AMERİKAN VATANDAŞI BAKAN (2)

Hatırlarsanız Times gazetesi 11 Ekim tarihli nüshasında, Suriye'deki savaşın yayılmasından endişe duyan Amerikan yönetiminin İncirlik Üssü'nde özel birlikler konuşlandırdığını yazmıştı. Gazetenin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberde üste Fransız birlikleri de bulunuyordu ve İncirlik'te Katar ve Suudi Arabistan adına Suriyeli muhaliflere para ve silah akışını organize eden kişilerin de görev yaptığı öne sürülüyordu. Times aynı haberde ayrıca Amerikan ve Fransız askerlerinin haftalardır İncirlik'te bulunduğunu kaydediyordu. - imagesCAU7Y3C4 2

 

AMERİKAN VATANDAŞI BAKAN (2)
HÜSEYİN MÜMTAZ

Bir önceki yazımızda Amerika’nın Ankara “Sefiri kebiri” Riççiardone’nin “yeni anayasa”mızla haddinden fazla ilgilenmekle kalmayıp güncel konularda da duruma damardan müdahale ettiğini yazmıştık.
Öyledir..
Muhterem “pat” diye, PKK lider kadrosu için Kandil’i işaret ederek “Bin Ladin modeli”ni öneriyor.
Yâni “Bul ve öldür”..
Olur..
Kandil’in coğrafi olarak Kuzey Irak’ta bulunduğu, Kuzey Irak’ta ise “President” kimliği ile Beyaz Saray’da kabul buyurulan Barzani’nin hüküm sürdüğü ve hem kendisinin hem çakma “ülkesi”nin Amerika’nın kontrolünde bulunduğunu cümle sağır sultanların duymuş olduğu gerçeğini bir kenara bırakıyoruz..
Ve soruyoruz; “Madem o kadar dertlisiniz bu konudan, siz neden halletmiyorsunuz?”
Problemin temelinde yatan felsefe 100 yıl önce aynı coğrafyada sahneye konulan “BÜYÜK OYUN”la aynıdır.
Bu felsefe “böl ve yönet”, “sınırları kafana göre çiz ve ileride kullan” felsefesidir.
Tavşana kaç, tazıya tut felsefesidir.
El ile eldiven felsefesidir.
Ve çözüm, sizin kendinizi tavşan mı yoksa tazı mı olarak gördüğünüz noktasına gelip düğümlenmektedir.
Amerika’nın bizzat bulunduğu, kuklası Barzani’nin bizzat hâkim olduğu Kandil’de “konuşlanan” eşkıya takımı geçmişte, zamanı geldiğinde kullanılmak üzere orada bırakılmışlar ve halen de bulunmalarına göz yumulmaktadır.
Raf ömürleri tükendiğinde bir kenara atılacak ve yüzlerine bile bakılmayacaktır.
Öyledir de, bunları şimdilik bir kenara bırakınız, geçiniz..
Çünkü hedef olarak Kandil’i işaret etmek, İmralı’yı gözlerden ırak tutmak demektir.
Biz yılanın başının İmralı’da olduğunu bilmiyor muyuz?
Neden hedef şaşırtılıyor?
Kandil’dekiler suçlu da, İmralı’daki sütten çıkmış ak kaşık mı?
Zamanında İmralı’dakini “asmayın” diye teslim etmediniz mi? (57’inci Hükümet’in yalancısıyız).
Hem Bin Ladin modelini öneriyorsun, hem “Ama İmralı’dakini değil, Kandil’dekini” diyorsun.
Yoksa Kandil’dekilerin son kullanma tarihleri doldu da, İmralı’dakinin dolmadı mı?
Dolmamış olduğu, “süreçte” oynadığı rolün “kapsam ve şümulü” ile doğru orantılı.
Hem neden Ladin’i öldür, Kandil’dekini öldür ama İmralı’dakini “asma ve besle”..
Senin teröristin kötü ve öldürülmeli ama “benimki” beslenmeli..
Yoksa İmralı’daki midesinden sana mı bağlı?
Amerika’nın, İmralı’dakini “ileride kullanmak üzere ve beslenmek üzere teslim etmiş olduğu” halen yaşamakta olduğumuz “Büyük Oyun”dan belli.
Hepimiz o oyunun birer figüranıyız.
57’inci Hükümet’in geleceğimize koyduğu ipoteğin kanatları altında yaşamımızı sürdürüyoruz.
Amerika-İmralı bağlantısı o kadar beli ki; Riççiardone’nin hedef olarak Kandil’i ve model olarak da Ladin’i göstermesinin (16 Ekim) ardından 24 saat geçmeden BDP pası aldı (18 Ekim) ve golü attı.
Selahattin Demirtaş; “Ama bu politikalarla bin sene daha bu toplum hazır olmaz. Kürtler, toplumun hazır olması için bin yıl daha mı bekleyecek. Kürtlerin bekleyecek fazla zamanı yok. Bu nedenle ölümleri durduracak yeryüzündeki tek insan Öcalan’dır. Hiçbir ordu PKK’yı bitiremez. PKK’yı durduracak tek güç ve kişi Öcalan’dır” dedi.
Demirtaş “Hiçbir ordu PKK’yı bitiremez. PKK’yı durduracak tek güç ve kişi Öcalan’dır” diyor ve biz askerleri artık “havadan” nakletmeyi kararlaştırıyoruz.
Benim kafam lâfın ikinci bölümüne değil ama “Hiçbir ordu PKK’yı bitiremez” bölümüne takılıyor..
Hiçbir ordu?
Hangi ordu?
Demirtaş bu cüreti nereden buluyor, neden kimse cevap vermiyor?
Riççiardone konulara gerçekten “vâkıf” ve “sahada” olmanın avantajıyla damardan çözümler öneriyor.
ABD Büyükelçisi televizyonların Ankara temsilcileriyle sohbet toplantısı yapıyor;
1.Bin Ladin modelini öneriyor, 2.”Her türlü istihbaratı paylaşıyoruz, nasıl kullanacağına Türkiye karar veriyor” diyor, 3. Türkiye’nin Suriye konusundaki politikasını “uzak görüşlü, cömert ve akıllı” olarak nitelendiriyor, “ülkelerimiz birlikle çalışıyor. Geçiş sürecinin ne zaman sona ereceğini tahmin edebiliyoruz. Beraber çalışarak, geçiş sürecini öne almaya ve pozitif olmasına çalışıyoruz” diyor, 4.”Savaş ihtimali görmüyorum” diyor, 5. “Rus uçağı istihbaratı konusundaki söylentilerle ilgili konuşmayacağım. Ancak şunu söyleyebilirim; dost ülkeler istihbaratlarını paylaşırlar” diyor, 6.”Müslüman Kardeşler benzeri örgütlerin Suriye’deki yapılanmalarından elbette endişe duyuyoruz” diyor, 7. “Tampon bölge kararı yok” diyor, en önemli açıklamasını da en sona bırakıyor ve 8.”Hiçbirimiz genç insanlarımızın silahla Suriye’ye girmesini istemiyoruz. Beşar Esad çatışmaları mezhep çatışmasına çevirmeye çalışıyor. Kardeşler arası bir savaşa girmek istemiyoruz” diyor.
Diyor oğlu diyor…
“Amerika’da genç insanlarımızın silahla Suriye’ye girmesini istemiyoruz. Suriye’deki kardeşler-mezhepler arası savaşa girmek istemiyoruz” diyor.

Suriye’deki mezhep/kardeş savaşına kendileri adına girecek başka ülkelerin başka genç insanlarını arıyor.
“Türkiye’de Suriye sınırında ABD özel kuvvetlerinin konuşlandırıldığına dair iddialar var. Doğru mu? Bizim büyükelçilikte özel kuvvetler yetkililerimiz daima var. Günlük çalışıyorlar. İki üç yetkiliden bahsediyorum. Silahları yok. Bunlar parlak insanlar, silahları beyinleri ve zekâları. Son iki yıldır Türkiye ve ABD özel kuvvetleri çalışmalar sürdürüyor. Ama bu rutin. Rutin dışı bir şey yok” diyor.

Hatırlarsanız Times gazetesi 11 Ekim tarihli nüshasında, Suriye’deki savaşın yayılmasından endişe duyan Amerikan yönetiminin İncirlik Üssü’nde özel birlikler konuşlandırdığını yazmıştı. Gazetenin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberde üste Fransız birlikleri de bulunuyordu ve İncirlik’te Katar ve Suudi Arabistan adına Suriyeli muhaliflere para ve silah akışını organize eden kişilerin de görev yaptığı öne sürülüyordu. Times aynı haberde ayrıca Amerikan ve Fransız askerlerinin haftalardır İncirlik’te bulunduğunu kaydediyordu.

Ve aynı gün Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada, “Basın yayın organlarında, bazı yabancı ülkelere ait özel birliklerin Türkiye’nin Suriye sınırına konuşlandırıldığı haberleri yer almıştır. Haberler gerçek dışıdır” denilmişti.

Önce Genelkurmay’ın “yalanlamasını” okuyun. Sonra da Riççiradone’nin Özel Birlikler ile ilgili soruya verdiği cevabı bir daha okuyun..
Riççiardone “Silahları, beyinleri ve zekâları parlak bu insanlar”ın Türkiye’de olduğunu söylüyor. Genelkurmay da zaten “bazı yabancı ülkelere ait özel birliklerin Suriye sınırında olmadığını” ifade ediyor. Riççiardone ile ters düşmüyor. Türkiye’de değiller demiyor, Suriye sınırında olmadıklarını söylüyor.
Herkes kendi doğrusunu söylüyor ama sonuçta biri bizimle alay ediyor.
Kim bizimle alay ediyor?
Orta oyununun perdesi bayramın ilk günü yer ile yeksan oluyor..
O gün ABD’nin Avrupa Kuvvetleri Komutanı General Mark Hertling, Suriye’deki gelişmelerle ilgili olarak Türkiye’ye az sayıda asker yolladıklarını söyleyiverdi.
Hertling, “Bizden henüz yardım talep edilmedi. Avrupa bölgesinden çok az sayıda personeli kısa süre önce Türkiye’ye yolladık. Bunun bir kısmı istihbarat paylaşımı ile ilgili ” dedi.

Sizce kimin bizle alay ettiği, kimin hangi açıklamasının havada kaldığı belli oldu mu?
Bütün istihbaratı paylaşan, Türkiye’nin üzerinde uçan Suriye ve Ermeni kuşlarından bile haberdar olup sapanla indirten Amerika neden sınır karakollarımıza yapılan saldırıları bir türlü göremiyor?
225 yıllık “özgürlük ve demokrasi” timsali anayasalarını reklam ederek bir benzerini bize de öneren Riççiardone 1839 tarihli ve 173 yıllık “Manifest Destiny”den neden hiç bahsetmez?
“Sınırsız gelecek, Amerikan büyüklüğünün devri olacaktır. Kendi muhteşem zaman ve mekân alanında ulusların ulusu Amerikan ulusu- insanoğluna ilahi ilkelerin mükemmelliğini göstermek ve dünyada EN YÜKSEK (KUTSAL ve HAKİKAT) olana ibadet etmeye adanan en yüce tapınağı kurmak üzere tayin edilmiştir. Onun zemini bir yarımküre, tavanı ise yıldızlarla süslü Cennetlerin seması olacaktır. Onun birleşimi, yüzmilyonlarca mutlu insanı bir araya getiren ve başka hiçbir insanı efendi olarak görmeyen birçok Cumhuriyetin Birliğidir. Bu birlik, Tanrı’nın, eşitliğin doğal ve ahlâki yasası olan kardeşlik yasası tarafından yöneltilir, -çünkü barış ve iyi niyet onların içindedir-“.
“Manifest Destiny”, yâni “Bâriz (tartışılmaz, çok açık) Kader”.
Özetle, Amerika “zemini yerküre tavanı ise yıldızlarla süslü cennetin seması” olan evrene düzen getirmek üzere Tanrı tarafından görevlendirilmiştir.
Amerika’nın tartışılmaz, ilahi kaderi budur.
“Kuzey Amerika’nın fethi Tanrı tarafından buyurulmuştur. Kızılderililer, ormanlar ve yaban öküzlerinin imhası, bataklıkların kurutulması ve nehir yataklarının değiştirilmesi, iş gücü ve doğal kaynakların sürekli olarak sömürülmesine dayanan bir ekonomi oluşturulması insan değil, Tanrı tarafından emredilmiştir”.
1839’da John L. O’Sullivan tarafından yazılan meşhur “Manifest Destiny”i bir yerlerden bulup lütfen bir daha okuyun…
Herkes okusun..
“Manifest Destiny” gözlüğünü takınca Riççiardone’nin söylediklerini daha iyi anlayacaksınız..
Sonra kendinize çeki düzen vereceksiniz..
Tabii niyetiniz varsa…27 Ekim 2012

57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

Hatırlarsanız Times gazetesi 11 Ekim tarihli nüshasında, Suriye'deki savaşın yayılmasından endişe duyan Amerikan yönetiminin İncirlik Üssü'nde özel birlikler konuşlandırdığını yazmıştı. Gazetenin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberde üste Fransız birlikleri de bulunuyordu ve İncirlik'te Katar ve Suudi Arabistan adına Suriyeli muhaliflere para ve silah akışını organize eden kişilerin de görev yaptığı öne sürülüyordu. Times aynı haberde ayrıca Amerikan ve Fransız askerlerinin haftalardır İncirlik'te bulunduğunu kaydediyordu. - imagesCAU7Y3C4

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir