ABD’de düşünce kuruluşları tarafından yayımlanan bir raporda, Türkiye, büyüyen ekonomisi, demokrasisi, bölge ve dünyadaki artan rolüyle, “uluslararası düzenin yörüngesini değiştirebilecek” 4 “küresel salıncak ülke”den biri olarak tanımlandı.
ABD merkezli düşünce kuruluşları German Marshall Fund (GMF) ve Center for a New American Security’nin ortaklığında, Daniel M. Kliman ve Richard Fontaine imzasıyla, “Küresel Salıncak ülkeler: Türkiye, Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Uluslararası Düzenin Geleceği” başlıklı bir rapor yayınlandı.
Rapordaki “salıncak ülke” kavramı, ABD’de, kararları her seçimde değişen, bu nedenle de ABD başkanlarının seçilmesinde çok kritik rol oynayan “salıncak eyalet” kavramından geliyor. Bu noktada, rapora göre, tıpkı ABD’deki “salıncak eyaletler” gibi, uluslararası sistemdeki değişken yaklaşımları nedeniyle Türkiye, Brezilya, Endonezya ve Hindistan da uluslararası düzende “küresel salıncak ülkeler” konumunda.
Raporun ana teması da, bu “küresel salıncak ülkelerin hep birlikte, yeni küresel sorumluluklar alma, halihazırdaki kurulu güçlerin çabalarına katılma veya kilit zorlukların çözümünü karmaşıklaştırma gibi yapacağı seçimlerin, şu anki uluslararası düzenin yörüngesini kesinlikle değiştirebileceği ve geniş jeopolitik sonuçlara vesile olabileceği” üzerine kurulu.
Raporun amacı ise, ABD ve Avrupalı müttefiklerin, uluslararası düzeni güçlendirmek için “küresel salıncak ülkeler” olan Türkiye, Brezilya, Hindistan ve Endonezya ile nasıl daha yakın ortaklıklar yapabileceği konusunda yaklaşım ve öneriler sunmak.
ABD’YE ÖNERİLER
Ayrıntılarına bakıldığında raporda, şu an uluslararası düzenin; Çin‘in yükselişi, çok taraflı ticaret görüşmelerindeki durgunluk, zayıflayan küresel finansal yapı, İran ve Kuzey Kore‘nin nükleer emelleri ve dünyanın bazı bölgelerindeki demokrasi sorunları ile mali ve politik baskılar nedeniyle ABD ve Avrupa gibi küresel düzenin geleneksel destekçilerinin rollerinin sınırlanması gibi zorluklara sahip olduğu belirtiliyor.
Türkiye, Endonezya, Hindistan ve Brezilya’nın ise büyüyen ekonomiye sahip olduğu, bölgelerinde stratejik konumda yer aldıkları, demokratik kurumlara bağlı oldukları ve daha da önemlisi her birinin uluslararası rollerinin değişim halinde olduğuna dikkat çekilen raporda, bu “salıncak ülkeler”in bir arada uluslararası düzeni yenileyecek potansiyele sahip olduğu kaydediliyor.
Bu 4 güçlü demokrasinin yükselişinin bugünkü uluslararası düzeni güçlendirebileceği değerlendirmesinde bulunulan raporda, yine de bu yönde bir sonucun kesin olmaktan uzak olduğu, çünkü bu ülkelerin küresel düzeni savunacağı ve burada reform yapacağının da hala belirsiz olduğu değerlendirmesine yer veriliyor.
Raporda, bu noktada ABD’nin bu ülkelerle ilişkilerini geliştirmesi ve bu yönde hemen harekete geçmesinin önemine değinilerek, ABD’nin bu 4 ülke ile ilişkilerinin şu unsurları içermesi gerektiği vurgulanıyor: -“Türkiye, Brezilya, Endonezya ve Hindistan’ın hali hazırda yeni küresel sorumluluklar üstendiği alanlardan yararlanılmalı.
-Bu ülkelerin uluslararası kuruluşlarda daha geniş temsiliyete sahip olmak gibi bazı taleplerine cevap verilmeli.
-Söz konusu ülkelerin, uluslararası düzeni daha aktif şekilde desteklemeleri için kendi iç kapasitelerini artırmalarına yardım edilmeli.
-ABD hükümetinin, bu ülkelerin yükselen stratejik önemlerine karşılık verecek şekilde kaynak ve ilgisi artırılmalı.” Raporda, “Risk büyük. Eğer ABD, müttefikleri ve bu yükselen demokrasiler uluslararası düzeni güçlendirirse, hepsi de büyük ihtimalle başarılı olacaklar. Eğer küresel düzende çatlaklar oluşursa, hepsi ve daha geniş anlamda da dünya, bunun sonuçlarından zarar görecektir” denildi.
“TÜRKİYE İLE KARŞILIKLI G20 ÇALIŞMA GRUBU KURULMALI”
“Küresel salıncak 4 ülke”nin, “küresel düzenin 5 merkezi sütunu olan” ticaret, finans, denizcilik, nükleer silahlanmanın yayılmasını önleme ve insan hakları alanlarındaki durumunun da ele alındığı raporda, ABD’ye, “5 sütun” çerçevesinde de önerilerde bulunuluyor.
Raporun, ticaret boyutuna ilişkin önerilerinde, “Kamu iktisadi teşebbüslerinin adil olmayan ticari uygulamalarının tespit edilmesi ve bunlarla mücadele edilmesi konusunda bu küresel salıncak ülkelerle çalışılmalı, kendileriyle serbest ticaret anlaşması yolları aranmalı ve 2020’ye kadar Küresel Girişimcilik Zirveleri bu 4 ülkede yapılmalı” ifadesi yer aldı.
Raporda, finans alanına içinse, “Afrika‘nın kalkınması için bir model oluşturulması amacıyla Türkiye, Brezilya ve Hindistan ile ortaklık kurulması ve Türkiye ile karşılıklı G20 çalışma grubu oluşturulması” tavsiye ediliyor.
ABD’nin, nükleer silahsızlandırma bağlamında da özellikle Hindistan ve Endonezya’ya dikkatini yoğunlaştırması, denizcilik alanında ise Brezilya, Hindistan ve Endonezya ile ilişkilerini geliştirmesi öneriliyor.
İnsan hakları boyutunda da, “siyasi değişim içinde olan Arap ülkelerindeki güvenlik güçlerinin profesyonelleştirilmesi noktasında Türkiye ile çalışılması gerektiği” ifade edilirken, ABD’nin müttefiklerine verilen tavsiyelerde ise, “Türkiye’nin yükselişinin farkına varılması ve AB üyeliğinin hızlandırılması” maddesi dikkati çekiyor.
TÜRKİYE SON 10 YILDA EN DİNAMİK GÜÇLERDEN BİRİ OLDU
Raporun Türkiye bölümünde, Türkiye’nin “son 10 yılda dünyanın en dinamik güçlerinden biri haline geldiği” belirtiliyor.
Türkiye’nin jeopolitik konumuna değinilen raporda, “askeri darbelerin sivil yönetime sekte vurduğu dönemlerin geride kaldığı ülkede seçimlere dayalı demokrasi ile Müslüman çoğunluklu nüfus yapısının birlikteliğinin Türk siyasetinin ayırt edici karakterini oluşturduğu” görüşüne yer veriliyor.
Düşünce kuruluşlarının raporunda, “hızlı ekonomik büyümenin desteğiyle Türkiye’nin son yıllarda kararlı biçimde, hırslı bir bölgesel hatta küresel rol üstlenmeye yöneldiği” ifadesi kullanılıyor.
Türkiye’nin birçok uluslararası örgüte üyeliğini ve AB’ye adaylığını hatırlatan rapor, Türkiye’nin özellikle Ortadoğu olmak üzere, dünya meselelerinde daha ileri statüye sahip olmayı arzuladığını belirterek, bu noktada BM Güvenlik Konseyi, IMF ve Dünya Bankası gibi yapılanmalarda daha geniş temsiliyet arayışına girmesini örnek veriyor.
Bunun yanında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın ihtilaflar yerine güven ve dayanışmaya dayanan “yeni bir küresel düzen” çağrısı yaptığı hatırlatılan raporda, “Türkiye anahtar forumlarda temsiliyet genişletmenin ötesinde yeni düzene dair hala bir belirli vizyon oluşturmuş değil” ifadesi kullanılıyor.
Raporda, “küresel düzenin 5 merkezi sütunu” bağlamında, Türkiye bölümünde de, Türkiye’nin politikalarının, uluslararası düzenin ticaret, finans ve nükleer silahlanmanın yayılmasını önleme sütunlarını güçlendirdiği, insan hakları politikasının da “başka devletlerin içişlerine karışmama” anlayışından “sınırlı müdahale yaklaşımı”na evrildiği ifade ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik Büyüme, Enerji ve Çevreden Sorumlu Müsteşarı Robert Hormats, raporla ilgili olarak GMF’de düzenlenen toplantıda, küresel sistemin gelecek yıllarda işleyebilmesi için işbirliği ağının genişletilmesi gerektiğini ve bunun, raporda adı geçen 4 ülkeyle yakın etkileşim bağlarının geliştirilmesini içerdiğini söyledi.
Raporda değinilen 4 ülkenin, sadece küresel aktörler olmakla kalmayıp, G20 gibi önemli uluslararası kuruluşların üyeleri olarak giderek artan küresel roller üstlendiğini belirten Hormats, tüm bu ülkelerin demokrasiye sahip, siyasi çoğulculuğa inanan ve açık küresel ticaret sistemi ve sorumlu bir mali sisteme güçlü ilgi duyan ülkeler olduğunu kaydetti.
Hormats, ABD’nin bu ülkelerle birçok bakımdan çok sayıda ortak hedefi paylaştığını ve küresel gündemi ilgilendiren konularda üst seviyelerde diyaloglar yürüttüğünü ifade etti.
Sözonusu ülkelerle her zaman her konuda aynı görüşü taşımadıklarını ancak esas noktanın bu olmadığını söyleyen Hormats, “Önemli olan nokta, bu ülkelerin giderek artan bir rol oynuyor olmaları ve dış politikamızın bir parçası olarak, 21’inci yüzyılın küresel ekonomisini biçimlendirmeye katkı sağlamak için onları dinlememiz ve birlikte çalışmamız gerektiği. Bu ülkeler, bölgelerinde sahip oldukları çok önemli etkinin çok ötesinde bir etkiye sahipler ve eğer 21’inci yüzyılın sadece ekonomik değil, tüm boyutlarını şekillendirmek istiyorsanız, bu tip ülkelerle birlikte çalışmalısınız” dedi.
Hormats, spesifik olarak Türkiye’yle ilgili de, Türkiye’nin dünyanın stratejik açıdan çok önemli bir bölgesinde yer aldığını ifade ederek, Türkiye’nin hemen her alanda kıtalar arasında köprü vazifesi durumundaki konumuna dikkat çekti.
Türkiye’nin, dünya kalitesindeki girişimcileri ve şirketleri ile canlı ekonomisi ve demokrasisine işaret eden Hormats, bu açılardan Türkiye’nin, bölgesindeki diğer ülkeler için bir çeşit model ve referans noktası olabileceğini kaydetti.
Hormats, Türkiye’nin, bölgesinde ekonomik ve kültürel etkileşimler açısından tam da merkezi bir noktada bulunduğunu, ayrıca dünyada da önemli roller üstlendiğini sözlerine ekledi.
Bir yanıt yazın