20.10.2012 23:44
Cemaat okullarının dünya genelindeki gelişim ve yayılmasını uzun yıllardır yakından takip ediyorum. Özellikle Fethullah Gülen’in Amerika Birleşik Devletleri’ne ‘yerleşmesinin’ ardından Amerikan halkının cebinden çıkan paralarla bu ülkedeki ‘Charter Schools’ sistemi üzerinden inanılmaz bir hızla ülkenin en büyük eğitim kurumları zincirinin sistematik bir şekilde oluşturulması sürecini dikkatle izledim. Bu süreçte ve hala devam etmekte olan camiaya yönelik başta vize usulsüzlükleri, mali yolsuzluklar gibi adli süreç ve iddialar nedense Türkiye’de gündeme gelmedi. Bugün ABD’de Gülen Cemaati ve okullarına karşı küçümsenmeyecek derecede tepki duyan, şüpheyle bakan ve mücadele eden ciddi bir kitle oluşmaya başladı. Önümüzdeki dönemde bu konuda ciddi gelişmeler olabileceği kanaatindeyim. Her ne kadar FBI resmi sitesinde cemaat kurumlarıyla olan ilişkisini açıkça ortaya koysa da; Fethullah Gülen CIA mensuplarının referanslarıyla[i] ABD’den Yeşil Kart aldıysa da unutulmamalıdır ki türlü kusuruna rağmen ABD bir hukuk devletidir.
Gelelim esas konuya. Biliyorsunuz son günlerde çocuklara isim koyma konusu gündeme geldi. Önce Samsun Müftüsü sonra da Taraf Gazetesi yazarı Ramazan Rasim ve Zaman yazarı Beşir Ayvazoğlu çocuklara verilen isimler üzerine nitekim hakkında Diyanet’in de açıklama gereği duyduğu yorumlar yaptılar. İşte bu tartışmayı bir adım ileri taşımak istiyorum. Hazır Evrim ve Devrim gibi isimlere sahip kimselerin ilahiyatçılığını tartışırken cemaat kurum ve kuruluşlarının isimleri üzerinde de bir fikir jimnastiği yapmaya ne dersiniz?
İSLAMİYET DIŞI SEMBOLLER
İsimler tıpkı mimari, arma, renkler vs. gibi çok tanrılı dinler döneminden beri hermetik, mitolojik, ezoterik, kabala vb. inanç/düşünce sistemlerinin, gizli örgüt ve öğretilerin (Gül-Haç, İlluminati gibi) fetiş derecesinde önemsedikleri sembolizm kavramının çok önemli bir unsurudur. Bugün bu tür öğreti, akım ve yapılanmaların sayılı temel başvuru kaynaklarından biri olan Manly P. Hall’un ‘Tüm Çağların Gizli Öğretileri’ adlı kitabında sembolizm “gizemlerin en gizlisi ve en kadim olanı”[ii] şeklinde tanımlanır.
Burada ilginç ve şaşırtıcı olan cemaat kurum ve kuruluşlarının adlarına baktığımızda yukarıda değindiğim İslamiyet dışı inanç, felsefe, mit, öğreti ve örgütlerin sembollerini yaygın bir şekilde kullanması. Geçtiğimiz günlerde Fethullah Gülen’in kendi sitesinde ve hareketin medya uzantılarında kendisinin cemaat dergilerinin mizanpajına kadar ilgilendiği bilgisinden yola çıkarak bu isimlerin Gülen’in bilgisi dışında verildiğini söylemek kolay değil.[iii]
Öte yandan bu konuyu daha önce tartıştığım bir ‘hizmet gönüllüsünün’ “Müslüman olmayan ülkelerde nasıl İslami/Türk isimler verelim?” argümanı ise geçtiğimiz günlerde Güney Afrika Cumhuriyeti’nde açılan ve bünyesinde bir okulu da barındıran Nizamülmülk Külliyesi ile birlikte anlamını tamamen yitirmiş oldu. Müslüman nüfusun sadece %1.5 olduğu bir ülkede böyle bir isim verilebiliyorsa bu her yerde yapılabilir.
NEW AGE ETKİSİ Mİ
Cemaat kurum ve kuruluşlarının isimlerine baktığınızda göreceğiniz ilk şey inanılmaz bir kosmos, uzay, gökyüzü vurgusu. Mitoloji, çok tanrılı dinler, New Age dinler ve gizli öğretilerin temel öğelerinden olan bu konuların tek tanrılı bir din olan İslam dinine ‘hizmet’ eden bir hareket tarafından bu kadar sık kullanılması şaşırtıcı bir durum değil mi? Aşağıda sadece bir kısmını sıraladığım isimlerleri okuduğunuz zaman aklınıza gelen din bir New Age uzay dini mi, yoksa İslam mı?
· Sky Foundation (Gökyüzü Vakfı), ABD
· Cosmicus Stichting (Kosmos Vakfı), Hollanda
· Samanyolu TV
· Cosmos Foundation (Kosmos Vakfı), ABD
· Milkyway Education Center (Samanyolu Eğitim Merkezi), ABD
· Feza Medya
· Star College (Yıldız Koleji), G.Afrika
· Sema Foundation (Sema Vakfı), ABD/Arnavutluk
İSİM VERİRKEN GÖKYÜZÜNE BAKMAK
Sayısız dini kaynaktan ve bizzat Kuran’dan tüm tek tanrılı dinler gibi İslam dininin de karşılaştığı engeller arasında gök cisimlerine ve onlarla ilişkilendirilen tanrı ile putlara tapmanın olduğunu biliyoruz. Nitekim Kuran’da çeşitli ayetlerde (örneğin Neml Suresi – Ayet 24/25; Fussilet Suresi – Ayet 37) bu durum anlatılmıştır.
Bu isimleri Kuran çerçevesinde açıklamak mümkün. Ancak örneğin biz Türklerdeki Göktanrı gibi bir ilahı olan, semayı Şaman inancındaki gibi kudsiyetin merkezi sayan sayısız (Müslüman) topluluğun olduğu gerçeği ortadayken, çocukken hepimiz büyüklerimizce “Allah gökyüzünde değil, her yerdedir” diye uyarılırken cemaatin kurum ve kuruluşlarına isim verirken sıklıkla gökyüzüne bakması sizce de garip değil mi?
Sadece İslam’ın değil tüm tek tanrılı dinlerin gökyüzüne, uzay ve oradaki cisim ile varlıklara inanan, medet uman, açık veya gizli tapan çevrelerle olan ‘mücadelesinin’ bittiğini söylemek kesinlikle doğru olmaz. Bu bağlamda monoteist dinlerden önceki inanç biçimlerinin büyük bir diriliş gösterdiği (Şamanizm, Paganizm, Mitraizm, Wicca vs.) ve New Age dinlerin (geçmişte Türkiye’de gündeme gelen Uzay dini Raelyanlık gibi) ortaya çıktığı bir dönemde bu inançların merkezinde yer alan, gizli, yarı gizli ve açık kimi cemiyetlerin felsefesinin terminolojisine devamlı bir şekilde referansda bulunulmasını anlamak oldukça güç.
Geçtiğimiz günlerde Pennsylvania’da Gülen’i ziyaret eden Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan bir yazısında[iv] laikliği, sporu, futbolu ve ulus devleti Neo-Paganizm olarak yorumlayabilirken nedense cemaatin bu Pagan sembollere olan ilgisini sorgulamak hiç aklına gelmiyor. Zaten kendisinin “Hocaefendi’ye” soru sorabilecek durumda olmadığını yine kendisinin ziyaret sonrasında yazdığı yazısından biliyoruz. Halbuki yine Kaplan bir başka yazısında güzelliklerin putlaştırılarak bitirildiğini yazmıştı.[v]
DİNLER ARASI DİYALOG MESELESİ
Kosmos temasından sonra cemaatin isim verirken ilham aldığı diğer bir alan ise meşhur ‘diyalog’ meselesi. Hareketin İslamcı çevreler dahil en çok eleştiri alan ve kimi çevrelerce destek gören boyutunu teşkil eden dinler arası diyalog vizyon ve vazifesini ortaya koyan isimlerden bazıları şunlar:
· Harmony Schools (Uyum Okulları), ABD
· Amity Schools (Dostluk Okulları), ABD
· Tolerance Foundation (Tolerans Derneği), ABD
· Peace Valley Foundation (Barış Vadisi Dernegi) , ABD
· Peace Islands Foundation (Barış Adaları Derneği), ABD
Öncellikle İslam dinine hizmet ettiklerini iddia eden bu camianın Ali İmran Suresi – Ayet 19’dan (Allah katında din, ancak İslâm dinidir) bihaber olduğunu elbette düşünmüyorum. Belli amaçlara hizmet edecek Ekümenik bir dünya dini yaratılması planının sadece İslam’a yönelik bir tehdit olmadığını malum çevrelerce Yunanistan’da yaşadığım dönemde Ortodoksluğa karşı yapılan operasyonlara şahit olduğumdan çok iyi biliyorum. Protestan/dönüştürülmüş ‘light’ bir İslam yaratma arzusu bugün iktidar ve cemaatin maşası olduğu diğer tek tanrılı dinlere karşı da yönetilen büyük bir proje (uydurma dini bayramlar vs.). Nitekim İslamcı düşünür Mehmet Şefket Eygi de ‘Yeni Bir Din Türetilmek İstiyor’[vi] başlıklı yazısında bu konuya dikkat çekmişti. Burada işaret edilenlerden bazıları şunlardı:
· Kelime-i Tevhid’in ilk kısmını söylemek, gerektiğinde ikinci kısmını (Yahudileri ve Hıristiyanları üzmemek için) söylememek.
· Kur’andaki “Allah katında (hak ve geçerli) din İslam’dır” temel inancını kaldırıp, onun yerine “Üç hak ibrahimî din vardır. Bunların üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet’tir” inancını getirmek.
· İslam’ın tek hak din olduğu inancını kaldırıp, onun yerine üç İbrahimî hak din vardır inancını ikame etmek.
· Yahudilerin ve Hıristiyanların, Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamın son Peygamber olduğunu inkar etmelerine önem vermemek.
· Tevhid ile Teslis inancını, âmentü bakımından bir görmek.
MEVLANA NEDEN KULLANILIYOR
Ortodoksluğa değinmişken Gülen okullarına verilen isimler arasında Hristiyan teolojisine ait kavramların da bulunduğunu belirtmekte fayda var. Örneğin Belçika’da kullanılan ‘Lucerna’ bir Katolik ayini olan ‘Lucernarium’ kelimesinden (Latince) geliyor. Benzer şekilde cemaatin Hollanda’daki seminer ve konferanslar gibi etkinlikler düzenleyen öğrenci ağının/derneğinin adı ‘Peritus’. Peritus Katolik kilisesinin Ekümenik Konseyi’ne tavsiyelerde bulunan teologlara verilen ünvan. Örneğin şimdiki Papa Joseph Ratzinger de bir Peritus idi.[vii]
Bazılarının yukarıda yazdıklarıma “ama Mevlana ile ilgili isimler çeşitli yerlerde kullanılıyor” (Rumi Forum-ABD/Almanya, Rumi Diyalog Merkezi-İngiltere vs.) dediğini duyar gibi oluyorum. Konuya vakıf olanlarca bilindiği üzere Mevlana veya onların kullandığı şekliyle Rumi başta masonik inanış ve yapılar olmak üzere bu tür hareketler içerisinde önemli bir yer tutar. Bunun başlıca sebebi Mevlana’nın “Ne olursan ol, yine gel” sözünün bu çevrelerce kendi çıkar ve hedefleri çerçevesinde değerlendirme ve kullanılmasının bir sonucu.
Buna bağlı olarak Mesnevi bugün birçok ülkede İncil’den sonra en çok satan kitaplardan biri. Mevlana (Amerika’nın en popüler şairi)[viii] İranlı/Pers sufist/şair olarak bilinir ve Türklük ile özdeşleştirilmez. Kısacası Mevlana’nın hümanizmi yaratılmak istenen evrensel din için geçmişten beri bir araç idi ve öyle olmaya devam ediyor. Dolayısıyla cemaat ile onu yaratıp bu sürece dahil eden güçlerin yüzyıllardır alışageldiği üzere bu yolda bu güzel ve özel insanı kullanması yeni bir durum değil. Yani diğer bir deyişle Rumi bu çevrelerin elinde kapitalizmine oyuncak olan Che figüründen farksız değil.
YENİ BİR DÜNYA
Başta (V)akit paçavrası olmak üzere ülkemizde kişi ve kurumları hedef göstermeyi ilke edinmiş bazı yayın organları ve çevreler olduğunu biliyoruz. Siyonist, mason, Ergenekoncu gibi yaftalar ile infazlarda bulunan bu kesimler nedense hiç kendi çevrelerine bakmazlar. Amerika merkezli operatörlerden cep telefonlarına İlker Başbuğ’un Yahudi olduğu yollunda SMS’ler atar, Eurovision temsilcimiz Can Bonomo’nun klibinde Illuminati mesajı verdiğini iddia ederler ama örneğin ‘Altın Nesil’[ix], ‘Işık Evi’[x] gibi uygulama ve kavramların yüzyıllardır kullanılan gizli örgüt (mason vs.) terminolojisinden geldiğini görmezden gelir, hasıraltı ederler.
Bu duruma en güzel örnek en son Türkçe Olimpiyatlarında yaşandı. Gizli örgüt ve öğretilerin en bilinen slogan/ideallerinden biri olan, ABD dolarına kadar giren ve cemaatin göbekten bağlı olduğu Neoconlarca her fırsatta dile getirilen ‘Yeni Bir Dünya (Düzeni)’ Türkçe Olimpiyatlarının resmi şarkısı oldu. Bonomo’nun şarkısında Illuminati sembolleri arayan keskin gözler, kulaklar elbette yine kör ve sağır olmuştu.
(https://www.youtube.com/watch?v=pmwutEIJ3Ow)
MASON LOCALARIYLA AYNI İSİMLER
Yine çok ilginçtir ki Gülen hareketine ait kurum ve kuruluşların büyük bir çoğunluğu ile aynı ismi taşıyan mason locaları dünyanın dört bir yanında mevcut. Bazı örnekler vermek gerekirse.
· Harmony Masonic Lodge
· Meridian Masonic Lodge
· Amity Masonic Lodge
· Pinnacle Masonic Lodge
· HERCULES Masonic Lodge
Buna bağlı oralarak Illuminati/Mason terminolojisi ve sembolizmi ile birebir örtüşen sayısız örneği sıralayabilirim. Romanya’daki Lumina, Burundi’deki Lumiere okulları ve Infinite Light adlı internet sitesi ve en önemlisi Gülen’in kendi kişisel internet sitesi Herkül (herkul.org) bunlardan sadece bazıları.
Buraya kadar yazdıklarımın tamamı konusunda akıl ve mantık çerçevesinde ikna olabilirim. Ancak hiçbir açıklama bana Illuminati/Mason ritüelleri ve inançları içerisinde çok büyük bir önem taşıyan Herkül (Hercules) figür/sembolünün Fethullah Gülen tarafından bilinçsiz bir şekilde veya son günlerin moda tabiri ile sehven seçildiğine inandıramaz.
CEMAAT KİMLERE HİZMET EDİYOR
Gülen ve hareketinin İslam’dan kopup farklı denizlere yelken açtığı gerçeğini farklı bir pencereden sunmaya çalıştım ve bu kanaatimde yalnız değilim. Bakın İslamcı düşünür, yazar ve aktivist Hamza Türkmen bir yazısında ne diyor….
Artık Hizmet, adeta Bahailik veya Moon Hareketi gibi küresel bir dünya dini projesi peşinde. Moon tarikatı gibi neredeyse “Dünya barışı için küresel aile federasyonu”nu hedef almaktadır.[xi]
Benzer şekilde Alman Der Spiegel de cemaati bir New Age dini olan Scientology’ye benzetmişti.[xii] Yine yukarıda referansda bulunduğum Eygi, İslam’ın dejenere edildiğini yazmış ve “Müslümanların içine modern İbn Sebe’ler, Hempher’ler, Lawrence’lar mı girdi?” diye sormuş ve “Mutlaka girmiş olmalı. Çünkü tek kimlikli bir Müslüman ne kadar akılsız ve ahlaksız olursa olsun, dini tahrip konusunda bu kadar şeytanlık, cinlik, hainlik, ifritlik yapamaz” diye cevaplayarak “İslamî hareketin içine sızmış iki kimlikli sahte Müslüman Kriptolar, casuslar, ajanlar, provokatörler, istihbaratçılar bizi paramparça ettiler” diye eklemişti.[xiii]
Sonuç olarak ABD’den sıradışı bir İslam (din) alimi olduğu için CIA kefaletiyle Yeşil Kart alan Gülen’in bu taraklarda bezi olmadığını kabul etsek bile o üstün din bilgisiyle yukarıda sıraladığım detaylardan bihaber olması mümkün değil. Dolayısıyla “ben yazmadım, kuzenim yazdı” türü açıklamalar özellikle kendi sitesi Herkül için geçerlilik taşımıyor. Sadece benim değil, yukarıda alıntı yaptığım İslamcı yazar ve düşünürlerin de Hizmet Hareketi’nin aslında kimlere hizmet ettiği konusundaki kaygılarını paylaşmamak mümkün değil.
Hz. Muhammed diyalogcu değildi ve yine Eygi’nin bir yazısının başlığında dediği gibi “Bediüzzaman (da) Diyalogçu Değildi”[xiv]. ‘Yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın Milli Görüş gömleğini çıkardığı gibi Fethullah Gülen de İslam gömleğini mi çıkardı?’ diye sormadan edemiyorum kendime.
Tantum religio potuit suadere malorum…[xv]
K. Murat YILDIZ
twitter.com/kmyildiz
Odatv.com
[i]
[ii] Manly P. Hall, Tüm Çağların Gizli Öğretileri, s. 237.
[iii]
[iv]
[v]
[vi]
[vii]
[viii]
[ix] Jenny White, Muslim Nationalism and the New Turks, s. 37.
[x] Manly P. Hall, Tüm Çağların Gizli Öğretileri, s. 667 .
[xi]
[xii]
[xiii]
[xiv]
[xv] Lucretius
=============================
YORUMLAR ;;;;;;;;;;;;;;;;; YORUMLAR ;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;;YORUMLAR
Misafir – selim
fettullahçıların müslüman olduğunu beyan edebilmek için giydikleri türbanın yanısıra namaz da kılıyor olmaları gerekmezmiydi. makyajı en fazla yapan, parfümü en fazla sıkan başı kapalı ılımlı islamcılar oruç zaten tutmuyorlar. ispat mı lazım. kendi ailemdeki kişiler.
2012-10-22 01:35:35
Misafir – yorumtime
Bir de “time”, “zaman” ile biten isimleri var. Demokrasiyle veda günü gelecek o zamanı bekleyin söylemi. Cemaat mensupları TC nin yıkılacağı bir günü bekliyor. Sabırlı ve iyi yönetilen bir süreç var. Bu nedenle kurslarına, gazetelerine hatta üretip sattıkları birtakım şeylere “time” veya “zaman” ile biten isimler veriliyor.
2012-10-22 01:25:43
megnayt
hocam detaylı bir araştırma sonuçlar gelecek adına vahim bende merakıma sığınarak bir soru ma cevap olsun istiyorum bu cemaat isimlemelerinde çok farklı çalışmaların olduğu başka neler var merak ediyorum bu çizgi film karekteri yine cemaatin bir isimlemesimi merak ettim caillou evet öğleyse çizgi film karakterlerinin diğer isimleri yine ılımlı bir diyalog sinyalimi sizin araştırmanıza sanırım birde bunu ekleyin bir ilgilenin isterim saygılar.
2012-10-22 00:24:18
Misafir – ram
fetullah gülen mevlana dan söz etmemesi kendini mevlana dan daha üstün konumda olduğu düşüncesinde ,eğer yakın zaman da ölmez ise kendini peygamber ilan edecek
2012-10-21 23:52:56
ismail memiş
İşte yine geldik mi 1492’de İspanya’dan kovulan ve Osmanlı’nın kabul ettiği 800.000 Yahudiye!!! Daha önce de yazdım, bu yazının öncesinde bu linkteki yazımı okuyunuz. Taşlar yerine daha iyi oturur..http://www.odatv.com/n.php?n=iste-struma-olayinin-gercek-yuzu-1010121200
2012-10-21 20:40:52
KARAKÜTÜK
İnsanoğlu böyle bir yaratık işte.Güç topladıkça aynen şöyle der:”Gölgelerin gücü adına,güç bende artık!He man!” Cemaat artık Herküllenerek yeni bir muazzama evrildi.Haydi bakalım gözünüz aydın, yepyeni,nur topu gibi inanç sisteminiz oldu.
2012-10-21 20:21:44
Misafir – piyade karinca
Samanyolu şarkısını Teoman Alpaylı ve Me tin bükeyli bestesini Berkan okuyunca Samanyolu milli bir marş olup çıktı.Her halde,birisinin gizemli sevdası da bu güf te ile çakışıyor olmalı.1969 yılın da büyük bir şehirde henüz sıradan vaiz.
2012-10-21 20:08:00
Misafir – ahmet Karaahmetoglu
Cok buyuk vurguncu Uzan ailesi ,siyaset meydanına cıktıgında,somuruye karsı oldugunu,emperyalizm karsıtı oldugunu soyluyordu.%7.5 oy aldı.Sonra bu aile yurt dısına kacırıldı. Bir takım cemaatler,Somurgeci ulkelerin emellerine hizmet ediyor,Global Davut dindarlarının destegini alıyor . Gurbuz
2012-10-21 18:20:21
Misafir – ahmet giray
Çok güzel bir inceleme… Moson localarında ritüelin başlaması için üç kitabın (Eski Anit, Yeni Ahit ve Kuran)kürsüde açık olması gerektiği bilinir. Aslında İbranim’e bir göndermedir bu… Bu referansla Fetullah’ın “Tüm semavi doinler İbrahim dini değilmidir?” ifadesi dikkatle okunmalı. Himmet ve Masonik kese gibi hemen hemen tüm masonik ritüellerin, örgütlenme yapısının ve hiyerarşinin masonlarda ve cemaatte birebir aynı olduğunu görebilirsiniz. Ancak asıl önemli olan cemaatin mason örgütlenmesinin ÜST DERECELERİNİN, benzerliği değil, ORGANİK İLİŞKİSİNİN
2012-10-21 14:52:34
Misafir – Pürdikkat
Sadece terminoloji degil, Cemaate ait ticari veya gayri ticari yapilarda kullanilan sembollerde de merak uyandiran izler var. Hem terminoloji hem semboller bakimindan benzerliklerin onunde durdugumuzda iste yakaladik diye bir tutum mu sergilemeliyiz, ki sahsen icimden bu geliyor, yoksa butun karsitligimiza ragmen, bu ozelliklerin bilincli olarak kullanilma ihtimalini dusunmeli miyiz? Yani, Cemaat sekil ve isimleri bir maksat cercevesinde hedefindeki olusumla savasinin bir parcasi olarak kullaniyor olabilir mi, boyle bir ihtimal var mi, varsa bu yolu neden seciyor diye de sorgulamak gerekir. Sayin Yıldız’ın yazısı çok değerli, ancak benim değinmeye çalıştığım husus konusunda da bir açıklık lazım. Bunu en iyi Cemaat’in kendisi becerebilir. Bu soruya cevap vermeliler. Çünkü bir şahıs olarak, Cemaati benimsemeyen ve karşı duran biri olarak, bilimsel veya adil düşünmeye çalışıp böyle bir soruyu soruyorsam benim hakkımın da verilmesi gerekmez mi? Eğer bütün bu terminoloji ve sembollerin, ki ben de çok uzun zamandır takip ediyorum, aslında adı geçen şeytanvari, düşmanvari bir oluşum oyuncağı olarak değil de bu oluşuma karşı bir operasyon olarak kullanılıyorsa nedenini bilmek isterdim.
2012-10-21 11:48:17
Misafir – OsmansızTürk
Allah’ın her yerde olduğu, İslamın başlangıcından yüzyıllar sonra uydurulmuştur. Kurana göre Allah herşeyi görür ama kendisi her yerde değildir. Gökyüzünün en üst tabakasındadır(Arş). Tâhâ/5: Rahmân, ARŞ’a kurulmuştur. Hadid/4: O’dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra ARŞ’a oturdu. Hakka 17. Melekler de onun KENARLARINDADIR. O gün Rabbinin tahtını, üstlerinde sekiz (melek) taşır. –Ayrıca cematin gök referanslı isimler bulması uygundur çünkü nur ışık demektir. Cemaat nurcu’dur. Ve Kuran’a göre Allah gerçekten de nurdur(Işık). Bakınız Kuran Allah’ın neye benzer bir ışık olduğunu bir benzetme olarak nasıl örnek veriyor: Nur/35: Allah göklerin ve yerin NURudur. Onun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile, neredeyse aydınlatacak (kadar berrak) tır. Ayrıca bunlara mecaz filan demek Kurandaki onlarca ayeti inkar etmek demektir. Çünkü ayetler defalarca; “Herkes kolayca anlasın diye bu kitap apaçık bir dille yazılmıştır” diyor. Ayrıca arş derken, uzayla evrenle karıştırmayın. Çünkü o dönemin Arap biliminde uzay diye bir şey yoktur. GökKubbe vardır. Kubbe şeklinde bir gökyüzü(Cam bir fanus gibi) vardır ve yıldızlar da o kubbeden sarkan ışık taneleridir. Güneş ve Ay da bu kubbenin içinde, Allah ise kubbenin hemen üstündedir. Bu kubbe 7 katmandan oluşur ve Allah 7. kattadır. Yani Arş uzay değil yakın gök’tür. Sâffât/6: Biz en YAKIN GÖĞÜ zinetlerle, yıldızlarla donattık. Mülk/5: Andolsun biz, en YAKIN GÖĞÜ kandillerle donattık… Ayrıca camilerdeki kubbeden sarkan kandiller GökKubbe’nin içindeki yıldızları simgeler.(Diğer tapınaklar duvardan aydınlatmalıdır). Hatta camilerdeki duvarlardaki heykel oyuğuna benzer oyuk da boşuna değildir. Bu oyuk yukarda verdiğim Nur/35 ayetindeki tabirle “Duvarda bir hücre”dir. Bu oyuk kiliselerde de vardır ve içinde kucağında İsa olan Meryem heykeli vardır. İslam öncesi Arap tapınaklarında bu oyuğun içinde Allah’ın heykeli vardı. Yapılan reform üstüne reform sonucunda, önce heykeli yıkılıp, “Allah GökKubbe’nin üstünde” denildi. Çağ ilerledikçe, GökKubbe diye bir şey olmadığı kesinleşti ve böylece arş’ın adı uzay oldu, o da yetmedi “Allah her yerde” denildi. “Yukarda Allah var, tavuk bile su içer rabbine bakar” gibi yüzlerce deyiş de boşuna değildir. Saygılar, sevgiler.
2012-10-21 10:14:16
Misafir – kubilay
@ K Murat Yildiz bazi saptamalariniz dogruda sonu vclariniz pek isabetli degil -ABD kozmetik olarak hukuk devletidir ve genelde sadece ince bir kaplamadir o goruntu NDAA ve SOPA ile nasil bir hukuk devleti pardon Silivri hukuku devleti oldugu iyice belirginlesmistir ufak alacak davalari ve yonetim de hukuk isler gibi gorunur ama buyuk davalar ve irkabagli kucuk davalar dahil hep politiktir . FBI bu ocafendi ve Co. referansla vize vermesi ise program geregidir o isimleride onlar vermejktedir yoksa ocafendi& Co. beyni yetmez hicbir alegoriye veya yakistirmaya … Margret Atwood bir romani ve ondan esinlenen bir filim var *The Handmaids Tale* seyredin youtubeda 1990larin basindan nasil bu isler dusunulmus republic of gliath da … benzerlikleri 3 cocuk 5 cocuk dahil cooook sasirtici bulacaksiniz …. hristiyan ve islami camiada bu oyunlar yeni degil ve organize one world governance icabi … ocafendi & Co., bosuna dialog ve furkan demiyor …hym sheet onu yaziyor …
2012-10-21 04:29:55
prophet_erol
ILLUMINATI! Aydinlanma! NUR!Aydinlanma! ISIK EVLERI!Aydinlanma! Sn. Murat YILDIZ yazmis zaten,niye yazdimsa yorum diye..Elinize kaleminize saglik! Bu yazilari bizden ziyade o isik evlerinde ve yaydigi ilimle, Turklere marsi fethettiren ILIM YAYMA CEMIYETI üyelerinin okumasini isterim!Düne kadar Acun Ilicali’nin bile programlarina bakip onun mason oldugunu yaza yaza,yaya yaya bitiremeyen sözüm ona mason avcilarinin bunlari da okumasini isterim!Hani sirf birkac gence TURKCE ögrettikten sonra,sarki,siir söyletip “hadi bizi eglendir!” diye ekran ekran gezdiren o bayagi,o sovenist showlarda adi gectiginde heyecanla alkis tutan o millet fotokopisi magdur-zalim kitlenin bu yaziyi okumasini isterim! Aglak Hazretlerinin kim oldugunu anlarlarmi acaba? Yok ya!Anlamazlar! Körlerin bile 6.hisleri gelisir.Görmeseler de görmüş kadar tarif edebilirler de bu güruh bakar kör oldugundan olan hislerinide kaybetmislerdir! Y.Nuri ÖZTÜRK’ün güzel bir sözünü hatirladim: “SEYH UCMAZ,MURITLERI UCURUR!”
2012-10-21 02:49:12
a.h.m.e.t c.i.n.a.r
Insanlari yukari baktirip ceplerinden mangirlari tirtikliyorlar!Aha da Denizfeneri ortada!!
2012-10-21 01:36:04
Alcofribas
“Tantum religio potuit suadere malorum” diyen Lucretis Isa’dan önce 97-55 yillari arasinda yasamis. Sairi inancin aleyhine konusturan, “kötülük yapmak istersen inanci ögütle” dedirten cok tanrili bir inanis mi, yoksa o zamanin tek tanrili tek dini, Yahudilik mi idi acaba?.. Cünki ortada henüz ne bir Jesus Christus, ne de Muhammed var?
2012-10-21 01:35:38
Misafir – hanefi-maturidi
İlaveye-ilave Akşemseddin, Louis Pasteur’in yaklaşık 400 yıl sonra deneyle keşfettiği mikrobu, Maddetü’l-Hayat adlı eserinde yıllar öncesinde dile getirdi: “ Hastalıkların insanlarda teker teker ortaya çıktığını sanmak hatadır. Hastalık, insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma, gözle görülmeyecek kadar küçük, fakat canlı tohumlar vasıtasıyla olur.
2012-10-21 01:26:38
Misafir – hanefi-maturidi
İlave- Evliya makamlarını Türk tasavvuf yollarından biri Bayramiliğin (Hacı Bayram) müridi kendiside Hz. Ebubekir torunu olan ve İstanbul fethinden sonra Göynüğe yerleşen(gözönünde olmaktan kaçınıp sade yaşamı tercih eden) Akşemseddin (Fatih in hocası) Makamat ül evliya kitabında anlatmıştır. Nuruosmaniye kütüphanesinde 60 sayfadır. Şurasınıda söyleyeyim ne atvarlar ne bu kitap nede başka bir şey gerçek canlı ve (icazetlerin bile sahteleri vardır) icazetli bir mürşidi kamilin yerini tutamaz- mürşid ise zaten hakikatte ancak 1 veya 2 kişi ile meşgul olur hayatı boyunca. binlerce insan veya aydınlanmış bir nesil ancak çağımızda ilim – teknik ve teknolojik imkanlarla yapılır tasavvufun gerçek ilme dönüşme çağında iyi ahlak ve doğru inanç ve itikadli olmak ve daima Şükretmek en iyi vasıftır.
2012-10-21 01:20:32
nemutlutürkümdiyene
“Ressamın” boya paleti “başkasının” elinde. Fırçası başkasının elinde. Tuali başka “odada”. Kendisi alt “katta”. olduğunda “Ressam” istediği kadar “hayalindeki” o muhteşem “tabloyu” yapmak için uğraşsın. Ve hatta “Leonardo Da Vinci’den kat kat “usta” ressam olsun. “Hayalindeki” tabloyu çizebilir mi? Ve Ne Acıdır ki “Ressam” en mükemmel “tablolarını” yaptığını zannederken; Sadece ve sadece bazı “digital baskıcıların” yapıştırma tabloları “Ressamın eserleri” diye satılmaya devam ediyor. “Ressam” ise sadece “ağlıyor”, sadece “ağlıyor”. Ve Gelecek nesillerimizin ağlamasına neden olacağını “görüyor”, sadece “görüyor”.
2012-10-21 00:58:33
Misafir – hanefi-maturidi
Mustafa Kemal Paşa’nın 27/28 Eylül 1334 (1919) gecesi, Sivas’ta, ‘gece yarısına bir saat kala telgraf başında’, İstanbul’da bulunan Abdülkerim Paşa ile yaptığı görüşmede, dikkat edilirse, ‘tarafeynin yekdiğerini [tarafların birbirlerini] şu sözlerle tanıdığı’ belirtilerek şu konuşma aktarılıyor: Sivas: Mustafa Kemal Paşa telgraf başındadır. Kerim Paşa’ya söyleyiniz, buyursunlar, diyorlar. İstanbul: Zât-ı Samîleri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri misiniz, ruhum? Ben: Evet, muhterem Kerim Paşa hazretleri… Kerim Paşa: Paşa’ya söyleyiniz anlar. Hazret-i Evvel karşınızdadır… Gazi Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta Kerim Paşa’nın ‘Hazret-i Evvel karşınızdadır’ sözünü, ‘bir nevi parola gibi ilave etti[ğini] belirtiyor. Dahası, Kerim Paşa’ya verdiği cevap telgrafına Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Kerim Paşa hazretlerine, Kutb’ül Aktâb’ deyiniz, anlar” sözleriyle başlıyor… ‘Hazret-i Evvel’ ve ‘Kutb’ül Aktâb’! Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ifadesiyle, ‘bir nevi parola gibi’, telgraf başında birbirlerini tanıyabilmek için kullandıkları bu kavramlar, tasavvufî kavramlardır. Abdülbâki Gölpınarlı, ‘Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri’nde, ‘Kutb’ kavramını şöyle açıklar: “[…] ‘Tasavvufta, âlemde Tanrı iradesini temsil eden ve erenlerin en ulusu olan: Tanrı adına kâinata tasarrufta bulunan zattır. Kutb ve kutuplar kutbu anlamına ‘Kutb’ül Aktâb’ derler İmamîye’ye göre Kutb, on ikinci imam Mehdî’dir.” ‘Hazret’ de İslam Tasavvufunda son derece önemli bir kavramdır. Suad El Hakîm, İbnü’l Arabî Sözlüğü’nde ‘Hazret’i ‘Hakk’a ve oluşa mensup her hakikat[in] bütün âlemlerdeki mazharlarıyla birlikte bir hazret teşkil e[ttiğini]’ bildirir. ‘Hazarât-ı Hams’ [Beş Hazret], ‘Â’yan-ı Sabite’ kavramıyla birlikte, Tasavvuf doktrininin temel koyucu kavramlarından biridir………………… Herkül dünyayı taşır omuzlarında yani herkül olduğunu iddia etmek alemde tasarruf yetkisi olduğu tasavvufça kabul edilen Kutbul aktab olduğunu iddia etmektir. Kutbül Aktab aynı zamanda Mürşidi Kamil ve İnsanı Kamil dir. Mustafa Kemal ve arkadaşları genel olarak Mevlevi veya Melami çoğunlukla Bayrami olmakla beraber Kadiri ve Nakşi olanlarıda çok vardır ve herkes Tasavvuf tabir ve seviyelerini bilirlerdi, onların bu tür iddiaları olmamıştır ve olamaz ancak sadece gerçek Osmanlı subaylarınca bilinebilecek tasavvufa ait bu tabirleri şifre-teyit amacıyla daha önce aralarında kararlaştırdıkları gibi kullanmışlardır. Birde işin gerçeği var. Kutuplar ve Kutbul aktap tasavvuf anlayışına göre her devirde vardır ancak tüm bu kişiler daha önce silsile halinde icazet almış oldukları mürşidleri tarafından uzun yıllar bazen ve genellikle tüm yaşamları boyunca şahsen eğitilirler ve kendilerine icazet verilir. İcazeti olmayan kendini mehdi- kutup- kutbul aktap ilan eden kimse doğru söylememektedir 1926 dan sonra icazet verende çok az ve kısıtlı olmuştur. Seviyeler atvarı seba veya atvarı hamse okuyarak anlaşılabilir ancak hemen şunu belirteyim gerçek mürşid ne mucize gösterir, nede ben mürşidim der hatta çoğunlukla hor ve hakir yaşar. Mustafa Kemal in şu sözünüde hatırlatmak isterim, Hayatta en hakiki mürşid ilimdir. Allah (cc) gayretlidir ve gayret edip çalışan ve insanlığa doğru hizmetler veren herkesi sever. Kendini Kutup- Kutbul aktap- Mürşid- Mürşidi Kamil gibi şeyler vasfetmek ve bunu birde duyurmak ve bu konuda insanları etkilemek genellikle başka amaçları olanların topluca yönlendirilmesine ortam hazırlamaktan başka bir işe yaramadığı gibi veballeride ağırdır. Gerçek Mürşid mutlaka bir içtihat ve itikad üzere olur, asla bu itikad ve içtihatten 1 milim sapmaz, hayatı boyunca tüm gereklerini yerine getirir ve asla gerek yoktur demez. Bunların dışındaki herşey insanların kendi kendilerine uydurup sonra kendi uydurduklarına inanmalarından ibarettir.
2012-10-21 00:43:42
Misafir – Enes
Yukarıdaki tespitlere, düşüncelere katılsakta, katılmasakta ben olaya farklı bir noktadan bakmak isterim. Murat bey kaynaklarıyla harika bir araştırmacılık örneği göstermiş. Tebrikler
2012-10-21 00:34:00
Bir yanıt yazın