Anavatan Türkiye’de 10 yıl evvel yapılmış olan seçimler gerçekten de Türkiye’nin kaderini değiştirdi. Benim gibi dıştan Türkiye’ye bakanlar bunu çok daha rahat görebiliyor.
Bir işi yapamamanın nedeni olarak engelleri dile getirmek yerine, engelli işlerin üzerinden gelebilmek için çabalayan bir ekip 3 Kasım 2002’de iş başına geldi.
Başbakan Erdoğan’ın AK Parti’nin Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmayı iyice okudum, hem de birkaç kez. Geniş, kapsamlı, içerikli, hamasetten uzak, rakamlarla ve verilerle alınan sonuçların dile getirildiği bir konuşmaydı bu.
Bu sayılı, rakamlı, verili konuşmayı mühendis kafamla değerlendirmem benim için kolay oldu. Bu kısacık on yıl içinde nelerin üstesinden gelindiğini ve nelerin gerçekleştirildiğini çok daha iyi anladım ve hayal gücümde canlandırabildim.
Merkez Bankasındaki döviz rezervleri 26.8 Milyar Dolar’dan 115 Milyar Dolar’a çıkmış. Artış yüzde 568.
Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla 230 Milyar Dolardan 799 Milyar Dolar’a çıkmış. Artış 569 Milyar Dolar.
Borcun GSMH’ya olan oranı yüzde 73.4’den yüzde 36.5’a düşmüş. Yani yarıya inmiş.
Kişi Başına Milli Gelir, 3,492 Dolardan 10,673 Dolar’a yükselmiş. Artış yüzde 305.
Dış Satım (İhracat) 36 Milyar Dolardan 149.5 Milyar Dolar’a yükselmiş. Yüzde 415 artmış.
Çift Şerit duble yollar 6,101 km’den 21,227 km’ye çıkmış. 15,126 km yeni yol yapılmış.
Hastane sayısı 271’den 825’e yükselmiş. 554 yeni hastane hizmete açılmış.
Derslik sayısı 369 binden, 554 bine çıkarılmış. 185 bin yeni derslik inşa edilmiş.
Üniversite sayısı 92’den 168’e çıkarılmış. 76 adet yeni üniversite açılmış.
Elektrik Enerjisi Kurulu Gücü 31, 846 Mega Watt’dan 55,784 Mega Watt’a çıkarılmış. 23,938 Mega Watt elektrik enerjisi kullanıma sunulmuş.
Havaalanları sayısı 25’den 47’ye yükseltilmiş. Yeni 22 Havaalanı uçuşlara açılarak halkın hizmetine sunulmuş.
Beni en çok etkileyen Kişi Başına Milli Gelir’deki (KBMG) artış oldu.
2002 yılında KBMG 3,492 ABD Doları ($) iken 2012 yılında bu rakam 10 bin 673 Dolara çıkmış. Artış kendi başına on yılda yüzde 305 gözüküyor ama gerçekte mühendis kafası ile bu konuya bakarsanız artış yüzde 305 değil. Nüfustaki artışı da dikkate almak gerekiyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre Türkiye’nin 2002 yılındaki nüfusu 69 milyon 875 bin iken projeksiyon tahminlerine göre Türkiye’nin 2012 nüfusu 75 milyon 733 bin 46 olacak. Bu verilere göre son 10 yıldaki nüfus artışı yüzde 1.08. KBMG artarken nüfusta beraberinde artmış.
Elektrik enerjisi üretimindeki artış ise gerçekten çarpıcı. Türkiye’nin toplam üretim gücü 55,784 MW’ye çıkarılmış iken komşu Yunanistan’ın toplam elektrik enerjisi kurulu gücü 12,276 MW, Bulgaristan’da ise 9,400 MW düzeyinde kalmış. Bu kıyaslamalar yapılanların ne denli büyük boyutlarda olduğunu göstermekte.
Enerji, üretimin olmazsa olmazı. Üretim artmazsa dış satım da artmıyor. Lafla ve mış’lı, muş’lu vaatlerle hiçbir şey olmuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’cü kuruluş yıldönümünde dışsatım hedefi 500 milyar dolar ise elektrik enerjisi kurulu gücü de bu hedefi gerçekleştirecek düzeyde olmalı. Belli ki hızla o kapasiteye doğru gidilmekte.
Bu 10 yılda bir Kıbrıslı Türk olarak beni birebir etkileyen, adaya suyun ve elektriğin Türkiye’den gelmesi için tüm olanakların zorlanarak projenin hayata geçirilmesi, Türkiye ile birlikte KKTC’de de çift şerit yolların yapılması, telefon sisteminin analogdan dijitale geçirilmesi, posta sistemimizin küresel sisteme uyumlanması, havaalanımızın çağdaşlaştırılarak hava ulaşım kapasitesinin arttırılması, yeni üniversiteler açılarak öğrenci sayısının artması, alt yapı hizmetlerinin neredeyse tümden tamamlanıyor olması, Türkiye’nin bölgesel ekonomik ve politik liderliğinin Kıbrıs müzakerelerinde önümüzü açması ve elimizi güçlendirmesi.
10 sene evvel bunları hayal bile edemiyorduk. 2001 yılında yaşanan bankalar krizinden sonra Kıbrıs Türk halkının yaşadığı travmaya AK Parti hükümetinin getirdiği çözümü unutmak mümkün değildir. AK Parti elini uzatmasaydı, şimdiye kadar çoktan KKTC devleti, KKTC ekonomisi ve KKTC halkı çökmüş, neredeyse Rum’un kölesi haline gelmiş olacaktı.
Dolayısıyla bir Kıbrıslı olarak bu 10 yılın nelere tekabül ettiğini çok iyi anlayabiliyorum.
Bence bu yazının başlığı, bu son 10 seneyi en iyi şekilde tanımlayabilen cümlelerden bir tanesi.
Ata ATUN
e-mail: ata@kk.tc
5 Kasım 2012
Bir yanıt yazın