NECDET BULUZ
BM Genel Kurulu’nda, Filistin Yönetimine “Üye olmayan gözlemci devlet” statüsünün verilmesi, hiç kuşkusuz Filistin’in devlet olma yolunda attığı çok önemli bir adımdır. Kaldı ki, bu statü 193 üyeli Genel Kurulun 138 üyesinin desteği ile gerçekleşmiştir. Bu karar, Filistin’e çok önemli bazı kazanımları da beraberinde getiriyor.
Ancak, ortada bir gerçek var ki, Amerika ve İsrail, bu kararın tamamen karşısında duruyor. Filistin, artık BM’deki müzakerelere katılabilecek. Uluslar arası Ceza Mahkemeleri’ne başvurabilecek. İsrailli yöneticilerini şikâyet edebilecek. İsrail, bugüne kadar BM Güvenlik Konseyi’nin aleyhine verilen hiçbir kararı uygulamadı. Herkese meydan okudu. Bundan sonra İsrail, yine bildiğini okuyabilecek mi, yoksa frene mi basacak?
İSRAİL YİNE MEYDAN OKUYOR
Öncelikle şuna bakalım:
Amerika ve İsrail, Filistinliler ile müzakereler için bu kararı engel olarak görüyor. Burada asıl hedef, İsrail-Filistin arasındaki müzakerelerin sürmesi ve Filistin sorunun bir an önce çözülmesidir. Eğer, Amerika da, İsrail de BM kararlarını engel olarak görüyorlarsa müzakereler nasıl sürecek? Filistin sorunu nasıl çözülecek?
Konuya bu açıdan baktığımızda İsrail-Filistin sorununda yeni bir sayfanın açıldığını söylememiz yanlış olmayacaktır.
BM’de Filistin’e statünün verilmesi ile Filistin’in eli güçlendi. Ancak, Batı Şeria’daki şartlar değişecek mi? Hayır. İsrail, yeni yerleşim birimleri ile yeniden meydan okumayı sürdürecek mi? Evet. O zaman bu karar sahada fazla bir şey değiştirmiyor. İsrail, yaptığı işgalle kalıyor. Bunu biz, gelecek için de sıkıntı olarak görüyoruz.
BM’YE DE SERT MESAJLAR VAR
Nitekim bu satırlar yazılırken, görmekte olduğumuz bu sıkıntıların tohumları da atılmaya başlandı. İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 3 bin konutluk yeni bir Yahudi yerleşim birimine onay verdiği belirtiliyor. Bunun anlamı nedir biliyor musunuz: İsrail, dünyaya meydan okuyor. Aynı zamanda da BM’ye sert mesajlar veriliyor.
Burada önemsenmesi gereken çözümdür. Ortada çözümsüzlük varsa ve bu daha da çözümsüzlüğe doğru yol alırsa beklenen sonuçların elde edilmesi mümkün değildir. İsrail- Filistin sorununa biraz da bu açıdan bakmakta yarar vardır. BM’nin aldığı kararla Amerika ve İsrail bir noktada yenilgiye uğratılmışlardır. Bundan sonra bu ikilinin nasıl bir politika izleyecekleri de iyi takip edilmelidir. Amerika’nın da İsrail’in de bu yenilginin altında ezilmemek için yeni bazı oyunlar içine girebileceklerini sanıyoruz.
Bizim için bir başka önemli nokta da şudur:
Filistinliler, birlik ve bütünlük içinde olmalıdır. Filistin Yönetiminin Lideri Mahmut Abbas ile Hamas ve diğer grupların mutlaka birlikte hareket etmesi ve ayrı görüşlerde olmaması gerekiyor. Çünkü bugüne kadar dış güçler Filistin’i hep içeriden bölerek bugüne geldiler. Artık bu bölünmeye son vermek gerektiğini herkes bilmeli ve anlamalıdır.
Bundan sonra izlenecek politikalarda gerek Abbas ve gerekse Hamas uyum içinde hareket ederse, sorunlar daha rahat biçimde aşılabilir. Filistin halkı, bu ayrışmanın sıkıntılarını çok çekmiş, bedelini de her zaman ağır ödemiştir.
ARAPLAR SORUNUN NERESİNDE?
Araplar Filistin sorununun neresindeler? Bunu ortaya koymaları gerekiyor. Bugüne kadar Filistin’e çeşitli yardımlar yapılmıştır ama bunlar neredeyse sadaka gibi yardımların ötesine geçmemiştir. Başbakan Erdoğan’ın İsrail’in son Gazze saldırısında Araplara yaptığı çağrıyı yerinde buluyoruz. Arapların Filistin sorununda nerede oldukları açık biçimde ortaya koymak durumundadırlar.
Şurası da bir gerçek ki, Arap dünyası, bugün ir Amerika’nın himayesinde ve güdümünde bulunuyor. Çokları da İsrail ile doğrudan, ya da dolaylı ilişki içinde bulunuyor. Amerika-İsrail ikilisi Arapları bugüne kadar hep bölmeyi başardı. Bundan sonra ortaya nasıl bir tablo çıkacak gerçekten bunu biz de merak ediyoruz.
Konuya nereden bakacak olursak olalım, Filistin’in BM’deki statüsü büyük bir başarıdır. Hatta bugüne kadar elde ettiği en büyük kazanımdır. Bunun çok iyi değerlendirilmesi ve doğru, ilkeli politikalarla hedefe ulaşılması gerekiyor.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın