NECDET BULUZ
Suriye’de iç çatışmaların boyutunun her an değişebileceğini daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Şimdi, gelen haberlere bakacak olursak, bu boyutun değişmeye başladığını da görüyoruz. Esad’a karşı çatışan muhalif gruplarla, PKK’nın Suriye uzantısı PYD ile çatışmaya başlaması, komşumuzda yeni bir cephenin de açılmaya başladığını gösteriyor. Eğer, böyle bir cephe açılırsa, bundan en büyük zararı Türkiye görecektir.
Bunun iki nedeni bulunuyor:
1.- PKK, güç kazanmış olacak. Suriye’de eğitilmiş, silahlı 100 binin üzerinde PKK uzantısı PYD’liler bulunuyor. Bunların hem Kuzey Irak’taki Barzani, hem Türkiye’deki PKK’lılarla bağlantıları ve dayanışmaları var.
2.- Suriye Devlet Başkanı Esad’ın gitmesi ye gecikecek, ya da Esad yerinde kalacak. Halep’te hazır bekleyen 100 bin silahlı Kürt militanlarının muhaliflerle girecekleri bir çatışma, Esad’a yarayacaktır. Türkiye’nin ve dış güçlerin beklentileri de böylece suya düşmüş olacaktır.
PYD’LİLER ESAD YANLISI
Durumu daha iyi kavrayabilmek için Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Yöneticisi Rami Abdurrahim’in şu sözlerine kulak vermek gerekiyor:
“ Eşrefiye Bölgesi halen PYD’nin kontrolündedir. Halep’de savaşmaya hazır 100 bin Kürt var. Eğer Kürt-Arap savaşı gerçekleşmeye başlarsa devrimi unutun, Esad kalacaktır. Böyle bir çatışmanın başlatılması için de bazı güçler tuzak kuruyor. ”
Zaten, Suriye’de iç çatışmalar başladığında Eşrefiye Bölgesinin PYD’nin kontrolüne bırakılması Esad’ın bir stratejisiydi. PYD’den yapılan açıklamalarda da, bu grubun şu anda çatışmaların dışında kaldığı, gerektiğinde Esad için çatışmalara başlayabileceği vurgulanıyor. Daha açık ifade ile eğer Esad, ülke içinde zor durumda kalırsa, PYD’nin silahlı, eğitimli 100 kişilik ordusu muhaliflerle çatışmaya başlayabilir.
Böyle bir cephenin açılmasını biz de istemeyiz. Bu, hem bölgenin daha da karışması, hem Türkiye’nin daha da köşeye sıkışması açısından önemlidir. Suriye politikaları tamamen iflas etmiş bir Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımlara daha dikkat etmesi gerekiyor. O nedenle Suriye’deki her gelişme bizim için daha bir sıkıntı demektir.
YENİ BİR CEPHE Mİ?
İşte, bayramın ikinci günü yaşananlar bu endişemizin boş olmadığını gösteriyor. Eşrefiye Bölgesinde 200 kişilik Hür Suriye Ordusu mensubu çatışmacıların Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgede PYD’lilerle çatışması “Suriye’de yeni bir cephe mi açılıyor?” sorusunu da gündeme taşımış oldu. Bu çatışmalarda iki tarafın da ağır kayıplar verdiği bildiriliyor.
Aslında gelişecek olaylar, Suriye’deki dengeleri de her an değiştirebilir. PKK’nın kolu olarak bilinen PYD’lilerin Esad’a bağlı olduklarını hesap edersek, bu gücü küçümsememek gerekiyor. Zaten, Esad’a karşı savaşan Hür Suriye Ordusu, elinde bulundurduğu ağır silahlara rağmen, çatışmalarda bir üstünlük sağlayamadı. Bir de buna PYD’liler katılır ve bir başka cephe açılırsa Suriye konusu iyice çıkmaza girmiş olacaktır.
TÜRKİYE FRENE BASIYOR
Suriye’deki iç çatışmaların uzaması, ABD ve Batı’nın bu işin dışında kalması, sığınmacıların yükünün Türkiye üzerinde kalması ve Esad’ın gidişinin beklenenin dışında kalması en fazla Türkiye’yi sıkıntıya sokmuştur. Son yapılan değerlendirmelerde, Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriye politikalarında artık frene basmaya başladıklarını da görmekteyiz. Dikkat edilecek olursa bizi bu işe sürükleyen dış dünyadan beklenen yardım ve destekleri şu ana kadar alamadık.
Asıl tehlike şudur:
Hem Esad güçleri, hem de muhalif gruplardan bazıları PYD’lileri bu çatışmaların içine çekmeye çalışıyor. Böyle bir cephenin açılması için bir anlamda oyun içinde oyun oynanıyor. Biz, bunun tehlikesini ve gelişmesi halinde bizim için daha da sıkıntılı bir dönemin başlayacağını görebilmekteyiz. Bunun PKK ile olan ilişkilerimizi kökten etkileyeceğini unutmayalım. Önümüzdeki bir başka tehlike de mezhep çatışmalarının yayılması endişesidir. Zaten, Suriyeli mültecilerin üzerimizdeki yükü başlı başına bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Bu nedenle zaten baştan bu yana yanlış politikalar uygulayan Türkiye’nin, Suriye konusunda frene basması ve daha akılcı bir yol izlemesi geç de olsa sonunda doğrunun bulunması demektir. Temennimiz, bu bataktan bir an önce millet olarak yakamızı kurtarmamızdır.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın