Site icon Turkish Forum

IYI ISLER YAP, ETKISINI GOSTER

“Turkiye’de Neler Oluyor?” isimli sosyolojik bir inceleme eseri de bulunan, Frankfurter Allgemeine yazarlarindan Rainer Hermann Muhterem Fethullah GULEN Hocaefendi’yi ziyaret ederek bir roportaj yapti ve izlenimlerini bir makale şeklinde Frankfurter Allgemeine’de yayinladi. Yayinlanan yazininm linki ve Turkce cozumu asagidadir.

 https://www.turkishnews.com/de/content/2012/11/12/tue-gutes-und-lasse-es-wirken/

====================================

IYI ISLER YAP, ETKISINI GOSTER

Rainer HERMANN – Frankfurter Allgemeine

"Turkiye'de Neler Oluyor?" isimli sosyolojik bir inceleme eseri de bulunan, Frankfurter Allgemeine yazarlarindan Rainer Hermann Muhterem Fethullah GULEN Hocaefendi'yi ziyaret ederek bir roportaj yapti ve izlenimlerini bir makale şeklinde Frankfurter Allgemeine'de yayinladi. Yayinlanan yazininm linki ve Turkce cozumu asagidadir. - 220305206

Turk vaiz Fethullah Gulen 13 yildir ABD’de yasiyor. Takipcileri orada da onun adina dallanip budaklanan bir ag olusturdu.

Yol ayrimina ve dar tarla yoluna isaret eden bir tabela yok. Bu yol sisli ve guz rengine burunmus ormanin icinden kivrilarak icinde sekiz ev bulunan bir ciftlige goturuyor. Turk Islaminin en etkili vaizi Fethullah Gulen bundan 13 yil once kendini iste buraya cekmisti. O zamanlar iktidari elinde bulunduran ordu onu Turkiye’den surmustu. Hastaliklarindan mustarip bir sekilde Amerikan hastanelerinde ameliyat olan Gulen, o gun bugundur de ciftligi terk etmedi. Zira ABD ona vize ve dolayisiyla oturma hakki verdi. 74 yasindaki Gulen’in sesi uzaktan bile tipki eskisi gibi gur duyuluyor. O ses ki, gectigimiz on yillar icinde Anadolu’nun Muslumanlarindan dinamik bir orta sinif olusturdu. Gulen iste bu “zenci Turkler”in sesi.

Kemal Ataturk’un takipcisi olan “Beyaz Turkler”, Istanbul’un, daha sonra Ankara’nin sehirli, egitimli ve laik ust tabakasinin ideolojisi olan Kemalizmin savunucularidir. Bu kesim Turkiye’ye hukmetmisti ve egitimsiz ve tasrali, fakir ve dindar gordukleri Anadolululari hakir goruyordu. Gulen, Kemalist elit cevreyi etkin bir bicimde sorgulayabildigi icin onu devlet dusmani ilan ettiler. Catisma ortamindan cekinen Gulen, dusmanliklari korukleyebilecegi dusuncesiyle geri donmeyerek Pennsylvania’daki Saylorsburg’da kalmaya devam ediyor.

Saylorsburg’daki 5,5 hektar buyuklugundeki bu ciftlik bir parca Gulen’in memleketini hatirlatiyor. Kendisi 1938 yilinda Dogu Anadolu’nun uzak bir kosesinde, Erzurum yakinlarinda dogmus. Burasi tabiatin hakim oldugu bir yer, bazen ayilarin goruldugu de olur. Yakinda Erzurum’daki kis gibi burada da kar ust uste yigilacak. Altin Nesil Vakfi’nda bulusan girisimciler bu yeri 1993 yilinda 175 bin Dolar’a satin aldiklarinda ormanlarin icinde sadece bir kac ahsap kulube mevcuttu. Daha sonra vakif sekiz tas ev yapip bir park ekledi ve 1999 yilinda Gulen’i buraya yerlesmek icin davet etti.

Asagida, daha diplerde bulunan golun etrafinda misafirlerin cocuklari futbol oynuyor. Ogle vakti gunes isigi ormanin icine dolunca herkes Osmanlilarin yesillik alanda yemek yedikleri gibi bahce kulubesine benzer bir koskte toplaniyor. Menude geleneksel Turk mutfagi var: Mercimek corbasi, zeytin yagli sebze, pilavli kofte, kucuk ince belli bardaklarda cay. Gulen artik, bu bahce kulubesine giden kisa yolu yuruyemiyor. Cok sayida bypass ameliyatindan sonra dizleri onu zorluyor. Bulundugu evden cok nadir olarak cikiyor. Genelde, yakinda bulunan hastanede muayene ve tedavi olmak icin cikiyor. Gulen insanlardan uzak bir hayat suruyor, fakat mesaji milyonlara ulasiyor.

Mutevazi-zarif bir Osmanli evini andiran ve asgari duzeyde mobilya ile yetinilen evin birinci katina asansor cikiyor. Bu katta, takipcilerinin saygi ifadesi olarak isimlendirdikleri Hocaefendi kaliyor ve etkisini gosteriyor. Ozel doktoru ve kendisiyle yakindan ilgilenenler surekli etrafinda. Cok nadiren roportaj veriyor. Her gun oldugu gibi ogleden once iki yil suren bir egitimle kendisine talebe olmalari icin yetistirdigi genc ilahiyatcilara ozel ders veriyor. Haftada iki kez bir vaazini kayda aliyor ve televizyon kanallarinin ulasabilmesi icin www. herkul. org internet adresine yukluyorlar.

Mulakat icin ogle namazindan sonrasina anlasiyoruz. Gulen misafirlerini namazdan sonra karsiliyor. Onlara somut bicimde disaridaki dunyada neler olup bittigini israrla, tekrar tekrar soruyor. Sonra yine okuyacak, yazacak ve ibadet edecek. Cok az uykuyla yetinmesi ise bir efsane. Her gunu inceden inceye planli. Takipcilerine sahip olduklari zamani iyi degerlendirmelerini va’z ediyor ve kendisi de strese dusmeden buna uyuyor. Takipcileri onun tevazu ile karizmayi birlestirdigini soyluyor. Arkasindaki saatin sessiz tik taklari duyuluyor. Saat hic bir zaman yaz saatine ayarlanmiyormus. “Zaman her zaman aynidir” diyor Gulen.

Kaligrafiler, coskun cizgileriyle duvarlari susluyor. Sanki Gulen’in kullandigi dilde devamlarini buluyorlar. Gulen yavan modern Turkceyle konusmuyor. Onu Osmanlilar da anlayabilirdi. Bir Turk icin bile bugun onu takip etmek basli basina bir sinav. Uzun cumleler icinde Kur’an’dan ayetleri, Peygamberin hadislerini ve tasavvuf ehlinin tecrubelerini modern dunyanin ihtiyaclariyla birlestiriyor, inanc dunyasi ile hayatin hakikatlerini birbirine kavusturuyor. Egitimin ve girisimcilikte basarinin anlamini, Islam’in modernite ve demokrasi ile bagdasabilecegini ancak siddetle bagdasamayacagini anlatiyor. Takipcilerinden kendi elleriyle ortaya koyduklari calismadan belli bir refah olusturmalarini ve bunu ihtiyac sahipleri arasinda paylastirmayi unutmamalarini istiyor.

Amerika’nin Pennsylvania eyaleti, nabzi hizli atan sehirlerin uzaginda dinini yasamak isteyen insanlari cekmis kendine hep. Bir zamanlar Pennsylvania’nin verimli topraklarina yerlesen insanlar dindar gocmenler olmali. Philadelphia’dan yola cikip Batiya, Saylorsburg’a gidenler, Quakertown ve Emmaus’un icinden gecerler. Yol ayrimlarinda tabelalar Hamburg, Lubnan ve New Tripoli’yi gosterir. Ancak Saylorsburg yolu Bethlehem ve Nazareth’in icinden geciriyor.

Manhattan ile Saylorsburg arasinda arabayla bir kac saatlik yol var. Ama ikisinin arasinda dunyalar kadar fark soz konusu. Alp Aslandogan altinci kattan 5th Avenue’deki tas bina denizine bakiyor. Kendisi 1991 yilinda Turkiye’den New York’a bilgisayar alaninda doktora yapmak icin gelmis. Bugun halen bir universitede ders veriyor. Bunun yani sira da saatlerce gonullu olarak Gulen’in takipcilerinin ‘hizmet’ adini verdigi harekette calisiyor. Almanya’da Gulen hareketi olaraka bilinenhareket Almanya’da da ABD’de de buyuyor. Gulen’e yakin yatirimcilarin destegiyle Almanya ve Amerika dahil 130 ulkede binden fazla egitim kurumlari kuruldu. Aslandogan da bu saikle 1993 yilinda ogrenci iken hafta sonlarinda Turk gocmenlerin cocuklarinin okullarinda basarili olmalarina yardim etmek icin kucuk Samanyolu Vakfi’ni kuranlar arasinda yer almis. Vakif 1999 yilinda ozel okula donusturulmus.

“Ne baskin kulturu kopyalama ne de kendi kokenimizi koruma adina onu reddetme niyetimiz vardi” diyor Aslandogan. “Velilerin Amerikan kulturunu anlamalarina ve cocuklarin da anne-babalarinin sahip oldugu degerleri korumalarina ama ayni zamanda da bu ulkenin uretken vatandaslari olmalarina yardimci olmak istiyorduk. ” Butun bu calismalar neticesinde yirmi yil icinde New York’da cok cesitli faaliyetlerden olusan genis bir ag olustu. Manhattan’da‚ ‘Turkish Cultural Center’ ve ‘Peace Islands Institute’ bunun ornekleri.

Bu kultur merkezi, Ingilizce ve Turkce dil kurslari organize ediyor, cocuklari sinavlara hazirliyor, yetiskinlere kendini secmen olarak kaydetme ve mesleginde basarili olma konusunda yardim ediyor. Kurulus, Israil’de vuku bulan buyuk bir orman yanginindan sonra yanan alani tekrar ormanlastirmis, Haiti’deki depremden sonra yeni bir okul yapmis. 11 Eylul teror saldirilarindan sonra diyalog platformu olarak “Pacific Islands Institute” kurulmus. Amerikali siyasiler ve yabanci buyukelciler, hahamlar ve Budist rahipler konusuyor; Musluman aileler gayrimuslim aileleri davet ediyor.

Kultur Merkezi ve “Pacific Islands Institute” ABD’de Gulen’e yakin olan ve 2010 yilinin mayis ayinda “Turkish American Alliance” adli cati kurulusunun altinda bulusan 218 sivil toplum orgutunden ikisini teskil ediyor. Merkezi Washington D. C. ’de Capitol Hill ile CNN studyolarinin arasinda bir yerde. New York burolarinda oldugu gibi burada da Ataturk’un sahis kultune yer yok, cumhuriyetin kurucusunun sonsuza dek gulumseyen kabartmasi duvarlarda asili degil. Dekorasyona Turkiye’den fotograflar ve sanat degeri olan esyalar hizmet ediyor.

Cati kurulusunun ne kadar onemli oldugunu yedi senator ve 53 milletvekilinin seref verdigi gala aksami gostermis. ABD’deki tek Turk think-tank kurulusu olan ‘Rethink’ de bu cati kurulusunun bir uyesi. Pittsburgh Universitesi’nin eski profesorlerinden olan 38 yasindaki siyaset bilimci Fevzi Bilgin Amerikan siyaset isletmesine ve dusunce kuruluslarina buradan Turkiye ve Orta Dogu’ya dair guncel arastirmalariyla katkida bulunuyor.

Gulen’in Amerika’daki guclu hatlarindan birini de Turk kokenli bir Avustralyali olan bilgisayar muhendisi Emre Celik olusturuyor. O da yirmi sene Sydney’de once garajlarda Turk genclerine matematik, fizik ve kimya derslerinde belli bir seviyeye gelmeleri icin yardim etmis. Bugun Beyaz Saray’a bir tas atimlik mesafede ismini bir Turk mutasavviftan alan ‘Rumi Forum’u yonetiyor. Yonetim kurulunda Yahudiler ve sekuler Amerikalilar var, genellikle onde gelen siyasi ve diplomatlarin konustugu ogle yemekleri dort televizyon kanali tarafindan canli olarak yayinlaniyor.

Celik kendini bir ‘ana akim Muslumani’ olarak goruyor. Bu Islam’i da Amerika’nin cogulcu toplumunda guclendirmek istiyor. Avustralya’da onu ilk once Gulen’in manevi rehberi Said Nursi (1876-1960) kendine celb etmis. Nursi, Bati medeniyetinde iyi olani gormeyi ve onu almayi ogretmis, uc temel bas belasi olan zaruret, ihtilaf ve cehaletin asilmasini istemis. “Nursi’nin teorik olarak formule ettigini Gulen bugun hayata tatbik ediyor” diyor Celik. Gulen’in en belirleyici katkisinin Allah Rizasi konsepti oldugunu soyleyen Celik, “Boylelikle Gulen insanlari ahirette kazanimlar elde etmeleri icin bu dunyada faaliyet icinde olmaya ozendiriyor” seklinde konusuyor.

Gulen, hareketin iki kesim tarafindan saldiriya maruz kaldigini soyluyor. “Hizmet”in faaliyetlerini “Islamcilik”la es tutan kesimi gormezden gelmekle suclayan Gulen, diger kesim konusunda sadece basini iki yana salliyor. Onlar da onu “Islam’a ihanet etmek, ABD ve Israil’e kolelik etmek ve Hiristiyanlik ve Yahudilik propagandasi yapmak”la sucluyor. Bir Turk savci onu bir defasinda Papa’nin hizmetinde olan gizli bir kardinal olarak dahi resmedebilmisti. Hareket hakkinda yapilan en buyuk itham ise, hareketin gizlice islamci bir elit yetistirerek mesela Turkiye’de bir devrim gerceklestirmek istedigidir. Ayrica hareketin seffaf olmadigi ve gizli bir orgut gibi calistigi iddiasi var.

Bu tarz tenkitciler harekette olmayan hiyerarsIk bir yapiyi ariyorlar. Gulenin kendisinin de geldigi Islam tasavvufunda bu tarz bir yapilanma bulunmuyor. Ayrica Generallerin hukmettigi donemlerde bu tarz bir yapilanmayi gostermek de tehlikeli olabilirdi.

“Hayatim ve eserlerim herkese acik” diyor Gulen. “Gizli hic birsey yok. ” “Hizmet”in faaliyetlerinin halkin gozu onunde, hayatin her alanindan, her milletten, her dinden insanlarla birlikte gerceklestigini soyleyen Gulen, bu faaliyetlerin devlet makamlarinin izni ve kontroluyle vuku buldugunu dile getiriyor. “Bunlarda seffaf olmayan nedir bilmek isterdim. ”

Insanin ailesine, topluma ve insanliga yapici katkida bulunmasinin yolunun egitim ve okuldan gectigini ifade eden Gulen soyle diyor: “Ayrica Allah’in kullari olarak sadece dunyevi ve manevi egitimle ferdi kemale erebilecegimiz inancini tasiyorum. ” O, butun hayati boyunca bu fikirleri va’z etti, okul yapma cagrisinda bulundu. Bu okullar Gulen’den esinlendigini soyleyen girisimciler tarafindan insa ediliyor. Kendisi hic birinde kurucu uye veya yonetim kurulunda uye degil.

Surekli ‘yatirimci’ kelimesinin zikredilmesi meselenin sadece para ile alakali oldugunu gostermez. Gulen takipcilerine mutesebbis olarak basarili olmayi da va’z ediyor ve bunda basarili. Buyuk bir Turk girisimciler birligi onun fikirlerine dayanarak hareket ediyor, Anadolu’nun kalkinmasi onun adiyla birlikte aniliyor. “Her zaman durust mutesebbis ruhuna sahip olma cagrisinda bulundum” diyor Gulen. Isadamlarina olculu bir sekilde riske girmeyi tavsiye edip yatirim yapma ve yurt disinda buyume konusunda onlari cesaretlendirdigini belirten Gulen, “Onlara surekli olarak sosyal sorumluluklarini hatirlatiyorum” seklinde konusuyor. Ve mutesebbisleri su ahlaki prensiplere uymalari icin de uyariyor: “Dolandiriciliktan, spekulasyondan ve karaborsa ticaretinden uzak durmak, guven ve emniyet vermek, iscilerin haklarina saygi duymak, icinde yasadigi toplumun da karlardan payini almasini unutmamak ve en nihayetinde her seyin Allah’tan geldigi bilinciyle yasamak. ”

Tevfik Emre Aksoy bu mutesebbislerden biri. O da Gulen’in Allah Rizasi konseptine gore hareket ediyor ve bu yolla New York’un Brooklyn semtinde insaat girisimcisi olarak varlik edinmis. Onun gibi basarili isadamlari gelirlerinin ciddi bir kismini ‘Hizmet Hareketi’ne bagislayarak onu finanse ediyor. Kendisi dort isadami ile birlikte Brooklyn’deki Amity School’un yonetim kurulunda bulunuyor. Okul ucretleri butcenin bir kismini karsilarken, geri kalani ve bilhassa yuruyen yatirimlari Aksoy gibi bagiscilar ustleniyor.

Hayir sahipleri okul muduru Cengiz Karabekmez’in gunluk islerine karismiyor. 1999 yilinda kurulan okula 300 ogrenci geliyor, iclerinden yuzu okula bagli yurtta yasiyor. Cocuklar 17 milletten ve bes dinden, Turkiye kokenli cocuklarin sayisi ise orantisiz. Okul bununla tanitimini da yapiyor ve yillardir butun mezunlar kendine universitede yer buluyor. En iyileri Harvard, Columbia ve Yale’e gidiyor. Bununla da bitmiyor: “Gecen sene mezun olan 25 ogrenci 4 milyon dolar tutarinda burs topladi” diyor Karabekmez gururla.

“Gulen Okullari” olarak taninan okullarin tamaminda agirlik olarak fen bilimleri ogretiliyor. “Belli bir inanci zorla sunmuyoruz” vurgusunda bulunuyor okul muduru. “Biz dini bir okul degiliz ki. ” Din dersi yerine de saygi, yekdigerini sevme ve calisma ahlaki gibi evrensel degerleri ogreten ‘karakter egitimi’ dersi sunuluyor. 36 ogretmenin cogu Amerika vatandasi. “Dil problemleri?” Andrea guluyor. Evet, elbette bazi velilerin Ingilizcesi azmis diyor bir ogretmen. “Okuldaki birlik, herkesin birinci siniftan itibaren iyi derecede Ingilizce konusmasini sagliyor. ”

Ingilizce ogretmeni Adamir Almanya’yi da taniyor, ABD’yi de – fakat Gulen’in kim oldugunu bilmiyor. Adamir’in anne-babasi Balkanlardaki savastan once cocuklariyla birlikte once Almanya’ya kacmis, 12 yil once New York’a yerlesmisler. ‘Hizmet Hareketi’ ismini de hicbir yerde duymamis. Amity Okulu onun icin dogru bir secimdi, cunku diger okullara kiyasla bu okulda ogretmen olarak daha cok soz sahibi olabiliyor. Allah Rizasi kendini zorunlu kilmiyor. “Allah her insani sever” diyor yatirimci ve destekleyici olan Aksoy. “Ama Allah bilhassa da insanin iyi amellerini sever. ”

Exit mobile version