Başbakan Erdoğan Almanya Başbakanı A.Merkel ile birlikte Berlin’de düzenlediği ortak basın toplantısında cezaevlerinde PKK tutuklularının 12 Eylül’den bu yana sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine dair “Şu anda açlık grevi vesaire böyle bir şey yok. Bu tamamen şovdur” diyor.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise Başbakan’ın tek amacının Kürt halkında ve kamuoyunda oluşan duyarlılığın,Türkiye’nin batısına yansımaması olduğunu söylüyor.
O sırada Dışişleri Bakanı H.Clinton ABD’nin Suriye Ulusal Konseyi’nden hayal kırıklığına uğradığını, Bakanlık resmi sözcüsü P.Ventrel ise Suriye Dostları Grubu’ndaki diğer ülkelerle müzakere ile Esad’ın düşmesinden sonra iktidara gelebilecek, halka hizmet sunabilir bir geçiş hükümetini oluşturmak üzere bir muhalefet yönetiminin kurulacağını açıklıyor.
Suriye’de Kurban Bayramında gelişen bir gelişme dikkat çekmektedir;Kuzey’de bir Kürt bölgesi olasılığı ortaya çıktığında hem Türkiye hem Özgür Suriye Ordusunun PKK kontrolünde bir Kürt Devletine izin verilmeyeceği açıklamasından sonra,Türkiye ile ilişkili bazı Özgür Suriye Ordusu üyelerinin kışkırtması ile Halep’te Kürtlerin yaşadığı bir mahalleye tertiplenen saldırıda Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) PKK’ya yakın askeri kanadı Halk Savunma Birlikleri (YPG) hedef alınıyor,ardından Halep Komutanı öldürülüyor.
*
Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı PKK Kürtçülüğü Abdullah Öcalan’ın belirlediği 5 ilkeden gelişiyor;
Savaş ve Barış ilkesi hareketin savaş ve barış konseptini oluşturuyor-ki,Türkiye ile barış için toplumsal mutabakatın niteliğini belirliyor.
Birlik ilkesi Büyük Kürdistan amacında Türkiye,Irak,Suriye ve İran Kürtlerinin ortaklığını gösteriyor.
Demokratik ilke bulunulan ülkede demokratik anayasa,ulus,vatan ve siyaset talepleri için örgütlenmeyi hedefliyor.
Kültürel Haklar ilkesiyle Kürtçü nesillerin yetiştirilmesi amaçlanıyor.
Demokratik Siyaset İlkesi ise siyaset yapma özgürlüğüdür-ki, bütünü talep edilen kimlik ve kültürden hareketle, giderek Kürt siyasi statüsü anlamına geliyor.
Bugün Kürtçülük -henüz, Savaş ve Barış ilkesi aşamasındadır-nitekim,Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk,”Çabamız Ortadoğu’nun değişim ve dönüşüm yaşadığı bu süreçte Kürtlerin de kimliğiyle, kültürüyle siyasi statülü bir yaşam kazanması içindir.Kürtlerin gözü sınırlarda değil,sınırların değişmesi ile ilgili bir talebi yok”diyor.
*
Bu itibarla PKK hareketi bir isyan ya da bugünün postmodern dünyasında politik ama bir birlik konseptine sahip olmayan terörizmolarak sayılıyor.
Çünkü ulus devletler esnemiştir, cepheler ve savunma hatları anlamlarını yitirmiş,toplumlararası geçişler artmış ve dostlarla-düşmanlar aynı çatı altında toplanabilmektedir.
Bu karakter şiddeti bireyselleştiriyor ve bireyleşen şiddetin karşısında global egemenlik ayakta kalan tek güç olarak kendini gösteriyor -o nedenle, herhangi bir ülkede ya da mahalde bir isyanın dışarısının olmadığı bütün dünyayı kapladığı düşünülen global politik sisteme karşı yapıldığı kabul ediliyor…
*
PKK’nın özgürlük mücadelesinin -aslında,isyanının zorluğunu göstermesi bakımından tutukluların açlık grevinde olmaları önemseniyor.
Bu suretle -mesela,Türkiye’nin dört bir yanında cezaevlerine dağıtılarak fakir aileleriyle bağları kopartılan tutuklulara objektif tutuluyor ve Türkiye Devletinin nasıl bir zulüm politikası izlediğine dikkat çekiliyor.
Kürtlere zulüm politikası uygulanıyor deniyor- işte, Kürt lider Öcalan’ın tecritte tutulması, demokratik siyaset yapanların zindanlarda çürütülmesi siyasi soykırım,
Kürtçenin resmi dil olmayışı ve tutukluların kendi dilleriyle savunma yapamayışları kültürel soykırım,
İktidarın İslamcı ekonomi örgütlenmesi kapsamında Kürtlerin yerel idarelerde Yatırım Ajansları,Köy ve Belediye Alt Yapılarının Destekleme Projeleri kıskacından kurtulamadıkları ve serbest rekabetten faydalanamamaları da ekonomik soykırım olarak gösteriliyor.
Madem öyledir, iradelerinin zaferini sağlamak üzere,”Terör adaletten başka bir şey değildir,üstelik çabuk ve geciktirilmemiş bir adalet” düsturundan olanca acımasızlık ile harekete geçiliyor.
Türkiye Devletinin itibarına, güvenlik kuvvetlerine,vatandaşlarına ve kamuya maddi-manevi onulmaz zararlar veriliyor -bu noktadan, bütün dünyayı kapsadığı düşünülen politik sisteme isyan olarak algılanıyor -ki,karşısında global egemenliği buluyor.
Açlık grevlerinin bu esastan düşünülmesi gerekiyor.
*
ABD’nin global egemenliği ise son olarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da Arap Baharı sürecinde NATO’nun fonladığı,silahlandırıp- eğittiği radikal İslamın büyük desteği ile ılımlı müslümanların muhayyel “İslam Birliği”nde yeni yönetimlerde istihbarat servislerinin,güvenlik güçlerinin,yasama ve yargı sistemlerinin henüz sisteme uyarlandığı bu süreçte zordadır.
Çünkü bütün İslam coğrafyasında etnik ya da dinci unsurların isyanlarının ya da terörizminin -bilhassa, Suriye krizinde muhalif güçlerle omuz-omuza savaşan Afganistanlı, Pakistanlı, Libyalı, Çeçen,Katarlı, El Kaideci bilumum İslamcı örgütün varlığına ilave olarak PKK örgütünün hem Türkiye’de hem de Suriye’de ilişikli olduğu Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin verdiği rahatsızlık ta giderilmelidir.
Çünkü bu karmaşada İsrail’in bölgedeki geleneksel güvenlik ortaklarından izolasyonu büyümekte ve kapsamlı bir Ortadoğu barışı fiilen beklemede kalmaktadır.
O nedenle ABD global egemenliğinin bu gidişatı tersine çevirecek adımlar atması ve müttefikleriyle birlikte bir sürek avıyla isyanları ya da terörizmi bitirmesi ardından İsrail’in Türkiye,Mısır ve Ürdün gibi ülkelerle dostluk geliştirmesi gerekiyor.
Bu yüzden Türkiye iktidarı ne yurt içinde PKK terörüne ne de Suriye’de bir Kürt Devleti oluşumuna neden olacak bir harekete aman vermiyor.
*
Ne ki ABD global egemenliğine karşı Rusya’dan,”Devletin ve milletin tarihi ve geleceği,yeni ekonominin ve modern yaşam standartlarının oluşturulması başarısı,Rusya’nın lider ve bütün Avrasya’nın çekim merkezi olma yeteneğine bağlıdır” iddiası dile getiriliyor.
Nitekim Rusya ABD global egemenliğinden Füze Savunma Sisteminin nükleer altyapısına karşı olmayacağına dair doğru stratejik bir seviyede,eşit şartlarda,içişlerine karışmadan ve karşılıklı çıkarlara saygı çerçevesinde garanti istiyor.
ABD’nin hedefleri doğrultusunda Kafkasya’dan Doğu’ya doğru genişleme isteğinden, yalnızlaştırmak ve ekonomik yenilgiye uğratarak rejimlerini devirmek üzere Suriye ve İran’a tek taraflı ve giderek ağırlaşan ekonomik yaptırımlar uygulaması halinden zarara uğradığından rahatsızdır.
Sıkıntısını çözüme ulaştırmada Suriye’den gelişen İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde giderek yükselen karmaşayı, İsrail’in bölgedeki geleneksel güvenlik ortaklarından izolasyonunun büyümesini ve kapsamlı bir Ortadoğu barışınin fiilen beklemeye kalmasını ABD’ye karşı bir koz kullanıyor.
*
Rusya BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Lakhdar Brahimi ile Suriye krizinin son derecede tehlike arzettiği, durumun giderek kötüleşmekte olduğu, çözüm için Cenevre’de Suriye Eylem Grubu toplantısında kabul edilen ilkelerden hareket edilmelidir -çünkü,Suriye hükümetiyle diyalog kurulmadan hiç bir şeyin sağlanamayacağı kanaatindedir.
O esnada Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Bağdat’ta PKK ile görüştüğü iddiaları dillendirilmektedir;İran’ın organize ettiği,Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin bilgisi dahilinde PKK ile yapılan görüşmede,PKK’nın Suriye’de Esad güçlerine destek vermesi halinde Irak’tan silah ve ekonomik destek alma konusunda anlaştıkları söyleniyor.
*
Halbuki Kürt Sorununun 4 coğrafyada çözülmesinin tek bir yolu vardır-ki, barışcıl bu yöntemde bir insan hakkı olan demokrasinin ölüm pahasına talep edilmesine gerek bulunmuyor.
Kürt sorununun çözümü için Türkiye,Suriye,Irak ve İran’ın birlikte dostluğa ve barışa elvermesi ve Kürt sorununu yerelinde çoğulculaştırmaları ve demokratikleştirmeleri gerekiyor.
Aksi taktirde açlık grevinde olmak ya da açlık grevine aldırmamak ve bir insanın açlıktan ölümünü izlemek bir kandırış olmaktan ileri gitmiyor…
3.11.2012