NECDET BULUZ
Her gün Suriye ile yatıp, Suriye ile kalkıyoruz. Sanki başka sorunumuz yokmuş gibi bir hava veriliyor. Halbuki Türkiye’nin önünde çok önemli sorunlar var. Terör ve ard arda gelen zamların ortaya koyduğu pahalılık başka gündemler yaratılarak gölgelenmeye çalışılıyor. Bize göre Başbakan ve ekibi, şark kurnazlığı ile asıl gündemi unutturmaya çalışıyor.
Türkiye’nin dört bir yanından feryatlar yükselmeye başladı. Zamlar ve pahalılık, halkın nasıl bir sıkıntı içinde olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle emekli ve dar gelirliler, “Zamlar bizi çarptı, belimiz kırıldı, nasıl geçineceğiz kara kara düşünmeye başladık” diyorlar.
PAHALILIKTAN ŞİKAYETLER ARTIYOR
Türkiye Emekliler Derneği Genel Sekreteri Recep Orhan, son yaptığı açıklamada doğalgaza, akaryakıta ve elektriğe gelen zamların emekliye 220 voltluk akım etkisi yaşattığını belirterek “Doğalgaza son bir yılda yapılan kümülatif zamlar yüzde 49’a ulaşmıştır. Geçen yıl ısınmak için 300 lira harcayan emekli, bu yıl ısınmak için 450 lira harcayacaktır. “diyerek emeklilerin içinde bulunduğu durumu kamuoyu ile paylaşmıştır.
Pahalılıktan yakınan sadece emekliler değil, geniş bir kesimdir. Geçenlerde konu ile ilgili yazdığımız yazıda bu konuya enine boyuna değinmiştik. Ancak, son yapılan zamların piyasaya yansımaya başlaması da etkisini yaratmaya başlamış görünüyor. Sorun, sadece doğalgaza, akaryakıta ve benzine yapılan zamlarla sınırlı kalmayacak.
Şimdi bakıyoruz, marketlerdeki raflarda yer alan çeşitli tüketim mallarında yeni fiyatlar yerini çoktan almış. Sektör temsilcileri, girdi fiyatlarındaki artışa paralel zam yapmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Peki, piyasaları temelden sarsan, ortaya pahalılık getiren bu zamlar enflasyonu körüklemeyecek mi? Elbette ki körükleyecek. Nitekim geçen ayın enflasyon rakamları bunun mesajıdır.
PİYASADA PARA SIKIŞIKLIĞI VAR
Alınan önlemler, yapılan zamlar kapımıza dayanan krizi atlatabilmemiz için yeterli olacak mı? Sanmıyoruz. Geçenlerde İstanbul’da önde gelen bankaların genel müdürlerinin katıldığı bir panel yapıldı. Panelde söz alanlar “Piyasada para sıkışıklığı var, orta ölçekli ve ortanın üstündeki şirketler sıkıntı içinde” dediler. Artık sıcak paranın gelmediğini, var olan paraların da çekilmeye başladığının mesajlarını da verdiler.
Dilerseniz bankacılık sektörünün önde gelenlerin ortak görüşünü özetleyerek sizlerle paylaşalım:
“ İşler öyle pek iyi filan değil. Kredilerde büyüme hızı yavaşlıyor. Karın kalitesi değişmeye ve kötüleşmeye başladı. Dışarıya döndüğümüz zaman bir dolu senaryo. Para politikaları işlemiyor. İşler gittikçe kötüleşiyor. Önümüzdeki dönem risklerle dolu görünüyor. Bugün finansal riskin dışında en önemli riskin büyüme olduğunu söyleyebiliriz.”
Gezdiğimiz yerlerde bazı esnafla görüşüyoruz. Bize “Siftah dahi etmeden dükkan kapatıyoruz” diyenlerle bile karşılaşıyoruz. Piyasalardaki sıkışıklılık, ödemeler dengesini de bozuyor. Bazı esnaf ise “Zararına mal satmaya başladık. Borçlarımızı ancak bu şekilde ödeyebiliyoruz” şeklinde yakınıyor. Bu arada kapanan dükkan sayısında da önemli bir artışın olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
“TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL”
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in şu sözlerinin altını kalınca çizelim:
“ Türkiye, eski Türkiye değil. Şartlar neyi gerektiriyorsa, o zaman bu şartlara uyulacak şekilde adımları atacağız. Doğalgaz, elektrik ve akaryakıt gibi bütün kamu zamlarının artık sabit kalması mümkün değildir. “
Bugün için yapılan bu zamların yeterli olmayacağı, gelecekte kamu zamlarına yenilerinin eklenebileceği de böylece Maliye Bakanı tarafından açıkça ifade edilmiş oluyor. Ayrıca Maliye Bakanı Şimşek, pahalı hayata herkesin alışması gerektiğini de sözlerine ekliyor.
Öte yandan terör konusu çözülemedi. Dış güçlerin hazırladığı yeni bölge haritaları elden ele dolaşıyor. Bağımsız Kürt Devleti’nin atılan temelleri güçlendiriliyor. İçimizdeki PKK sorununu çözemeden, şimdi de Suriye’deki PKK bağlantısı Kürt grupların çalışmaları karşısında suskunları oynuyoruz. İçeriden ve dışarıdan giderek daha fazla sıkıştırılıyoruz. Sanki ortada bir şey yokmuş gibi, bizi yönetenler bütün dikkatleri Suriye üzerine çekerek bizi bu önemli konulardan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Hatay’daki Suriyelilerin sayısının 100 binin üzerine çıktığı, bunların barınma, yeme-içme ve diğer giderlerinin ise artık altından kalkılamayacak boyutlarda olduğunu da unutmayalım. Özetle,nereden bakacak olursak olalım, sıkıntılarımız giderek halka halka daha da büyüyor.
e.mail: necdetes@mynet.com