Diyanet İşleri Başkanlığı’nın temel görevi, kısaca halkı din konusunda aydınlatmak ve İslam Dini’nin ibadete ilişkin yönünü yönetmektir. İbadet yerleri olan camilerin yapımı konusunda her ne kadar fazla bir yetkisi yok ise de camilerin yönetimi de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevleri arasındadır. Başkanlık bütün bu görevleri, sayıları yüz bini çoktan geçmiş (belki de 130 binlere ulaşmış) personeliyle yerine getirmektedir. Bunca personelin maaşları ile hizmet mekânlarının bütün giderleri ise devlet tarafından karşılanmaktadır.
Bununla birlikte; her ne kadar bir kamu kurumu ise de yerine getirmiş olduğu hizmet karakteri gereği Diyanet İşleri Başkanlığı, diğer kamu kurumlarından oldukça farklıdır. Bu farklardan birisi de; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın halktan yardım toplama yetkisinin bulunmasıdır. Başkanlık bu işi, genelde yönetimindeki dernek ve vakıflarla kotarmakla birlikte bazen direk olarak kendisi de yardım toplayabilmektedir. Bunun yanında Hac ve Umre ibadetinin yerine getirilmesi sırasında yapmış olduğu hizmetler gereği de Diyanet İşleri Başkanlığı gelir elde etme imkânına sahiptir.
Diyanet, çalışanlarının çocuklarına verilen burslar için bile halktan yardım toplanmaktadır
Gelin görün ki; yasal olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na halktan yardım toplama konusunda verilen yetki, personel tarafından çoğu kere amacı dışında kullanılmakta bazen ıvır zıvır hizmetler ve giderler için bile halktan yardım toplanabilmektedir. Mesela; Müftülük Hizmet binalarının elektrik, ısınma, temizlik, posta, kırtasiye, boya-badana ve müftü efendilerin bindikleri makam araçlarının yakıt giderleri ve Diyanet çalışanlarının okuyan çocuklarına verilecek burslar için bile halktan yardım toplanabilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın halktan yardım toplama yetkisinin en kötü sonuçlarından birisi, Diyanet çalışanlarının, toplanan yardımlar üzerinde hak iddia ediyor olmalarıdır! Ne demektir bu? Bu şu demektir: Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarınca idare edilen ve dini amaç taşıyan vakıf ve dernekler tarafından toplanan paralarla yapılan yardımlar, genelde Diyanet çalışanlarının yakınlarına yapılır. Burs ve eğitim yardımları da öyledir. Örneğin, TDV tarafından verilen burslar, yanılmıyorsam 2003 yılına gelinceye kadar sadece Diyanet çalışanlarının çocukları ile sınırlı idi. Ancak son yıllarda göstermelik de olsa kurum çalışanı olmayan bazı vatandaş çocuklarına da burs verildiği söylenmektedir.
Bunun yanında, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan emekli olan din görevlilerinin, köşelerine çekilmek veya başka hizmet alanlarında çalışmak yerine derhal dini ve hayri hizmet amacı taşıyan dernek ve vakıflara kapak atmaya çalışmaları da bu insanların, halktan toplanan yardımlarda hak iddia etmelerinin en önemli göstergelerinden bir başkasıdır. Özetle bu adamlar, bir türlü bırakıp gidemezler Diyanet’i. Bu durum, tam da sineklerle pekmezci arasındaki ilişkiye benzer. Malûm; sinekler (ve bir tür sinek olan arılar) pekmezciyi mutlaka arar bulur ve kaynayan pekmezden tırtıklamak için bazen ocakta kaynayan pekmez kazanlarında haşlanmayı bile göze alırlar…
Diyanet Emeklileri Derneği(DED)
Diyanet emeklileri deyince hemen aklıma kısa adı DED olan Diyanet Emeklileri Derneği gelmektedir. Merkezi Ankara’da bulunan bu dernek tam olarak ne zaman kuruldu bilmiyorum ama kuruldu kurulalı mülkiyeti Türkiye Diyanet Vakfı’na ait mekânlarda ücretsiz olarak yer işgal etmektedir. Örneğin bu derneğin yasal adres (Genel Merkez) olarak gösterdiği “Dr. Mediha Eldem Sokak, No 72/B, 06640 Kocatepe/Ankara”(*) şeklindeki adres, aslında Türkiye Diyanet Vakfı Genel Merkezi’nin yasal adresidir. Gelin görün ki; DED’in başta kira olmak üzere bazı zorunlu giderlerden kaçınmak için uygulamaya soktuğu bazı dolambaçlı işler, ortaya işte böyle, aynı adresin iki ayrı tüzel kişi tarafından kullanılması gibi hilkat garibesi ve şaibeli bir sonuç ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
Yanılmıyorsam en az 5-6 yıldır, mülkiyeti Türkiye Diyanet Vakfı’na ait olan ve Ankara Kocatepe Camii’nin müştemilatı olan yukarıdaki adreste (adı geçen vakfın yasal adresinde) faaliyet gösteren DED, son iki yıldır da yukarıdaki adresin yanı sıra yine Mülkiyeti Türkiye Diyanet Vakfı’na ait olup, Ankara’nın Kızılay semtinde bir daireyi daha işgal etmektedir. “GMK Bulvarı No:7 Uz Apartmanı Kat:2 Daire:6 Kızılay/Ankara” olarak gözüken bu dairenin neresi olduğunu bilmeyenler için tarif etmek gerekirse; bu daire Ankara’nın Kızılay Meydanı’nın hemen yan tarafında, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nün tam karşısına denk gelmektedir. Yeni Karamürsel binasının birkaç bina ilerisidir. Özetle ekonomik değeri çok yüksek bir yerdedir. Bana ulaşan bilgiye göre; Diyanet Emeklileri Derneği’nin iki yıldır işgal ettiği dairenin aylık kirası en az 3.500 TL’dir. Çünkü mülk sahibi vakıf, aynı apartmanda bulunan ve Diyanet emeklilerinin işgal ettiği binanın kapı komşusu olan 5 nolu daireyi 3.500 TL’ye bir güzellik salonuna kiralamış bulunmaktadır.
Diyanet vergi kaybına sebep olmaktadır
Dolayısıyla Diyanet Emeklileri Derneği (DED), tam iki yıldır, iki yıllık kirası asgari 84.000 (seksendörtbin) TL olan ve halkın yapmış olduğu bağışlarla satın salınan bir mülkü, hiçbir kira vermeden ve hiç bir giderine karışmadan işgal etmeye devam etmektedir. Öte yandan; mülk sahibi Türkiye Diyanet Vakfı ve adı geçen dernek maliye karşısında zorda kalmamak için bahse konu daireyi “TÜRKİYE DİYANET VAKFI EK HİZMET BİNASI” olarak göstermektedirler. Hatta TDV daha da ileri giderek maaşını ve diğer yasal halklarını ödemek kaydıyla burada bir personel bile çalıştırmaktadır. Bu kişinin görevi, Diyanet Emeklileri Derneği üyesi olan yaşlı hoca efendilerinin çay, kahve ihtiyaçlarını gidermek, yani konforlarını sağlamaktır. Dairenin ısıtma, elektrik ve temizlik giderlerinin de TDV tarafından karşılanmakta olduğu izahtan varestedir.
En iyimser tahminle; kira kaybı, personel ve diğer zorunlu giderlerle birlikte Diyanet Emeklileri Derneği için tahsis edilen bu dairenin Türkiye Diyanet Vakfı’na maliyeti, herhalde yıllık 100.000 TL’den az değildir! Öte yandan yapmış olduğumuz hesaplamalara göre; devletin bu daireden kira alınmamasından dolayı uğramış olduğu yıllık Gelir Vergisi kaybı ise yaklaşık 10.000 TL’dir. İki yıllık vergi kaybı ise 20.000 TL. İşte Diyanet Emeklileri Derneği’nin devlete ve halkın bağış ve yardımlarıyla ayakta duran Türkiye Diyanet Vakfı’na maliyeti. Beş altı yıldır Kocatepe Camii’nin altındaki mekânı bilâücret kullanmalarının adı geçen vakfa ve devlete yüklediği maliyeti de hesap edersek varın maliyetin büyüklüğünü sizler düşünün. Katlanmış olduğumuz bütün bu maliyetler ise, tamamıyla üç beş üst düzey Emekli Diyanet çalışanının yapacağı geyik muhabbetleri içindir…
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
___________
(*)