NECDET BULUZ
Trafik cezalarındaki artışın çok can yakacağı söyleniyor. Çünkü yeni yıl ile birlikte, trafikte suç işleyenlere verilen cezalar artırıldı. Kurallara uymayanlara daha ağır para cezaları verilecek, ehliyetlere el konulacak. Bunu olumlu karşılıyoruz. Ancak, cezalarla birlikte trafikte en önemli konu eğitime de önem verilmesi gerektiğinin altını çizelim.
Türkiye, trafik kazaları yönünde dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Alınan tüm önlemlere, kontrollere, caydırıcı cezalara rağmen, trafik terörünün önünü bir türlü alamıyoruz. Kazalar, ölümleri getirdiği gibi, sakatların sayısında da artışlar oluyor. Maddi hasarın ise hesabı yok. Bir savaşta bile verilemeyecek kadar ölümlü olayları biz, meydana gelen trafik kazalarında fazlasıyla veriyoruz.
EĞER KURALLARA UYULMAZSA
Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor:
Kazalar, genellikle, kurallara uymamaktan kaynaklanıyor. Bu kurallar neler? Alkollü araç kullanmamak, trafik düzeninin sağlayan kurallara dikkat etmemek. Aşırı hız yapmak. Uykusuz, yorgun ve dikkatsiz araç kullanmak. Emniyet kemeri takmamak, direksiyon başında cep telefonu ile konuşmak. Daha fazlasını da sıralayabiliriz.
Araştırmalar sonucu ortaya çıkan tabloya baktığımızda bu kuralsızlıkların bir kısmını ağır trafik cezaları ile önlemek mümkündür. Ancak, bakıyorsunuz, direksiyon başındaki aşırı alkollü ve kendisine yazılan cezaya aldırış bile etmiyor. Ya da aşırı hız yapıyor, trafik magandalığı yapmakla övünüyor. Trafik polisine de “Fazla konuşmayın, cezası neyse yazın ödeyeyim” diyebiliyor.
Bir başka kanayan yara da, trafikte suç işleyenlerin bazılarının trafik polisine “Benim kim olduğumu biliyor musun?” diye çıkışmasıdır.
HATANIN GERİYE DÖNÜŞÜ YOK
Şu gerçeği bilelim ve altını da kalınca çizelim:
Trafikte bir hata yapılıyorsa, bunun geriye dönüşü yoktur. Önemli olan, hatanın yapılmamamsıdır. Hata ile birlikte ölüm, yaralanma, maddi hasar oluşumunun önüne geçmek mümkün değildir.
Biz, trafik ile ilgili yazdığımız yazılarda şu iki konuya sürekli değindik: Birincisi ehliyet verme sisteminin değiştirilmesi, ikincisi de bu işin eğitimine ağırlık verilmesi. Daha direksiyon tutmasını bilmeyene ehliyet verilirse, biz bu işi nasıl çözeriz? Trafik kurallarını bilmeyenlerin cebine ehliyet koyarsak, bu işi önleyebilir miyiz? Bugün, ne acıdır ki, bu ehliyet verme sistemi ile bunları yaşayabiliyoruz.
Gelişmiş ülkelere yüzümüz dönelim ve daha ilkokul yaşlarında trafik konusunda nasıl eğitildiklerine bakalım. Çoğu zaman bu ülkeleri örnek alırız, gösteririz de trafik eğitimi konusunda niye bu ülkeleri örnek almayız? Bu işin bir eğitim, kural ve terbiye işi olduğunu kabul etmez, bu konuyu ciddi biçimde okullara sokamazsak, ne kadar önlem alırsak alalım, ne kadar caydırıcı cezaları devreye sokarsak sokalım, bu işi önleyemeyiz. Trafikte eğitim şarttır ve bu konu ilkokulla birlikte öğretilmelidir.
EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM…
Bu iş bir eğitim, terbiye işidir. Bunun eğitimini alan, terbiye edilmiş olur. Terbiye alan bir sürücü kolay kolay kural ihlal etmez, suç işlemez. Suç işlediğinde de görevini yapan trafik polisine “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye çıkışmaz. Ya da suç işleyen şımarık bir trafik magandası “Suçluysam, cezamı kes fazla konuşma” demez.
Şunu bir türlü göremiyoruz:
Trafikte işlenen suç, sadece işleyen ile sınırlı kalmıyor. Başkalarına da zarar veriyor. Başkalarına zarar vermek daha önemlidir. Suçlu olanın para cezası kesilir ama ya başkasının ölümüne, yaralanmasına zarar verdiyse bunun geri getirilmesi mümkün olabilir mi? Yukarıda da ifade etmeye çalıştık, trafikte işlenen hatanın geriye dönüşü yoktur.
Trafikte görev alan trafik polislerinin çok iyi bir eğitimden geçtiklerini her geçen yıl daha belirgin şekilde görebiliyoruz. Aralarında ayıklanması gerekenler, her meslekte olduğu gibi var ama bunların da giderek azalmaya başladığı da bir gerçek. Sürücülerle olan iletişim, anlayış, davranış çağdaş bir görünüm veriyor. Bunun da sevindirici olduğunu vurgulayalım.
e.mail: necdetes@mynet.com