Türk halkı 89 yıldan beri Cumhuriyetin bilim ve aklı yaşamın tek rehberi eden ve İslam ülkelerine de Batı’yı geçebilecekleri mesajını veren,tam bağımsızlık,ulusal birlik ve bütünlük hedefindedir.
Atatürk,”Baylar ve ey millet! İyi biliniz ki,Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,müritler,mensublar memleketi olamaz.En doğru ve en hakiki tarikat,medeniyet tarikatıdır” diyor.
Rağmen Türkiye’nin Atatürkçü ideolojik karakterini belirlediği,siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiğinden beri etkisini her zaman çözümsüzlükte ortaya çıkaran karakteriyle siyasal ve toplumsal yapılanmaya engel oluşturan İslamcılar,manevi değerlerin piyasalaştırıldığı bir süreçte Cumhuriyetçilerin gözlerinin içine baka- baka ABD emperyalizm ile işbirliğinde -bugün,iktidardırlar!
*
İslamcılar harikulâde İslam dinine rağmen Büyük Ortadoğu’da ABD çıkarları ve İsrail’in itikadî gelişimi ve güvenliğini sağlamak üzere emperyalizm ile ortaktırlar.
Cumhuriyetçilerin gözlerinin içine baka-baka geldikleri iktidar koltuklarında -böyle bir şey olabilir mi, İslamcılığın demokrasiye aykırı olmadığı savıyla,bütün varlıklara mutlak hakim Allah katından hareketle kutsalmışcasına ulus-ulusal karakterli bir devletin olamayacağı ve siyaseten bu hakimiyetin müslüman halklar tarafından kullanılacağı düşüncesiyle eylemlerinde sınır tanımıyorlar.
Üstelik Türkiye’den İslam Birliği konsepti etrafında dönüştürmeye çalışılan İslam ülkelerinin yükselen ekonomilerinin küresel entegrasyonunun sağlayıcısı,sorun çözücü,düzen kurucu olmak görevinin de yükümlenicisidirler!
Sonuçta dünyaya nesnel bakışın önünü tıkamışlar,bağımsızlığı paspas,ulusal birlik ve beraberliği bozmuşlar ve Türkiye’yi tüm komşularına düşman etmişlerdir.
*
Emperyalizm bu yükümlülüklerinde İslamcılara farklı coğrafyaların sorunlarına askeri ya da yetki devriyle sağladığı ekonomik-siyasal yeniden yapılanma yöntemleriyle yardım ediyor -işte, ABD’nin yetki devrettiği Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan Eşbaşkandır -ki,insan utanıyor!
Emperyalizm Türkiye’de toplumsal istikrarın sağlanmamasında Kürtçülüğün de siyasal sistem dışına itilmiş olmasını neden saymaktadır ve onları da bugün İslamcıları iktidara ulaştırdığı siyasal aralıktan TBMM çatısı altına toplamış bulunuyor-bu suretle, Cumhuriyetçiye Cumhuriyet’inden vazgeç diyor!
*
Halbuki Cumhuriyet kurulduğundan beri,”Devlet Türk’ten başka millet tanımaz.Devlet dahilinde hukukuku müsaviyeyi haiz başka ırktan gelme kimseler bulunduğundan,bunların ırkî ayrılıklarını ayrı birer milliyet olarak tanımak caiz değildir” kararlığı ruhlara işlenmiştir.
Atatürk,”Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri,Çerkeslik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır.Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış mevsimler birkaç düşman aleti,mürteci beyinsizlerden maada hiçbir millet ferdi üzerinde teellümden başka bir tesir hasıl edememiştir”diyor.
*
Ne ki Cumhuriyetçinin gözünün içine baka-baka İslamcıların ardından Kürtçüler -bugün,Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun iktidar biçiminin reddinden hareketle demokratik özerklikten demokratik konfederalizmi öneriyor.
Demokratik-barışcıl mücadelenin esas alındığını, savunmacı-geliştirici-dönüştürücü demokratik konseptte olunduğunu, reddettiği devletin ve iktidar biçiminin saldırı,yok etme ve tasfiyesine maruz kalındığını iddia ediyor.
Devletten -yok efendim, Öcalan’ın muhatap alınmasını, tutuklularının salıverilmesini,Terörle Mücadele Yasasının değişmesini,Yerel Yönetimler reformunu,Hakikat ve Araştırma Komisyonu kurulmasını,ana dil ile eğitim,Kürt kimliğinin anayasaya alınması gibi talepleri ve öncelikle Demokratik Özerklik hakkını istiyor.
Mücadelesini Suriye,Irak,İran bölgelerinde ki Kürt hareketleriyle senkronize, Büyük Kürdistan yolunda Devrimci Halk Savaşı Stratejisiyle yürütüyor!
*
İslamcılar ve Kürtçüler Bağımsız Savaşında beraberdik -ne oldu da, Mustafa Kemal Cumhuriyet ilanında Hilafetin yerine laikliliği yerleştirdi, neden Cumhuriyeti Türk Kavmi üzerine kurdu diyorlar ve dini taassub ve etnik milliyetçilikle Cumhuriyete başkaldırılıyor.
Türk Halkının Cumhuriyetin 89.yılı kutlamaları talebine -yarası olan gocunur,misalindeki Başbakan Erdoğan’ın tepki göstermesi ardından Ankara Valiliği yasak getiriyor.
Halkın Cumhuriyetini kutlaması,Ata’sını anması yasak ediliyor!
Öyle mi?İşte,başta Ankara’da olmak üzere yurdun her yerinde milyonlarca kadın-erkek,yaşlı-genç Cumhuriyetçi -bilhassa, İslamcı iktidarın Cumhuriyetin değerlerine başkaldırışını öfke ve nefretle tel’in ediyor.
Halk İslamcılığa ve Kürtçülüğe verdiği ödünlerle bu iki sinsi düşmanın neler yapabileceğini sindire sindire görmüştür,anlamış ve her türlü toleransını kaldırmış bulunuyor.
*
Çünkü İslamcının ve Kürtçünün Cumhuriyetçinin gözüne baka-baka geldiği bu noktada Cumhuriyetçinin pişmanlığı ardından yaşamını sürdürme azmi;İslamcının ağzında pelesenk olmuş Tövbe ve Şükür’ün hakikisidir -ki,bunun önünde Recep Tayyip Erdoğan ve şürekasının durabilmesinin olanağı bulunmuyor.
Türk Halkı Türkiye’nin iyiliği ve güzel günlerinin hakiki engeli olan Erdoğan’ı ve iktidarını iyi tanımıştır ve o’nu muhteşem Cumhuriyetinin iktidarından dışlıyor.
Ufacık bir fiskenin Recep Tayyip Erdoğan’ı düşürmeye yeteceği görülüyor.
*
Cumhuriyet Bayramını kutlamayı yasaklayan zihniyeti himaye eden TSK’da çığ gibi yükselen öfkeden payını almıştır.
Türk Halkı İstanbul/Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulmasını engelleyen askeri birliğe -değil, onlardan başta Genelkurmay Başkanı olan zata ve generaller şürekasına yansıyacağı umuduyla ,”Sizin korumanız gereken Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” sloganlarıyla mesaj veriyor.
29.10.2012