PUTİN VESİLESİYLE ZİYA PAŞA’YI YÂDEDİŞ VE SİYASİ İFLAS

 

Devlet Başkanı Vladimir Putin,Türkiye-Rusya Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısına katılmak üzere İstanbul’da idi.
Toplantıda bir çok ikili ekonomik ve kültürel konulu ilişki,düzenlenen anlaşmalar ve muhtıraların imzalanmasıyla geliştirildi.
Ne ki Türkiye iktidarının din’i toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayan ve bu kurguyu ABD liberalizmi ile Büyük Ortadoğu coğrafyasına monte eden felsefesinin Suriye tıkanıklığında önü açılamadı.
Ortadoğu’nun konjonktürel-stratejik şartları etkisiyle süreçte yok edilmemek için uluslaşma hedefinde Kürt Hareketi ile hem siyasi,hem terör mücadelesi de tıkandı!

*
Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’inde ,”Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz /Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” beyiti, aşağıdaki ikisi üzerinden Türkiye iktidarının Ortadoğu ve terörle mücadele politikasına işaret ediyor.

*
Bakınız, iktidarın onuncu yılında Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hâlâ terör ve irtibatlı konularla ilgili,”Akan kanı durdurmak,bu yakıcı sorunu sonlandırmak için kiminle görüşmek gerekiyorsa,hangi adımın atılması,hangi araçların,mekanizmaların devreye sokulması gerekiyorsa uygun zamanda ve zeminde gerekli kararları almakta tereddüt göstermiyoruz”,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’da ,”Suriye’de rejimin yanında dursaydık bir bedeli vardı.Rejimi ikna etmeye çalıştıktan sonra ikna edemeyince aldığımız net tutumun da bazı bedelleri oldu.Ama Türkiye’nin tarihin ileri döneminde Orta Doğu,Balkanlar,Kafkasya ve Orta Asya’ya dönüşü muhteşem olacak” diyor!

*
“Eyvah bu bâziçede bizler yine yandık/Zira ki ziyan ortada bilmem ne kazandık” ( Eyvah bu oyunda bizler yine yandık/Çünkü zarar ortada bu konuda bilmem biz ne kazandık) beyiti iktidarın Suriye ve terörle mücadele  politikalarında işleyişi gösteriyor gibidir.

*
Suriye’de muhalif Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Komitesi (NBC) -ki,13 muhalefet partisini bünyesinde barındırmakta,Suriye iç işlerine yabancı askeri müdahaleyi reddetmekte,krizin barış yoluyla çözümü dışında başka bir alternatif olmadığına ve geleceği sadece Suriye halkının belirleyebileceğine inanmakta,Suriye’ye yönelik düşmanca politikaları deşifre ettiği için dış destekli Ulusal Konseyden (SUK) tepki almaktadır.
Putin’in Türkiye ziyaretinden az önce Moskova’da NBC sözcüsü yaptığı görüşmelerin ardından,” Şehirlerinin bombalanması, 50 bin insanın yaşamını kaybetmesi, 400 bine ulaşan mültecilerin olduğu bir süreçte Esad’ın kaderi ile ilgili konuşmaktan ziyade şiddetin durdurulması ve diktatörlüğün ortadan kaldırılması gerekir,Türkiye Suriye’ye zarar veriyor” açıklamasında bulunuyor.
Dağınık muhalefetin birleşmesi,30 Haziran Cenevre deklarasyonunda belirlenen Suriye egemenliği ve ulusal birliğin bozulmadan krizden çıkılması için çıkar yolların birlikte aranmasını istiyor ve Suriye rejimi ile görüşmeye hazır olunduğunu açıklıyor.

*
ABD’nin tüm ilgisini İran’ın Buşehr Nükleer Santraline çevirdiği yönde bilgileralınıyor -fakat,dış destekli SUK hâlâ Rusya’nın Esad’la devam etmeyeceği tevatüründe,“NBC Suriye’de sol ve lâik kesimi temsil ediyor.Suriye konusunda düzenlenecek olası bir uluslararası konferansta masada yer kapma telaşındalar” parpazlamasında bulunuyor…

Halbuki Devlet Başkanı Putin Başbakan Erdoğan ile yaptığı basın toplantısında,Suriye krizinin çözümünde NBC’nin çözüm planıyla aynı doğrultudadır, yabancı askeri müdahaleyi reddediyor,krizin barış yoluyla çözümü dışında başka bir alternatif olmadığına ve geleceği sadece Suriye halkının belirleyebileceğini  açıklıyor-ki, ters düştüğü Başbakan Erdoğan, konuyu iki  ülke dışişleri bakanlarının müzakereleriyle halledilebileceği bahanesiyle ötelemek,bir süre kazandığını zannetmekten ileri gidemiyor.


*
Tam da burada Şanlıurfa/Ceylanpınar ilçesinin 100 metre ilerisinde henüz dumanların tüttüğü  Rasulayn ilçesindeki  kanlı çatışmaları hatırlamak gerekir.
Rasulayn,Türkiye’nin Suriye ile 877 km.lik sınırında en az 5 km.derinliğinde uçuşa yasak bölge oluşturmak üzere NATO’dan Patriot füze savunma sistemlerini talep ettiği şu günlerde;
Hem  SUK muhalif birliklerin oluşturulacak güvenlikli bölge üzerinde Tel-et Temr karayoluna hakim olmaları ve Halep’e yürümelerinin  başlangıç noktasındadır,
Hem de Kuzey Suriye’de Kürt federalizminin önemli bir mevkiidir-ki, PKK destekçisi Suriyeli Kürtlerin Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve askeri kolu Halkçı Koruma Birlikleri(YPG)nin kontrolünde bulunuyor.


*
18 Kasım’da Türkiye’nin TSK ve MİT vasıtasıyla organize ettiği ve destek verdiği muhalif Müslüman Kardeşler Örgütüne bağlı Sünni  Cebhat An-Nusra Cephesi ve  El Kaide örgütüne bağlı Afganistan’da savaşmış Gurabaa Aş- Şam örgütü birlikte Rasulayn’a saldırıyor ve PYD ile şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
23 Kasım’da Suriye Hava Kuvvetleri uçaklarının TSK angajman kurallarına rağmen  Rasulayn’a  bombardımanıyla,muhalifler çok büyük kayıplarla ağır bir yenilgi almıştır ve sığınılan Ceylanpınar’dan çıkılamıyor.

*
Kuzey Suriye Yüksek Kürt Konseyi Rasulayn kazançları ardından  Irak Kürt Yönetimi Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin katılımında Erbil’de toplanmıştır ve ekonomi,savunma,diplomasi alanında daha aktif olmanın stratejisini belirleniyor.
Buna göre Yüksek Kürt Konsey’indeki ihtilafların çözülerek hızlı karar alma sürecinde diplomasinin geliştirilmesi ve Adalet,İnsani Yardım,Askeri,Sınır Kapıları Komitesi kurulması,bölücü PKK yanlısı YPG’nin resmi savunma organizasyonu olduğu kararları alınıyor.
Bugün Suriye Kürtleri Mardin-Şanlıurfa sınır hattında 8 ayrı noktada yol kontrolü ve gümrük noktası kurmuştur,sınır geçişi ve gümrükleme adı altında para topluyor!

*
“Milliyyeti nisyan ederek her işimizde/ Efkâr-ı Firenge tebaiyyet yeni çıktı” (Her işimizde ulusal benliğimizi unutarak Batı düşüncesine körü-körüne bağlılık yeni çıktı)” beyiti,el parasıyla gerdeğe giren iktidarın terörle mücadele stratejisine işaret eder gibidir.

*
Nitekim Türk halkının teröristlerin baskısından korunması,güvenliğin sağlanmasında ya da terörle mücadele stratejisinde;teröristlerin bulunduğu alanda hakimiyet kurulmalı, etkisiz hale getirilmeli,sınır bölgelerinde giriş-çıkışlar kontrol edilmeli, siyasal alanda yapılan mücadelenin yasal çerçevede olması temin edilmeli,uluslararası destek kesilmeli,finansman yolları engellenmelidir.
Ama herşeyden önce, ulusal sınırlar ötesinde terör örgütünün yuvalanabileceği ülkelerle de ortak hareket edilmesi gerekiyor.

*
10 yıldır din’in toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olduğunuda Türkiye’yi bataklığa çeviren iktidar – birincisi; PKK bölücü örgütünün konfederalist, toplumcu siyaset  ve ekonomi felsefesi ile terstir – ikincisi algısını ABD liberalizm ile Büyük Ortadoğu coğrafyasına monte etmek misyonundadır-o nedenle, PKK’nın tasfiyesini gerçekleştirmeden iktidarın tamamlanmayacağı düşüncesiyle siyasal, örgütsel ve ideolojik tasfiyeye ile tahrikten ileri gidemiyor.
Kürt Hareketi de Türkiye,Irak,İran,Suriye coğrafyasının içinde bulunduğu konjonktürel-stratejik şartlarda yok edilmemek için Kürt kimliği ile uluslaşma hedefini bu dört ülkede hayata geçirmenin mücadelesinde,Türk iktidarından aldığı yaraya bir Suriye’den, bir Irak’tan,bir İran’dan mukabelede bulunuyor,iktidarın terörle mücadele stratejisini boşa çıkarıyor.

*
Terkib-i Bend’in,”Hak söyleyen evvel dahi menfur idi,gerçi/Hainlere amma ki riayet yeni çıktı”( eskiden de doğru söyleyen nefretle karşılansa da,hainlere uyma yeni çıktı) ve,

Evrak ile ilân olunur cümle nizâmat/Elfâz ile terfih-i ra’iyyet yeni çıktı” (bütün düzenlemeler kâğıt üzerinde ilan ediliyor, söz ile  halkın refaha erişmesi yeni çıktı) beyiti işte o ikili üzerinden iktidarın politikalarına  işaret ediyor.

*
Yanlışlarının ceremesi Türk Halkına  fatura edilmekte, Kemalist ilkeler bir bir çökertilirken Türkiye ulus-üniter devleti zor dönem yaşıyor.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hâlâ “Akan kanı durdurmak,bu yakıcı sorunu sonlandırmak için gerekli kararları almakta tereddüt göstermiyoruz”,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’da ,”Türkiye’nin tarihin ileri döneminde Orta Doğu,Balkanlar,Kafkasya ve Orta Asya’ya dönüşü muhteşem olacak” diyebiliyor!

*
El insaf! Ziya Paşa’nın,” Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” (Sabrın da bir sonu vardır) beyiti  bu durumu karşılıyor.

4.12.2012

Yazıları posta kutunda oku

  <p>Devlet Başkanı Vladimir Putin,Türkiye-Rusya Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısına katılmak üzere İstanbul'da idi.
Toplantıda bir çok ikili ekonomik ve kültürel konulu ilişki,düzenlenen anlaşmalar ve muhtıraların imzalanmasıyla geliştirildi.
Ne ki Türkiye iktidarının din'i toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayan ve bu kurguyu ABD liberalizmi ile Büyük Ortadoğu coğrafyasına monte eden felsefesinin Suriye tıkanıklığında önü açılamadı.
Ortadoğu'nun konjonktürel-stratejik şartları etkisiyle süreçte yok edilmemek için uluslaşma hedefinde Kürt Hareketi ile hem siyasi,hem terör mücadelesi de tıkandı!</p>
<p>*
Ziya Paşa'nın Terkib-i Bend'inde ,"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz /Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" beyiti, aşağıdaki ikisi üzerinden Türkiye iktidarının Ortadoğu ve terörle mücadele politikasına işaret ediyor.</p>
<p>*
Bakınız, iktidarın onuncu yılında Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hâlâ terör ve irtibatlı konularla ilgili,"Akan kanı durdurmak,bu yakıcı sorunu sonlandırmak için kiminle görüşmek gerekiyorsa,hangi adımın atılması,hangi araçların,mekanizmaların devreye sokulması gerekiyorsa uygun zamanda ve zeminde gerekli kararları almakta tereddüt göstermiyoruz",
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'da ,"Suriye'de rejimin yanında dursaydık bir bedeli vardı.Rejimi ikna etmeye çalıştıktan sonra ikna edemeyince aldığımız net tutumun da bazı bedelleri oldu.Ama Türkiye'nin tarihin ileri döneminde Orta Doğu,Balkanlar,Kafkasya ve Orta Asya'ya dönüşü muhteşem olacak" diyor!</p>
<p>*
"Eyvah bu bâziçede bizler yine yandık/Zira ki ziyan ortada bilmem ne kazandık" ( Eyvah bu oyunda bizler yine yandık/Çünkü zarar ortada bu konuda bilmem biz ne kazandık) beyiti iktidarın Suriye ve terörle mücadele  politikalarında işleyişi gösteriyor gibidir.</p>
<p>*
Suriye'de muhalif Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Komitesi (NBC) -ki,13 muhalefet partisini bünyesinde barındırmakta,Suriye iç işlerine yabancı askeri müdahaleyi reddetmekte,krizin barış yoluyla çözümü dışında başka bir alternatif olmadığına ve geleceği sadece Suriye halkının belirleyebileceğine inanmakta,Suriye'ye yönelik düşmanca politikaları deşifre ettiği için dış destekli Ulusal Konseyden (SUK) tepki almaktadır.
Putin'in Türkiye ziyaretinden az önce Moskova'da NBC sözcüsü yaptığı görüşmelerin ardından," Şehirlerinin bombalanması, 50 bin insanın yaşamını kaybetmesi, 400 bine ulaşan mültecilerin olduğu bir süreçte Esad'ın kaderi ile ilgili konuşmaktan ziyade şiddetin durdurulması ve diktatörlüğün ortadan kaldırılması gerekir,Türkiye Suriye'ye zarar veriyor" açıklamasında bulunuyor.
Dağınık muhalefetin birleşmesi,30 Haziran Cenevre deklarasyonunda belirlenen Suriye egemenliği ve ulusal birliğin bozulmadan krizden çıkılması için çıkar yolların birlikte aranmasını istiyor ve Suriye rejimi ile görüşmeye hazır olunduğunu açıklıyor.</p>
<p>*
ABD'nin tüm ilgisini İran'ın Buşehr Nükleer Santraline çevirdiği yönde bilgileralınıyor -fakat,dış destekli SUK hâlâ Rusya'nın Esad'la devam etmeyeceği tevatüründe,"NBC Suriye'de sol ve lâik kesimi temsil ediyor.Suriye konusunda düzenlenecek olası bir uluslararası konferansta masada yer kapma telaşındalar" parpazlamasında bulunuyor...</p>
Halbuki Devlet Başkanı Putin Başbakan Erdoğan ile yaptığı basın toplantısında,Suriye krizinin çözümünde NBC'nin çözüm planıyla aynı doğrultudadır, yabancı askeri müdahaleyi reddediyor,krizin barış yoluyla çözümü dışında başka bir alternatif olmadığına ve geleceği sadece Suriye halkının belirleyebileceğini  açıklıyor-ki, ters düştüğü Başbakan Erdoğan, konuyu iki  ülke dışişleri bakanlarının müzakereleriyle halledilebileceği bahanesiyle ötelemek,bir süre kazandığını zannetmekten ileri gidemiyor.</p> *
Tam da burada Şanlıurfa/Ceylanpınar ilçesinin 100 metre ilerisinde henüz dumanların tüttüğü  Rasulayn ilçesindeki  kanlı çatışmaları hatırlamak gerekir.
Rasulayn,Türkiye'nin Suriye ile 877 km.lik sınırında en az 5 km.derinliğinde uçuşa yasak bölge oluşturmak üzere NATO'dan Patriot füze savunma sistemlerini talep ettiği şu günlerde;
Hem  SUK muhalif birliklerin oluşturulacak güvenlikli bölge üzerinde Tel-et Temr karayoluna hakim olmaları ve Halep'e yürümelerinin  başlangıç noktasındadır,
Hem de Kuzey Suriye'de Kürt federalizminin önemli bir mevkiidir-ki, PKK destekçisi Suriyeli Kürtlerin Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve askeri kolu Halkçı Koruma Birlikleri(YPG)nin kontrolünde bulunuyor.</p> *
18 Kasım'da Türkiye'nin TSK ve MİT vasıtasıyla organize ettiği ve destek verdiği muhalif Müslüman Kardeşler Örgütüne bağlı Sünni  Cebhat An-Nusra Cephesi ve  El Kaide örgütüne bağlı Afganistan'da savaşmış Gurabaa Aş- Şam örgütü birlikte Rasulayn'a saldırıyor ve PYD ile şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
23 Kasım'da Suriye Hava Kuvvetleri uçaklarının TSK angajman kurallarına rağmen  Rasulayn'a  bombardımanıyla,muhalifler çok büyük kayıplarla ağır bir yenilgi almıştır ve sığınılan Ceylanpınar'dan çıkılamıyor.</p>
<p>*
Kuzey Suriye Yüksek Kürt Konseyi Rasulayn kazançları ardından  Irak Kürt Yönetimi Bölgesi Başkanı Mesut Barzani'nin katılımında Erbil'de toplanmıştır ve ekonomi,savunma,diplomasi alanında daha aktif olmanın stratejisini belirleniyor.
Buna göre Yüksek Kürt Konsey'indeki ihtilafların çözülerek hızlı karar alma sürecinde diplomasinin geliştirilmesi ve Adalet,İnsani Yardım,Askeri,Sınır Kapıları Komitesi kurulması,bölücü PKK yanlısı YPG'nin resmi savunma organizasyonu olduğu kararları alınıyor.
Bugün Suriye Kürtleri Mardin-Şanlıurfa sınır hattında 8 ayrı noktada yol kontrolü ve gümrük noktası kurmuştur,sınır geçişi ve gümrükleme adı altında para topluyor!</p>
<p>*
"Milliyyeti nisyan ederek her işimizde/ Efkâr-ı Firenge tebaiyyet yeni çıktı" (Her işimizde ulusal benliğimizi unutarak Batı düşüncesine körü-körüne bağlılık yeni çıktı)" beyiti,el parasıyla gerdeğe giren iktidarın terörle mücadele stratejisine işaret eder gibidir.</p>
<p>*
Nitekim Türk halkının teröristlerin baskısından korunması,güvenliğin sağlanmasında ya da terörle mücadele stratejisinde;teröristlerin bulunduğu alanda hakimiyet kurulmalı, etkisiz hale getirilmeli,sınır bölgelerinde giriş-çıkışlar kontrol edilmeli, siyasal alanda yapılan mücadelenin yasal çerçevede olması temin edilmeli,uluslararası destek kesilmeli,finansman yolları engellenmelidir.
Ama herşeyden önce, ulusal sınırlar ötesinde terör örgütünün yuvalanabileceği ülkelerle de ortak hareket edilmesi gerekiyor.</p>
<p>*
10 yıldır din'in toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olduğunuda Türkiye'yi bataklığa çeviren iktidar - birincisi; PKK bölücü örgütünün konfederalist, toplumcu siyaset  ve ekonomi felsefesi ile terstir - ikincisi algısını ABD liberalizm ile Büyük Ortadoğu coğrafyasına monte etmek misyonundadır-o nedenle, PKK'nın tasfiyesini gerçekleştirmeden iktidarın tamamlanmayacağı düşüncesiyle siyasal, örgütsel ve ideolojik tasfiyeye ile tahrikten ileri gidemiyor.
Kürt Hareketi de Türkiye,Irak,İran,Suriye coğrafyasının içinde bulunduğu konjonktürel-stratejik şartlarda yok edilmemek için Kürt kimliği ile uluslaşma hedefini bu dört ülkede hayata geçirmenin mücadelesinde,Türk iktidarından aldığı yaraya bir Suriye'den, bir Irak'tan,bir İran'dan mukabelede bulunuyor,iktidarın terörle mücadele stratejisini boşa çıkarıyor.</p>
<p>*
Terkib-i Bend'in,"Hak söyleyen evvel dahi menfur idi,gerçi/Hainlere amma ki riayet yeni çıktı"( eskiden de doğru söyleyen nefretle karşılansa da,hainlere uyma yeni çıktı) ve,
"Evrak ile ilân olunur cümle nizâmat/Elfâz ile terfih-i ra'iyyet yeni çıktı" (bütün düzenlemeler kâğıt üzerinde ilan ediliyor, söz ile  halkın refaha erişmesi yeni çıktı) beyiti işte o ikili üzerinden iktidarın politikalarına  işaret ediyor.</p>
<p>*
Yanlışlarının ceremesi Türk Halkına  fatura edilmekte, Kemalist ilkeler bir bir çökertilirken Türkiye ulus-üniter devleti zor dönem yaşıyor.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hâlâ "Akan kanı durdurmak,bu yakıcı sorunu sonlandırmak için gerekli kararları almakta tereddüt göstermiyoruz",
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'da ,"Türkiye'nin tarihin ileri döneminde Orta Doğu,Balkanlar,Kafkasya ve Orta Asya'ya dönüşü muhteşem olacak" diyebiliyor!</p>
<p>*
El insaf! Ziya Paşa'nın," Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,/Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" (Sabrın da bir sonu vardır) beyiti  bu durumu karşılıyor.</p>
<p>4.12.2012
</p> - erbil parlamento aaarsiv

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir