NECDET BULUZ
Dünya kamuoyuna şu yanlış haberi yutturmaya çalışıyorlar:
“Suriye Devlet Başkanı Esad ve güçlerine karşı halk ve halkın silahlı muhalifleri savaşıyor.”
Suriye’de bir avuç muhalif var, bu doğrudur. Esad’a karşı mücadele veren muhalefet kadar her ülkede muhalif bulunuyor. Ancak, komşudaki rejimi yıkmak isteyenler dış güçler olunca işin şekli değişiyor. Çünkü dışarıdan Suriye’ye sokulan çeşitli ülkelerden sağlanan silahlı militanlar Esad rejimine karşı mücadele veriyor.
“SURİYE’DE TÜRKLER DE SAVAŞIYOR”
Biz, bu konuyu aylardır yazıyoruz. Dünya kamuoyunun kandırıldığını ve yanıltıldığını vurgulamaya çalışıyoruz. Hedef, Ortadoğu’da haritaların değişmesi, Bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulması ve karışıklıkların da sürmesidir. Bu değişimde en büyük zararı Türkiye’nin göreceğini de burada yineleyelim.
Suriye’de Esad’a karşı kimlerin savaştığına gelince:
Demokrat Parti (DP) Eski Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, Suriye’ye 10 bin silahlı militan sokulduğunu, bunların 3 bin tanesinin Türk vatandaşı olduğunu iddia etti. Zeybek, açıklamasında bu konuda bilgi ve belgelerin var olduğunu da söyledi. Zaten, muhalefet eden güçlerin Hatay’da bir araya geldiği, silahlandırılıp Suriye’ye sokulduğu biliniyordu. El Kaide’den, Müslüman Kardeşler’e kadar birçok örgütün de Suriye’de Esad’a karşı çarpıştıklarını duymayan kalmadı.
Hatta şunu da söyleyelim: Suriye’de Esad sonrası yönetimin aşırı sağcıların eline geçmemesi için Amerika’nın, İsrail’in ve AB ülkelerinin özel bir çaba içinde olduklarını da söylemeliyiz. Ülkede var olduğu söylenen kimyasalların bu güçlerin eline geçmesinden de endişe ediliyor.
HEDEF Şİİ YAYILMACILIĞINI ÖNLEMEK
Suriye’de savaşanlar bu kadarla da sınırlı değil.
Bu işi, ABD’nin gözetimi altında Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar organize ediyor. Muhaliflere Türkiye ev sahipliği yapıyor. Hedef, İran üzerinden Şii yayılmacılığının Araplara ulaşmasını önlemek. Suudi Arabistan bundan çok korkuyor. Dikkat edilecek olursa herkes rahatının kaçacağından ve koltuğunun sallanmasından endişe ediyor. Aslına bakılacak olursa bu iş iyice Türkiye’nin üzerine yıkıldı. 200 bin sığınmacıya bakan biziz, bu da ekonomik açıdan bizi zorlamaya başladı. Kaldı ki siyasi açıdan da Türkiye en zor ve kritik günlerini yaşıyor.
Söz Suudi Arabistan’dan açılmışken şunu da vurgulamadan geçmeyelim:
Suudi Arabistan şeriatla yönetiliyor. Demokrasinin hiçbir kuralı uygulanmıyor. Ama bu ülke Suriye’de demokrasi olmadığını, bunun getirilmesi için Esad’a karşı olduklarını söylüyor. Bunun inandırıcılığı olabilir mi? Buradaki hedefin ne olduğunu artık herkes biliyor. Şimdi ise aynı şeriat kurallarını Suriye’ye getirmeye çalışıyorlar. Kafalarında Esad sonrası böyle bir yönetim şekli var. İşin bir önemli noktası da bu işin içinde Türkiye’nin başrole oynamasıdır.
Bir başka dikkat edilmesi gereken konu da şu:
Hep, Müslümanları Müslümanlara kırdırıyorlar. Ölenler hep Müslüman halkın kendisi. Dış güçler bunu böyle istiyor, kimsenin de kılı kıpırdamıyor. Buna özellikle Müslüman ülkelerin destek vermesi ve dış güçlerin dümenine girmesi de ayrıca tartışılması gereken bir başka konudur.
İDAM MAHKÛMLARI DA SAVAŞIYOR
Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı’nın, şimdi de idam cezasına çarptırılmış mahkûmların, Suriye’de Esad rejimine karşı savaşmaları halinde serbest kalacaklarına dair karar aldığı ortaya çıkarıldı. Bu koşulları kabul edenlerin eline silah verilip, muhalif kamplara gönderildiği ve Suriye’de savaşa sokulduğu da gelen haberler arasında. Hatta savaşta sağ yakalananların ifadeleri de bunu doğruluyor.
Aşırı dincilerin, çeşitli ülkelerden toplanan militanların Suriye’de artık sivilleri de hedef alan katliamlara başladığı ve özellikle bunları Şii’ler üzerinde yoğunlaştırmaya başlaması ülkede ve bölgede bir iç savaşı, hali ile mezhep çatışmalarını da körükleyecektir. Bizim baştan bu yana endişemizin asıl kaynağı da budur. Yoksa burada Esad’ı korumak ve desteklemek gibi bir amacımızın olmadığını bir kez daha belirtelim.
e.mail: necdetes@mynet.com