NECDET BULUZ
Suriye’de şu anda bir iç savaş var. Bu savaşın boyutu endişe edilen yöne doğru gitmeye başladı. Her zaman yazdık, uyardık, eğer Suriye’de taraflar arası bir çözüm bulunmazsa, mezhep çatışmalarının başlayacağını söyledik. Şimdi gelinen noktaya baktığımızda, iç savaşın mezhep çatışmalarına doğru gitmekte olduğunu görebilmekteyiz. Suriye sıkıntısını en derinden çeken ülke olarak Türkiye’nin çok daha dikkatli ve duyarlı hareket etmesi de artık kaçınılmaz hale geliyor.
Geçenlerde Şam’da meydana gelen patlama, bu endişemizi daha da artırdı. Çünkü Hz. Muhammed’in Kızı, Hz. Ali’nin eşi Zeyneb’in türbesini hedef alan patlama Suriye’de beklenen Şii-Sünni çatışmasının da yakın olduğunu gösteriyor. Şii’ler için son derece kutsal sayılan Seyide Zeyneb Camii’ne yönelik daha önce de bir saldırı düzenlenmişti. Çoğunlukla Aleviler ve Irak’lı Şii’lerin yaşadığı bölgede ilk saldırıların ardından mahalle sakinleri camiyi korumak için milis gruplar oluşturmuştu.
MEZHEP ÇATIŞMASI YAYILABİLİR
Burada üzerinde asıl durulması gereken konu şudur:
Şiilere yönelik bu saldırıyı Bera Bin Malik Tugayları üstlendi. Bu tugay, 2003’deki Irak işgalinin ardından El Kaide bünyesinde Şiilere yönelik intihar saldırıları düzenlemek için oluşturulan hücreden oluşturulmuştu.
Daha öncelere gidelim:
Irak’daki mezhep çatışmalarında silahlı Sünni gruplar Şii’lerin kutsal kenti Kerbela’da bulunan İmam Abbas Camii’ni hedef almışlar, bu saldırıda 58 kişi ölmüş, olaylar da kontrolden çıkmıştı. Şimdi, Irak’daki bu saldırıların benzeri Suriye’de sahnelenmek isteniliyor. Çeşitli grupların bu konuda yoğun bir faaliyet içinde olduğunu da gözlemliyoruz.
SURİYE, BEYRUTLAŞIYOR MU?
Burada, Amerikalı Ortadoğu Uzmanı Nikolas Heres konu ile ilgili Seyide Zeyneb Türbesi ve çevresindeki Alevi mahallesindeki çatışmaların iç savaşın kaderini etkileyeceğini söylüyor. Heres” Şam’ın güneyindeki Seyide Zeyneb ve Necer El Esyad gibi semtlerde mahalle sakinleri arasındaki çatışmalarda 1975-1990 Lübnan iç savaşı sırasında Beyrut’taki çatışmalarda görülen statik mezhepsel cephelerin bir benzeri yaşanıyor” diyor. Amerikalı Ortadoğu uzmanı Heres, daha sonra şu görüşleri dile getiriyor:
“ Semtlerdeki çatışmaları analiz ettiğimizde bu çatışmaların tarihsel yaralardan beslendiğini görüyoruz. Suriye iç savaşında psikolojik olarak “Esad yanlısı” ve “Esad karşıtı” ayırımlar giderek Şii ve Sünni ayırımına dönüştüğüne dair güçlü işaretler var. Bunun sonucu Seyid Zeyneb’deki gibi mezhepsel halk milisleri oluşursa, Suriye’de kalıcı barış elde etmek için çok büyük bir engel ortaya çıkar.”
KÜRTLERE YARIYOR
Suriye’de iç savaşın büyümesi, ya da bu savaşın mezhep çatışmaları boyutuna taşınması bu kadarla sınırlı kalmıyor. Yapılan hesaplarda, bu iç savaştan en yararlı çıkan Kürtler olacak. Gerek Kuzey Irak Kürtleri, gerekse Suriye’deki Kürt grupların giderek güçlerini artıracağına da dikkat çekiliyor.
The Economist, konu ile ilgili bir yazı yayınladı. Yazıda “Suriye’de iç savaşın büyümesi Kürtlere yarıyor” deniliyor ve şu noktalara dikkat çekiliyor:
“ Kürtler bugün merkezi hükümet tarafından kontrol edilen bor hatlarından günde 200 bin varil petrol ihraç ediyor. Bölgesel Kürt yönetimi Petrol Bakanı Türkiye’ye kendilerine ait olacak bir boru hattı inşa etmek istiyor. Bazı Türk yetkililer sonunda Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt Devleti olasılığını kabul etmiş görünüyor ve bunu Türkiye’ye ticari açıdan bağımlı kılmaya çalışıyor. Türkiye, şimdiye kadar Kürt’lere sadece tankerle petrol ihraç etme izni verdi. Kürtlerin boru hattına onay alabilmesi için Irak dışındaki Kürt ayrılıkçılığına karşı Türkiye’nin muhalefetini desteklemesi gerekecek. Bu, çok olası görünmüyor. Ama Suriye’deki iç savaşın büyümesi Kürtlere yarıyor. Erdoğan, Suriye rejimini desteklediği için Irak Hükümetine kızıyor. Kürt petrol ihracatını desteklemek karşılık olabilir. Ama Kürt boru hattına onay vermek şu aşamada Erdoğan için çok aşırı bir adım olabilir. “
Şimdi, Suriye’deki iç çatışmalar, beklendiği gibi mezhep çatışmalarına dönüşürse, Türkiye buradan nasıl etkilenir? Bu çatışmaların Suriye ile sınırlı kalmayacağını hesaba katarsak, bu ateşin bizi de içine çekebileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir. Dikkat edilecek olursa, konu ile ilgili yazdığımız yazıların hemen hepsinde bu endişelerimizi dile getirdik. Gelişmeler de bu endişelerimizi giderek haklı çıkarmaya başlamış görülüyor.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın