Belki okuyucularımın arasında izleyenler vardır; geçtiğimiz 7 Kasım akşamı, CNN-TÜRK’de Şirin Payzın tarafından hazırlanıp sunulan “Ne oluyor” isimli programa Ankara stüdyosundan konuk olarak katıldım. İlk defa bir canlı yayına katılmamın etkisiyle ve aşırı temkin sebebiyle oldukça heyecanlıydım ama galiba benden beklentisi olan toplum kesimlerinin duymayı istediği mesajları şu ya da bu şekilde vermeyi başarabilmişimdir…
Ayrıca aynı stüdyoda, Türk-Arap ilişkileri konusunda vaktiyle kendisiyle polemik yaşadığım bir Star Gazetesi yazarının da bulunması benim için ayrı bir deneyimdi. Üstelik bu şahıs, Mavi Marmara Gemisi’nde bulunmuş, daha önce beni “Arap Düşmanı” olarak ilan etmiş ve yaşadığımız polemik sırasında kendisini“Araplara canı gönülden bağlı” birisi olanak tanıtmıştı. Bereket versin, partnerim oldukça centilmen ve nazik bir gençti. Üstelik bana belki de yaşıma hürmeten “Ömer Ağabey” diye hitap ediyordu. Ben de geçmişte beni “Arap düşmanı” ilan etmesinden dolayı kendisine kırgın olmadığımı ve Müslüman olarak birbirimizin kardeşi olduğumuzu söyledim. Bu sebeple, hem program girişinde, hem de çıkışında olmak üzere kendisiyle iki kez kucaklaştık. Ne de olsa her ikimiz de “İnnemel mü’minûne ıhvetün” ayetinin anlamını iyi bilen kişilerdik…
Dedik ki; CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül olabilir!
Program esnasında partnerimin cep telefonuna bir mesaj gelip, gelen mesaj üzerine yüzüne bir heyecan ve şaşkınlık dalgası yayıldığını fark edince, reklâm arasında kendisine bunun sebebini sordum.
Bana cevabı şu oldu;
-“Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül’e destek vereceklerini açıklamış!”.
Biz programa girmeden önce CHP lideri Star TV ana haber bülteninde Nazlı Öztarhan’ın konuğuydu. Meğer bu sırada dile getirmiş parti olarak Abdullah Gül’e destek verebileceklerini.
Partnerimin şaşkınlığını görünce biraz da hava olsun diye kendisine şöyle dedim;
-“Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Bütün göstergeler, aday olması durumunda sadece CHP’nin değil, bütün muhalefetin Abdullah Gül’e destek vereceğini gösteriyor. Çünkü bu durumu gerek söylemleriyle ve gerekse takınmış olduğu sert tavırla Sayın Başbakan kendisi yarattı. Ve ben, aday olması durumunda, Sayın Gül’ün şansının, Sayın Erdoğan’a göre çok daha yüksek olduğuna inanıyorum. Bu konuyu birkaç gün önce zaten yazmıştım…”
Partnerim beni tasdik ederek dedi ki;
-“Evet, aday olması durumunda Abdullah Gül’ün şansı daha fazladır; kazanabilir. Çünkü oylar zaten yüzde elliye elli. Bu yüzde elliye, AKP içindeki Gül taraftarlarını da eklersek Sayın Gül’ün kazanma ihtimali daha yüksektir…”
Partnerimin Sayın Erdoğan’la aynı mahallede oturduğunu ve onlarla içli dışlı olduğunu düşünürsek; o mahallede de kafaların bir hayli karıştığını, daha doğrusu o mahalleyi baştanbaşa bir korkunun sardığını söylememiz fazla yanlış olmayacaktır. Anladığım kadarıyla; o mahallenin halkı, mahallelerinde bir çatlak oluşmasından, mahallerinde bir yangın çıkmasında ve mahallelerinden bir fay hattı geçmesinden fena halde tırsmış bulunuyorlar. Eğer sezgilerim beni yanıltmıyorsa; AKP testisi çatlayıp su kaçırmak üzeredir. Bu testinin, hele hele 2014’ten sonra artık su tutmayacağı kesin gibidir. Muhalefet de zaten bunu iyi bildiği için, Abdullah Gül’e oynayacak gibi gözüküyor.
İsterseniz, CHP liderinin Abdullah Gül’ü destekleyebileceklerini söylediği 7 Kasım’dan 5 gün öncesine gidip, 2 Kasım günü “haberiniz.com.tr” isimli internet sitesindeki köşemde yazmış olduğum “CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül olabilir!” başlıklı yazımdan küçük bir alıntıyı burada tekrar aktarmış olalım:
“…CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına bakılırsa; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının Gül olmaması için hiçbir engel bulunmuyor ortada… Başşkası Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından nasıl bir profil çıkarır bilmiyorum ama ben Kılıçdaroğlu’nun tam da Abdullah Gül’ün profilini çizdiğini sanıyorum. Neden mi? Çünkü bu ülkede Recep Tayip Erdoğan’la Abdullah Gül’ün yarıştığı bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde, AKP dışındaki partilere oy verenlerin tamamının Abdullah Gül’ü destekleyebileceklerini düşünüyorum ben. 2011 Genel seçimlerinden hareketle; AKP’nin %48 oy aldığını düşünürsek geriye %52’lik bir oy çoğunluğu kalmaktadır. Bu çoğunluğa ilave olarak AKP içindeki Gülcüleri de hesaba katarsak, seçim yarışını Sayın Gül’ün göğüsleyeceğinden hiç şüphem yoktur…”(1).
Türk-Arap ilişkileri
Yukarıda da söylediğim gibi, geçtiğimiz Cuma akşamı CNN-Türk kanalında Şirin Payzın’ın konukları arasındaydım. Yine yukarıda belirttiğim gibi, çeşitli sebeplerle biraz heyecanlı olsam da galiba konuya ilişkin görüşlerimi az çok aktarabilmişimdir(2). Programda, öteki konuklar gibi, suya sabuna dokunmayan genel bilgiler vermekten ve polemiğe girmekten kaçınarak, konu hakkında sokaktaki halkın anlayabileceği türden pratik bilgiler vermeyi düşündüm ve öyle de yaptım. Umarım tamamı gazeteci ve diplomat olan ekran kurtlarının karşılıklı salvoları arasında söylediklerimiz, güme gitmemiş ve asumanda hoş bir sedâ bırakmıştır.
Bırakmış olmalı ki; dün akşam “Milli Düşünce Merkezi” isimli kuruluştan aradılar. Yapmış oldukları teklifi kabul ederek, 13 Kasım 2012 Çarşamba günü akşamı saat 19.00’da, kendilerine Cuma günkü programın konusu olan “Türk-Arap ilişkileri” hakkında bir sunum yapmaya çalışacağım. Kim bilir belki de ekranlardan söyleme imkânı bulamadıklarımızı, orada söyleme imkânı buluruz. Umarım ve dilerim ki; hep birlikte başarılı bir bilgi paylaşımı gerçekleştiririz.
Sizleri de bekliyoruz…
____________
1-http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi67045-CHPnin_Cumhurbaskani_adayi_Abdullah_Gul_olabilir.html
2- bkz. ,