NECDET BULUZ
Ergenekon Davası ile ilgili sona gelindi. Ancak, davanın nasıl sonuçlanacağı, ne karar verileceği ve adaletin zedelenip zedelenmeyeceği merak ediliyor. Gerek tutuklu sanıkların rahatsızlığı, gerek yakınlarındaki tedirginlik, gerekse halkın yargılamaya olan tepkisi, davanın görüldüğü Silivri’yi bir kuşatma altına almıştır. Bu tepkilerin bir nedeninin olduğunu görmek ve unutmamak gerekiyor. Çünkü yargılamanın adil olmadığı, tutukluların hiç suç işlemediği halde cezaevlerine tıkılmış olduğu bu tepki yumağını oluşturuyor. Cumhuriyet tarihinde böylesine bir yargılamanın da olmadığına özellikle dikkat çekiliyor.
Karar ne çıkarsa çıksın, Ergenekon Davası konusu adaletin zedelenmesi alanında her zaman tartışılacak, her zaman gündemde olacak bir dava olarak hafızalara da kazınacaktır. Çünkü Ergenekon Davası’nda hukuksuzluğun zirveye çıktığı görüşü ağır basıkıyor.
“ ADALET ZEDELENMEMELİDİR”
Şu ayrıntıyı özellikle vurgulayalım:
Ortada gerçek bir suç varsa, bu sucu işleyenler hukuk sistemi içinde cezalandırılmalıdır, bunun karşısında değiliz. Suçluyu korumuyoruz. Ancak, bugünkü hükümetin hakim ve savcılar üzerindeki siyasi baskısı ve hukuk yapısının bozulması kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Bu, bugünün konusu da değildir ve yıllardır tartışılmaktadır.
CHP, konunun yakın takipçisi olarak meydanlara çıkıyor. MHP, Ergenekon davasının bir hukuk zedelenmesine neden olmaması konusunda uyarı üzerine uyarı yapıyor. MHP Genel Başkanı Bahçeli, geçenlerde gazetecilerle yaptığı kahvaltıda “Ergenekon Davası konusunda kapsam çok genişletildi. Türkiye’nin gündemi de sürekli meşgul edildi. Temennimiz mahkemenin kamuoyunu tatmin edici bir karar vermesidir. Millet olarak beklentimiz, adaleti zedeleyen bir kararın çıkmamsıdır” diyerek endişelerini dile getirmiştir.
YARGILAMA SİYASALLAŞIRSA
Adalet sisteminin siyasallaşmaması ve adil işlemesi için sokaklara taşanların bu istekleri bir haksızlık değil, yapılmak istenilen bir haksızlığa karşı seslerini yükseltmeleridir. Bunu anlayışla karşılamak gerekiyor. PKK’lı sanıkların verdikleri ifadelerle insanlı suçlayıp, cezalandırmak hukuka indirilen ağır bir darbe olarak görülüyor. Adil yargılanmanın yapılmadığı izlenimi ile insanlar rahatsızlıklarını dile getiriyor. Ergenekon Davası’nın da derin bir yaraya dönüştüğü ifade ediliyor.
Dikkat ediniz binlerce insan Silivri yollarına düşüyor, biber gazı yiyor, tazyikli su altında kalıyor ama direncini de gösteriyor. Bunun bir nedeni olmalıdır. Bu neden incinen adalet duygusundan başka bir şey değildir. Bugüne kadar böyle bir şeyin yaşandığını görmedik.
Eğer, bir yargılamaya destek için Türkiye’nin her tarafından binlerce insan zor koşullarda Silivri yollarına düşüyor, adil yargılama istiyorsa buraya bir nokta koymak gerekiyor. Yüzlerce insan bugüne kadar Ergenekon adlı bir örgüt kurmakla suçlanıyor. Ancak, ortada bu örgüt yok, örgütün başı yok, gövdesi yok. Yapılan tüm araştırmalarda da böyle bir bulguya rastlanamadı.
“ADALET İSTİYORUZ” SESLERİ
Silivri Cezaevi’nde aralarında generaller, gazeteciler, profesörler, milletvekilleri, yazarların da bulunduğu birçok tutuklu yıllardır yatıyor. Birçokları yargılanma sırasında “Suçumuz ne, ne ile yargılanıyoruz, bize bunu söyleyin” diyor, adeta isyan ediyor. Burada sadece “adalet istiyoruz” deniliyor. Bunu tutuklular da, tutuklu yakınları da, avukatlar da, sokaktaki adam da aynı şiddetle istiyor, buraya dikkat. Çünkü mahkemeyi ve davayı karartan şüphelerin giderek arttığı görülüyor. Bir de Ergenekon Davası’na siyasi bir dava olarak balkıyor ve bu da tepkilere neden oluyor. İşte, biz bu nedenle adaletin zedelenmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Ortada olan şudur:
Haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı toplumda oluşan tepki çığ gibi büyüyor. Mahkemelerin siyasileşmeye başlaması, intikam duyguları ile hareket etmesi izlenimi giderek artıyor. Bu nedenle de “Adalet istiyoruz” diyenler yollara düşüyor, tepki yumağı oluşturuyor. Bu görüntüler ve bu düşünceler iyiye gitmediğimizi gösteriyor.
Ergenekon Davası, toplumdaki kutuplaşmanın bir parçası haline dönüştürülmüştür. Ergenekon Davası konusunda kamuoyu tatmin edilememiştir. Kafalarda soru işaretleri bulunuyor. Hâlbuki toplumun tüm kesimleri bu konuda ikna edilmeliydi bu da yapılamadı. Huzursuzlukların en büyük nedenlerinden birinin de bunun olduğunu düşünüyoruz.
e.mail: necdetes@mynet.com