, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, arşivlerde Sarkis isimli iki asker bulunduğunu ancak ikisinin de Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nda görev yapmadığını bildirdi. - torosyan

Çanakkale Savaşı’nda ilk düşman zırhlısını batıran tabyanın komutanı olduğu iddia edilen Ermeni subay Torosyan, profesörler Ayhan Aktar, Halil Berktay, Taner Akçam ve Dr. Hakan Erdem’i birbirine düşürdü.

2.5 yılda hakaret boyutuna ulaşan tartışmaya Genelkurmay noktayı koydu. Genelkurmay, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, arşivlerde Sarkis isimli iki asker bulunduğunu ancak ikisinin de Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nda görev yapmadığını bildirdi.

ÇANAKKALE Savaşı’nda ilk düşman zırhlısını batıran tabyanın komutanı olduğu söylenen Ermeni subay Sarkis Torosyan 4 akademisyeni birbirine düşürdü. Prof. Ayhan Aktar ve Prof. Halil Berktay’ın 2.5 yıldır süren ve artık birbirlerine hakaret boyutuna vardırdıkları tartışmaya Dr. Hakan Erdem ve Prof. Taner Akçam da katıldı. Erdem, “Gerçek ile kurmaca arasında Torosyan’ın Acayip Hikayesi” kitabıyla katılarak kendince noktayı koydu: “1940 Amerikan nüfus sayımı verilerine göre ortaokulu bile bitirmemiş.” Genelkurmay, arşivlerdeki Sarkis isimli iki askerin de Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nda görev yapmadığını bildirdi.

Tartışmayı 2.5 yıl önce Prof. Ayhan Aktar’ın Taraf Gazetesi’ndeki köşesinde kaleme aldığı “Yüzbaşı Torosyan’ın hikâyesi” yazısı başlattı. Aktar, 1990’lı yılların başında Harvard Üniversitesi’nde misafir araştırmacıyken okuduğu Sarkis Torosyan imzalı “From Dardanelles to Palestine” (Çanakkale’den Filistin’e) kitabından çok etkilenmiş ve 1. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru karşı cepheye geçen Osmanlı Ordusu’nun Ermeni subayı Yüzbaşı Torosyan’ın peşine düşmüştü. Aktar yazısında Torosyan’ın hayatından alıntılar yapmış, “18 Mart günü Sarkis Torosyan’ın komutasındaki tabyadan atılan mermiler düşman zırhlılarını batırmış ve savaşın kaderi değişmiştir” diye yazmış ve bu öykünün sinemaya aktarılmasını istemişti. Yanıt aynı gazetede köşe yazan Tarihçi Prof. Halil Berktay’dan geldi. Berktay “Torosyan ve Çanakkale” yazısında “İşin ucu en yakın dostlarıma da uzanıyor” diyerek Torosyan’ın anılarındaki sorunlara işaret etti. Berktay, “18 Mart 1915’te hiçbir İngiliz veya Fransız zırhlısı tamamen veya esas olarak topçu ateşiyle batırılmadı” diye yazdı. Torosyan’ın kitabında yer alan Osmanlıca bir belgeyi köşesine taşıyan Aktar, Berktay’ı “masa başı tarihçilik” yapmakla suçlayarak anılar için yayın çağrısı yaptı. 2 yıl sonra, geçen Ağustos’ta Torosyan’ın anıları, Aktar’ın araştırmalarını içeren uzun bir giriş yazısıyla yayımlandı. Tartışma hakaretle alevlendi.

HAKARETNAME GİBİ
İkinci raundun ilk yazısı “İki buçuk yıl sonra tekrar, Torosyan’ın masalları” başlığıyla Halil Berktay’dan geldi ve 24 Ekim’de başlayan yazıların ardı arkası kesilmedi. Berktay, 13 köşe yazısında Torosyan’ın İngilizce kitabı ve Türkçe çevirisindeki yanlışları tek tek sıraladı. Çanakkale Savaşları ile ilgisinin “masabaşı tarihçiliğinden ibaret olmadığı” notunu düşüp Çanakkale’de savaşmış ve batarya kumandanlığı yapmış, dedesi Halil Namık Bey’in öyküsünden dem vurdu. Sonra da, adını AA olarak kullandığı yazısında Aktar için “AA’nın ağzının bozuk olduğunu, tanıyan herkes gibi ben de biliyordum nicedir. Meğer bilim ve tartışma ahlakında da bir bozukluk varmış” diye yazdı. Sonra da Aktar’ı aşikâr bir uydurmanın üzerine sazan gibi atlamakla suçladı.

ERGENEKON’LA VURDU
Aktar da Taraf’ın Her Taraf köşesinde 3 gün süren yazısında seviye iyice düştü. 32 yıllık öğretim üyesi tecrübesiyle Berktay’ın yazdıklarına bakarak Torosyan’ın anılarını sonuna kadar okumadığını anlayan Aktar, şöyle devam etti: “Ayıptır söylemesi, ‘okuması olmayan’ bir akademisyen, ‘kör tır şoförü’ veya ‘topal balerin’ gibi bir şeydir (Halil anlasın diye İngilizcesini yazalım: Oxymoron!).” ‘Statüko bekçisi’ dediği Berktay’ı son olarak Ergenekon’dan tutuklu Doğu Perinçek ile yakınlığından vurdu.
Aktar’ın sözlerinden, televizyon programlarında Berktay’ın görüşleriyle paralel değerlendirmeler yapan ve “Gerçek ile kurmaca arasında Torosyan’ın Acayip Hikâyesi” karşı kitabını yazan Dr. Hakan Erdem de payını aldı: “Hamamın namusunu (Sabancı Üniversitesi, Tarih Programı) kurtarmaya çalışıyor. Halil gibi ‘okuması-yazması olmayan’ biriyle aynı bölümde çalışmak sürekli radyasyona maruz kalmak gibi olmalı.” Bu arada tartışmaya Taner Akçam da katıldı. Akçam’ın Agos’a söylediği “Torosyan tartışmaları, iyi tarihçi oldukları iddiasındaki bazı entelektüellerimizin el birliği ile bu soykırım sırrının üstünü örtme çabasından başka bir şey değildir. Efendim gemi batmış mı, batmamış mı; yok tarih 18’i mi 19’u muydu; o tepe miydi bu tepe mi? Neresinden tutsanız elinizde kalan tartışmalar. İnsanın utanası geliyor, yüzü kızarıyor yapılan tartışmaya bakınca. Aydınlarının bile böyle olduğu bir ülkede soykırımın bir sır olması, tapu kayıtlarının da ulusal güvenlik nedeniyle saklı tutulması şaşırtıcı değil elbette” sözleriyle cephe genişledi.

AKTAR ARTIK YAZMIYOR
Torosyan yazılarını 19’a çıkaran Berktay, Akçam’ı ucuzluk yapmakla eleştirdi: “TA kendini, 30 yıl önce herkese ‘revizyonistlik’ yakıştırdığımız günlerde mi sanıyor? Kendine yeni bir ‘ideolojik çatı’ bulup onun altından konuşmak, bu defa önüne gelene ‘soykırım inkârcısı’ mı demek zorunda? Uydurma bir metni eleştirmek, derhal ‘soykırımı örtbas etmek’ mi oluyor?” Aktar tartışmanın kendisi için bittiğini ilan etti, Akçam’ın yazıları sürüyor.

Kendi kitabından hayatı

YÜZBAŞI Torosyan, (1891) Kayseri, Everek (Develi) doğumlu. Edirne Rüştiyesi’ndeki sınıf arkadaşı Arap kökenli Muharrem’in paşa babasının yardımıyla Harbiye Mektebi’ne kabul edilir. 1914’te topçu teğmeni olarak mezun olur. I. Dünya Savaşı patlayınca Ertuğrul Tabyası’nın komutanlığına atanır. 19 Şubat 1915’te ilk düşman zırhlısını bu tabyadan atılan mermi batırır. Daha sonra Rumeli Hamidiye Tabyası’na atanır. 18 Mart’ta bu tabyadan atılan mermiler düşman zırhlılarını batırır ve savaşın kaderini değiştirir. Torosyan bu savaşta yaralanır.
Enver Paşa Torosyan’a kahramanlık madalyası verir. (Kitapta bir takdirname belgesi var) Bu arada Everek Kaymakamı Torosyan Ailesi’nin de içinde olduğu Ermeni nüfusu Suriye çöllerine sürer, İslahiye’de katliama uğrarlar. Kızkardeşi kurtulur ve Suriye’ye ulaşır. 1917’de Suriye cephesine tayin olan Torosyan, kardeşini Musul’daki kampta bulur. Olanları öğrenince de ordudan firar edip Filistin’de Arap ihtilalcilerine katılır. Arap süvari birliğinin başında Osmanlı Ordusu’na karşı savaşır. Sonra ABD’ye göçer.
Tarihe milliyetçi gözlüklerle bakanlar açısından Yüzbaşı Torosyan istenmeyen adam. Çünkü genel anlatıyı bozuyor. Bu nedenle yok sayılıyor. Sadece Türk ve Müslüman bir kahramanlık tarihi yazmak için resmi tarihte Ertuğrul Tabyası ütülenmiştir. 18 Mart zaferinin mimarı 2. Ağır Topçu Tugayı’nın tarihinin yazılmaması da tesadüf değildir.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir