Yörük kültürünü yaşatabiliyor muyuz?..

NECDET BULUZ

 

                                                          Özellikle sonbaharın gelmesi ile birlikte, Türkiye’nin birçok bölgesinde yaşam mücadelesi veren Yörükler, gelenek ve göreneklerini yaşatabilmek için çeşitli etkinlikler yapıyor. Bunların bazılarına da zamanımız olduğu sürece katılıyoruz. Geçenlerde Konya’nın Çumra İlçesi’nde yapılan Yörük Çalıştayı da böylesine güzel etkinliklere sahne oldu. Burada en önemli gelişme ise, çalıştay sonrası yapılan açıklamadır. Türk’lerin Anadolu’da devletleşme sürecini başlatan Kayı Boyu’nun 4 aşiretinden biri olan Sarıkeçililer’den devlete “Yok oluyoruz, önlem alın” çağırısı yapıldı.

                                                           Gerçek anlamda Yörüklerle gereği gibi ilgilenebiliyor muyuz? Onların sorunlarını dinleyip, sıkıntılarının giderilmesini sağlayabiliyor muyuz? Bugüne kadar hep devletin yanında olan, birlik ve bütünlüğümüzün sağlanmasında tutkal görevi yapan, verilenle yetinen ve sorun yaratmayan Yörükler kendi yaşam biçimlerini, kültürlerini, gelenek ve göreneklerini yitirmeme mücadelesi veriyorlar. Giderek daralan yaşam alanlarının kendilerini yok etmeye başladığından yakınıyorlar.

                                                           YÖRÜKLERE İMTİYAZ VERİLMELİ

                                                            İşte, biz bu nedenle, Sarıkeçililer Derneği Yörük Çalıştayı ve çalıştay sonrası yapılan açıklamaları önemsiyoruz. Hiç değilse, devletin Yörüklere yüzünü dönmesi ve bizi biz yapan bu topluluklarla daha ciddi biçimde ilgilenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

                                                            Hiç kuşkusuz, Yörüklerin de sıkıntısı var, istekleri var. Çalıştay sonrası yapılan açıklamalarda bunlara da yer verilmiş. Biz, yazımızda satır başları ile çalıştay sonuç bildirisinde yer alan istekleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

                                                            Yörüklerin varlıklarını sürdürebilmeleri önemlidir. Bunun için, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Orman Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıkların Yörüklerle daha yakından ilgilenmeleri kaçınılmazdır. Sarıkeçili, Karaevli, Haytalar, Tekeli, Honamlı, Bozdoğan ve Menemenci gibi Yörük oba ve oymaklarının her birinden belirli bir sayıda çadıra göçerlik konusunda imtiyaz tanınması talep ediliyor. “Tanınmalıdır ki, bu aşiret ve oymaklar isimleri ile beraber cisimleri ile de varlıklarını devam ettirebilsinler” diyorlar.

                                                              YÖRÜK KÜLTÜRÜ CANLI TUTULMALI

                                                              Önce şunu vurgulayalım:

                                                               Yörükler, mert, dürüst, sorumluluktan kaçmayan, devletine, milletine sahip çıkan bir topluluktur. Özbe öz varlığımızdır. Bu asil topluluk, devletten isteklerde bulunuyor ama sorumluluktan da kaçmıyor. Bildirgenin bir bölümünde “Devlet Yörük kültürünün korunması için, bize imtiyaz tanırsa, bize de bazı sorumluluklar versin. Bizim de otantik biçimde yaşamasını zorunlu kılmalı, motorlu araçlarla göçe izin vermemeli, kara çadırdan başka çadır kullanımına müsaade etmemelidir. “deniliyor.

                                                              Yörükler, çadırlarının da ziyarete ve turizme açılmasını istiyorlar. Yaşam biçimlerinin ortaya konması, kültürlerinin tanıtılması ve yaşatılması açısından bunu biz de destekliyoruz. Kültür Bakanlığı’nın da bu konuda daha ciddi bir çalışma yapması gerektiğini anımsatalım.

                                                             Yörüklerden gelen sese kulak verecek olursak, onlar yaşantı ve kültürlerinin arşivlenmesini istemiyorlar ve “Bizi arşivlemeyin, yaşatın” diyorlar. Bu mesajın adresinin Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunun da altını çizelim.

                                                           CANLI VE SEYYAR MÜZE 

                                                             Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Sarvan’ın ev sahipliği yaptığı Çalıştayın sonuç bildirgesine Murat Leylek, Mustafa Kuş, Faik Akyılmaz, Ali Boz, Bestami Erdem, Özkan Hüseyin, Orhan Akcan, Leyla Ünal Çam, Ramazan Kıvrak, Muammer Toygar, Şakir Altıntaş ve Süleyman Avcı gibi çeşitli Yörük ve Türkmen Dernekleri Başkanları imza koydular. Çalıştay bildirgesinin son bölümünde de şu noktalara değiniliyor:

                                                              “ Türkiye’nin her bölgesindeki Yörüklerin yaz ve kış göç zamanlarında yerli ve yabancı turizmine katkı sağlamak amacı ile tur ekiplerine açık olmalı, yaklaşık 3-5 konaklık mesafeye kadar yerli ve yabancı turistler onlarla birlikte olabilmelidir. Yörük çadırları ziyaretçilere ev sahipliği yapabilecekleri şekilde düzenlenmelidir. Yapılan kayıtların ve çekilen arşiv görüntülerinin bin yıl sonrasına değil, yüz yıl sonrasına bile bu kültürü aktarmaya yeterli olmayacağını düşünüyoruz. O tür arşiv malzemeleri kim bilir hangi tozlu raflarda kalmaya mahkûm olacaktır? Bu sebeple Yörük kültürünü canlı tutmanın yolunun onları desteklemek ve devletten beklediğimiz imtiyazları ve benzerlerini onlara sunmak olduğuna inanıyoruz. Ama her şeyden önce canlı ve seyyar müze niteliğinde olan Yörük kültürünü yaşatabilmek için onun keçi ve devesini de yaşatmak gerekir. “

e.mail: necdetes@mynet.com

 

  

                                                                   

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir